Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Mart '11

 
Kategori
İş Yaşamı - Kariyer
 

Gıda güvenliği

Gıda güvenliği
 

Geçmişten günümüze gelinen süreçte insana verilen değerin artışına paralel olarak, gıda güvenliği politikalarının önemi de artıyor. AB’de sanayinin önemli bir kısmını gıda sektörünün oluşturması sebebiyle gıda güvenliği konusu AB’de gittikçe önem kazanıyor.


Türkiye’nin AB’ye üyelik müzakerelerinin başlamasıyla birlikte, Türk mevzuatının AB mevzuatına uyumu çerçevesinde gıda güvenliği alanında da değişim yaşanıyor. Ülkemiz birçok tarım ürününün üretiminde dünyada ilk sıralarda yer alıyor ve gıda sektöründeki istihdam da giderek artıyor. Bütün bunların sonucu olarak da gıda sektörü ve gıda güvenliği uygulamalarının geliştirilmesi daha da önemli hale geliyor.


AB’de Uygulama


AB’de gıda güvenliği konusu, “tarladan çatala” anlayışıyla bütünsel bir zincir olarak ele alınıyor. Bu yaklaşım ile birincil üretim, işleme, ambalajlama, taşıma, depolama ve satış aşamalarının hepsinde gıdanın kontrolü, izlenmesi ve iç pazarın en etkili şekilde çalışması ile gıda güvenliğinin sağlanması hedefleniyor.


Gıda güvenliği, AB’nin çok önem verdiği ve detaylı olarak düzenlediği bir konu olduğundan tamamıyla üye ülkelerin inisiyatifine bırakılmamış durumda. Gerekli şartları karşılamayan ülke ve firmaların ürünlerinin AB pazarında dolaşmasına izin verilmiyor.


AB sınırları içinde malların serbest dolaşımının başlamasının ardından ortaya çıkan gıda krizleri, yetersiz denetimler, deli dana hastalığı gibi ciddi sorunların AB vatandaşlarının güvenini sarsması sonucunda, Avrupa Komisyonu 14 Ocak 2000’de AB Gıda Güvenliği yaklaşımının ana prensiplerini içeren Beyaz Kitap’ı yayınladı.


Kitapta hijyen hükümlerinden, hayvan sağlığı, hayvan refahı ve bitki sağlığı önlemlerine kadar gıda güvenliğine ilişkin tüm konular ele alındı ve daha sonra buradaki ilkeler AB Genel Gıda Yasası olan EC 178/2002 sayılı tüzük ile yasalaştı.


Tüzüğe göre, gıda güvenliği üretimden tüketime kadar zincirin tüm aşamalarında tam olarak sağlanmalı. Bir risk oluştuğunda belirli gıdaların ticaretinin AB ülkeleri tarafından kısıtlanma olasılığı var. Gıda sektöründeki tüm işletmeler ithal ettikleri, ürettikleri, işledikleri, piyasaya sundukları ve dağıttıkları gıdaların güvenilirliğinden sorumlu. Ürünlerin geriye dönük izlenebilirliklerinin tüm aşamalarda sağlanmalı. Tüketiciler karar alma sürecinde yer almalı ve bilgi alma hakkına sahip olmaları sağlanmalı.


“Tarladan Çatala” Anlayışında Önemli Noktalar


İzlenebilirlik: AB gıda güvenliği anlayışında izlenilebilirliğin sağlanması ana prensip olarak göze çarpıyor. İzlenebilirlik, bir gıdanın veya yemin, gıda üreten hayvanın veya tüketilecek bir maddenin üretim, işleme ve dağıtım aşamalarının tümü boyunca takip edilebilmesi anlamına geliyor. Tüm üreticiler, elde ettikleri ürünün bir adım öncesini ve bir adım sonrasını takip etmek zorunda. Piyasaya arz edilmiş bir üründe halk sağlığı için tehdit oluşturacak bir durumun oluşması halinde söz konusu ürün en geç 7 gün içinde tamamıyla toplatılmak zorunda.


Etiketleme: Yeni anlayış çerçevesinde halkın gıdaya duyduğu güveni artırmak açısından anlaşılır ve kapsamlı bir etiketlemenin yapılması zorunlu. Bir gıda ürününün etiketinde gıda maddesinin adı, içindekiler, net miktarı, firmanın adı, adresi ve üretildiği yer, üretim tarihi ve sayısı, son tüketim tarihi veya raf ömrü, parti numarası ve/veya seri numarası, üretim izin tarihi ve sicil numarası, orijin ülke, gerektiğinde de kullanım bilgisi ve muhafaza şartları bulunmalı.


Katkı maddeleri: Gıda güvenliği açısından gerekli ancak bir o kadar da riskli olabilen gıda katkı maddeleri, sadece gıdanın kalite ve dayanıklılığının daha iyi şekilde korunması için kullanılabilir. Gıda katkı maddeleri tüm dünyada bütünlük sağlanması amacıyla her türlü besinin tanımında kullanılır. Her gıda maddesinin bir E kodu bulunuyor. Örneğin, E 300 C vitaminini simgeliyor. Bir katkı maddesinin E kodu taşıması, bu katkının üzerinde tüm güvenlik çalışmalarının tamamlandığını gösteriyor.


