Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Kasım '08

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

Gerçekleri açıklamak, yangına körükle gitmek midir?-3

Gerçekleri açıklamak, yangına körükle gitmek midir?-3
 

Mali krizin girdabı yutucudur.


Bu kez, bundan önceki yazılarımızın bir özeti kapsamında, daha genel bir inceleme yapacağız.
Batı dünyası 1929’dan bu tarafa, küçük ve kısa devreli gelgeç bungunlukların dışında ilk kez kapitalizmin kronik krizine bu yıl yakalandı. Daha somut söylersek, derinlerde cereyan eden gelişmeleri gören bilim insanları yıllardır bundan bahsetmekteydi. Örneğin Arslan Başer Kafaoğlu, Atlantik’in krizini ve çöküşünü 2010 yılı gibi bir tarihlemeye tabi tutmuştu ama geçenlerde Aydınlık’ta yazdığı bir makalede “3 yıl yanılmışım; ABD ekonomisinin çöküşü erken geldi” dedi. Önceki yazılarımızda bu süreci enine boyuna işledik.

Başbakan hala “mezarlıkta ıslığa” devam ediyor kuşkusuz.

Ama basın organları, görsel ve yazılı basının ortak manşeti şu:

“Anadolu kan ağlıyor.”

“Ekonomide felaket tablosu...”

Denizlili tekstilci, döviz fırlayınca, AKP milletvekiline mektup bırakıp falçatayla boğazını keserek hayatına son veriyor.

Mali kriz tüm dünyayı ezip geçerken, küreselleşen krizin yalımları reel sektörü de yalamaya başlarken Erdoğan “Hamdolsun, bizde sıkıntı yok!” demeye devam ediyor.

Ancak rakamların yüzü sert ve acımasızdır.

Matematik affetmez!

Başbakan kendi söylediklerine kendi de inanmıyor aslında.

Öte yandan matematik de Başbakanı yalanlıyor.

AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında iç borcumuz 91, 6 milyar dolarken bu miktar şimdi 225 milyar dolara fırlamıştır. Dış borcumuz ise 129, 7 milyar dolardan 284, 4 milyar dolara yükselmiştir. Toplam miktar olarak bakarsak borcumuza, 221, 3 milyar dolardan 509, 3 milyar dolara uçmuştur.

İhracat 36 milyar dolardan 126, 5 milyar dolara, ithalat ise 51, 5 milyar dolardan 198, 5 milyar dolara sıçramıştır.

Cari açıktaki tırmanma ise korkunç boyutlarda… 626 milyon dolardan 45, 8 milyar dolara koşmuş…

Karşılıksız çek miktarı 748 binlerden bir milyon 400 binlere, protestolu senet miktarı ise 805 binlerden bir milyon d70 binlere fırlamıştır.

Ödenmeyen toplam kredi miktarıysa 3, 6 milyar YTL’ye yükselmiştir.

Sanayideki kapasite kullanımı yüzde 75 düşmüş durumda.

İki yıl önce yüzde 6 olan enflasyon oranı yüzde 50 artarak yüzde 12’lere tırmandı. Artış eğilimi sürmektedir.

İhracatın yüzde 72’si ithalata bağımlı hale geldi. Bu üretimsizlik hastalığı Türkiye’de kronikleşmiştir.

Türkiye’nin kanayan yarası işsizlik oranları ise müthiş ürkütücü boyutlarda… Resmi işsizlik oranı yüzde 11 ama gerçek oran yüzde 25’lerde cereyan etmektedir.

Kapanan işyeri sayısı açılanların üç katı oranındadır.

Bu rakamlar Sanayi Müsteşarlığı rakamlarıdır ve resmidir.

Hamdolsun, ekonomimiz iyidir.

New York Üniversitesi ekonomi profesörü Nouriel Noubini, dünyanın çok ciddi bir resesyonla (durgunlukla) karşı karşıya olduğunu, buna önlem için “trenin çoktan kaçtığını”, bu resesyonun iki yıl sürebileceğini açıklıyor.

Ne ki, biz gelecek bilgisini ve tahminini bilim insanlarının tahlillerinden, yani akıl ve bilimden değil, dinsel dogmalardan sağladığımızdan Noubini de kim oluyormuş?

2008 yılı başında dünya borsalarının değeri 55 trilyon dolardı. Dünya Borsalar Federasyonunun açıkladığı son rapora göre ise, dünya borsalarının piyasa değeri son bir yılda yüzde 46 eriyerek 42, 7 trilyon dolar oldu. Bu ne demektir? Bu 12, 3 trilyon doların buhar olup uçtu demektir. (Cumhuriyet/23 Ekim 2008)

Yıllardır “düşük kur, yüksek faiz” politikaları nedeniyle yağmalattırılan Türkiye’nin, son birkaç ayda bu bağlamda değer yitirimi 10–15 trilyondur.

Ülkede işgalci düşman olsa ülkeye bu kadar zarar verebilir herhalde.
www.fatihozcan.org

 
Toplam blog
: 510
: 505
Kayıt tarihi
: 04.04.08
 
 

"Cv" Dedikleri Özgeçmişim 1953 yılının karanlık günlerinde Haziran ayının 24. günü, ağaçların mey..