- Kategori
- Öykü
Gidersem ölüm, kalırsam ölüm

....
Derin bir uykusuzluğun ardına açtı yıllar yorgunu gözlerini. Saatine baktı. Daha uyuması gereken beş saati vardı. Umursamadı. Odasına vuran loş ışığın eşliğinde bir sigara yaktı, yatağından çıkmadan. Uyurken açık bıraktığı radyodan dalga dalga yayılan sanat müziği okşadı kulaklarını;
Bir kızıl goncaya benzer dudağın
Açılan tek gülüsün sen bu bağın
Kurulur kalplere sevda otağın
Kim bilir hangi gönüldür durağın
Yanı başındaki ajandasına uzandı. Ajandanın kapağını açar açmaz odanın loş ışığı doldu sayfalarına. Lambayı yakmadı. Sigara dumanı, uykusuzluk, yılların yorgunluğuyla satır satır yazmaya başladı. Yazdığı her cümleden sonra depreşen tütün ihtiyacını bir sonraki cümleye ertelemekte zorlanıyordu. Şu birkaç saatlik uykusunda kulağında çalınan bütün şarkılar can çekişiyordu kaleminin ucunda. Bir sigara daha yaktı. İlk nefesle nefeslendi. Nefes alabildiğini her ilk sigara yaktığında yeniden hatırlıyordu. Nefes almayı bile unutuyordu yazarken.
Kendinden ve dünyadan soyutlanalı bir saat olmuştu. Paketteki sigaralar kendilerini tüketmekte oldukça maharetli görünüyordu. Çalan telefonun nostaljik sesi satır arasına düştü aniden. Israrla çalan telefon anlaşılan susmayacaktı. Noktalandırdığı cümlesinin ardına cevap verdi telefona.
— Efendim.
...
— Sen misin?
...
— Hayır
...
Üç kelimenin ardına kalakaldı öylece. Dakikalarca düşündü. Elleri titriyordu. Titreyen elleriyle ahizeyi yerine koydu. Yine titreyen elleriyle önündeki kâğıda bir cümle yazdı.
Gidersem ölüm, kalırsam ölüm…
Koşar adımlarla çıktı evden. Ayaklarına eşlik edecek dermanı bulamama korkusuyla doluydu içi. Rum evlerinin gölgesi üzerine kâbus gibi çöküyordu şimdi. Geçtiği bütün sokaklar çıkmazaydı sanki. Her adımında depreşen heyecanına bir sigara daha yakıyordu. İki adım ötesindeki bekleyen sürprizden habersiz.
Bütün sokakları tüketti adımları. İki semtin yol ayrımına attığı son adamı tamamlayamadı. Karşıya geçmek için attığı adımı, gözlerinde üç saniye önce beliren araç almıştı ayaklarından. Kan dolan ağzından yere iki kelime düştü ardından.
… Yapma Lütfen…
Ve telefondaki ses çınladı kulaklarında. Gelmezsen Haliç mezarım olur. Ve kapadı gözlerini geri kalan ömrüne. Haliç defalarca dalgalandı. Dalgaları kıyılarını biraz daha tüketti. Kendinde tükenen son ömür gibi…
Ömrümce hep adım adım,
Her yerde seni aradım.
Ben kalbimden başka yerde,
İnan seni bulamadım.