Ambalajlama: Gıda ile temas eden paketleme maddeleri de gıda güvenliği zincirinin bir parçası olarak hassas düzenlemelere tabi tutuluyor. Gıda sektöründe paketleme, mikrobik anlamda gıda ürünlerini dış etkenlerden koruduğu için çok önemli. AB, teknolojinin paketleme alanında getirdiği yenilikleri takip ederek aktif ve akıllı paketleme maddelerinin kullanımını destekliyor.


Hayvan ve Bitki Sağlığı: Hayvanların ve hastalıkların kontrol altına alınması ve izlenmesi, tüm canlı hayvan ve hayvansal ürünlerin AB’ye ithal edilmeden veya AB içinde ticareti yapılmadan denetlenmesi, bu mevzuatın önemli düzenlemeleri arasında yer alarak hastalıklı hayvan ve ürünlerin gıda zincirine girişinin engellenmesini hedefliyor. AB tarafından onaylanmış üçüncü ülkeler ve onaylanmış gıda işletmeleri listesine https://sanco.ec.europa.eu/traces/output/listsPerCountry_en.htm adresinden ulaşılabilir.


Hijyen: Tarladaki ürünlerde kullanılan ilaçlardan, hayvanlara verilen yeme; gıda işletmelerinin hijyen koşullarından gıda ürünlerinin hazırlanıp tüketicinin masasına ulaşana kadar geçen süreç içerisinde, hijyen koşullarının yerine getirilmesi esas.


Ülkemizdeki Uygulama

Gıda sektörü, sanayi üretiminde %20’nin üzerindeki payı ile ülkemizin en büyük sektörlerden birisi ve bu sektörde üretimin çok büyük bir kısmı dünyaya ihraç ediliyor.


Türkiye’de gıda güvenliği alanında AB müktesebatına uyum açısından 27.05.2004 tarihli ve 5179 sayılı Kanun en önemli düzenleme. 5 Haziran 2004 tarihinde yürürlüğe giren Gıda Kanunu ile Türkiye’de AB’deki gibi tarladan sofraya gıda güvenliği anlayışı kabul ediliyor. Gıda hizmetlerinin tek elden yürütülmesi için tüm yetki Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’na ait ve gıda üretim ve satış yerlerinin HACCP ilkelerine dayalı gıda güvenliği sistemlerini uygulamaları bir zorunluluk.


Türkiye’de yönetmeliklerle düzenlenen gıda güvenliğinde asıl sorumluluk işletmeciye ait. Denetleyen otorite konumunda bulunan Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın yanı sıra Sağlık Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı (İl Özel İdareleri-Büyükşehir Belediyeleri) denetim yapma yetkisine sahip.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’na bağlı Koruma Kontrol Genel Müdürlüğü gıda güvenliği konusunda gıda kontrol hizmetleri, yem gıda tescil hizmetleri ve halk sağlığı hizmetleri başlıklarından sorumlu konumda bulunuyor.


Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, gıda güvenliği konusunda farkındalık yaratmak için 2009 yılını Güvenli Gıda Yılı ilan ederek “Güvenilir Gıda Sağlıklı Yaşam” kampanyasını hayata geçirdi. 4 Aralık 2009 tarihinde 1. Gıda Güvenliği Kongresi gerçekleştirildi.


Tüketicilerin denetim sistemi içerisindeki aktivitesini arttırmak için yine Tarım Bakanlığı tarafından 14 Şubat 2009’da ALO 174 Gıda Hattı devreye sokuldu ve bu kapsamda oluşturulan çağrı merkezi 7 gün 24 saat çalışmaya başladı. Ayrıca kampanya ile birlikte www.guvenilirgida.com adlı internet sitesi faaliyete geçirildi. Böylece tüketiciden gelecek olan çağrı ve şikâyetlerin bir veri tabanında toplanıp hangi ürünlerde, hangi şehirlerde ve hangi alt sektörlerde riskin fazla olduğu tespit edilerek buna göre önlemlerini alınması amaçlanıyor.


Gıda güvenliği, müzakere sürecinde AB’nin taviz vermediği bir başlık olması nedeniyle ülkemizin gıda, veterinerlik ve bitki sağlığı mevzuatına uyum sağlaması zorunlu.


AB’nin gıda güvenliği yaklaşımının detaylı ve kapsayıcı olması üretici firmalara maliyet getirmesi ve uygulama zorluğu açısından dezavantaj gibi görünse de insan sağlığı ve firma kalitesi açısından son derece gerekli. 

 
Toplam blog
: 54
: 811
Kayıt tarihi
: 07.03.11
 
 

Endüstri mühendisi, sistem mühendisi, KOBİ uzmanı. Otomotiv, cam, bilişim ve inşaat makineleri se..