Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Kasım '06

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Gizli aşk

Yıllar- yıllar önce; bir derenin iki kıyısında iki kavak ağacı esen rüzgara nazire olsun diye salına-salına yaşayıp giderlerken; bu iki kavak ağacı birbirlerine aşık olmuşlar. Bu aşk öyle tutkulu, öyle tutkuluymuş ki biri birlerini bir saniye dahi göremeden yaşayamaz olmuşlar. Aralarındaki küçücük dere bunların bu sevgisini bazen öylesine kıskanır –kıskanırmış ki bu duygu yüzünden çılgına döner ,bazen yatağından dahi taşarmış.Oysa bu iki kavağın sevgileri o kadar masum ve temizmiş ki kendilerinden başka kimseyi rahatsız edecek bir durum da yokmuş .Bu iki kavağın tek dertleri biri birlerine kavuşmakmış; ancak aradaki dereden dolayı kavuşmaları da pek olası değilmiş.Biri birlerine her rüzgar esişinde yaptıkları cilvelerin dışında ,bazen de rüzgarın hızıyla çıkardıkları seslerle söylemeye çalıştıkları şarkıların dışında verebilecekleri başkaca bir şeyleri de yokmuş.

Onlar biri birlerini “uzaktan sevmek –sevgilerin en güzelidir” duygusuyla seviyorlar,her bahar en güzel yapraklarla süsleniyor ,birbirlerine kavuşmak umuduyla en cilveli “filizlerini” gök yüzüne uzatıyorlar, yine baharın duygularda kazandırdığı ivmeyle en güzel parlaklığıyla cilveleşirlerdi. Güneşin etrafı aydınlattığında neşelenir ,battığında beraberce hüzünlenirlerdi.Gerçi karanlık onlara engel değildi ,birlikte mehtabı seyreder , birlikte hayal kurarlardı,hatta beraberce aynı rüyayı görmenin hayalini dahi kurmuşlardı.

Rüzgar onların sırdaşı olmuş ,fısıltılarını ondan ona taşımıştı,kıyıdan kıyıya şiirler ,iç çekmeleri,özlem nameleri az mı, götürüp-getirmişti.Bir de hallerinden anlayan KUŞLAR vardı , gelir ;dallarına konar hatta yuvalar kurar , kollarında uyurlardı.

Bu sevgi ve bu özlem öylesine büyük ve güçlüydü ki ; aradan geçen yıllara karşın , kavuşma isteğiyle yanıp tutuşan bu iki kavak ağacı gecenin birinde aralarından geçen dereye rağmen ta derinlerde birbirlerine ulaşmak amaçlı köklerinin birisi toprağın altında el yordamıyla karşı kıyıdan uzatılan diğer kavak ağacının köküyle buluşuverdi.Bu büyük buluşmayı tek bir SOLUCAN’dan başka kimsecikler bilmiyordu.O an her iki kavak ağacı da büyük bir sevinç ve heyecandan tirtir- titriyorlardı.Kısacası bu an görülmeye değerdi.Şimdiye kadar birbirlerine sevgi,özlem ,heyecan dolu bir çok şey söylemişlerdi amma artık ikisi arasında bir SIRLARI vardı.Adını söylemiyorlardı fakat en yoğun duygularını bir şekilde paylaşmak için kökleri birbirlerini sıkı sıkıya sarmış bir daha ayrılmamak kaydıyla tutuyorlardı.”Sendeyim “derdi biri .”Bendesin”derdi diğeri.

Evet belki yan yana değillerdi , amma artık onlar ayrılmaz ikili olmuşlardı.Derenin yatağının altı onların VUSLAT yuvaları olmuştu.Derenin su aynasında beraberce durur birbirlerine bakarlar ,hüzünlendiklerinde kimseler görmeden kökleriyle birbirlerine destek olurlardı.

Gün gelip sonbahar geldiğinde sararan yapraklarının dökülmesi ,rüzgarla karşı kıyıya ulaşan yapraklar, sanki birbirlerine gönderilen nameler gibi gidip –gelirlerdi. Bu mutlulukları uzun sürmedi sırlarını bilen onları için- için kıskanan birileri vardı .İşte Solucan ; solucanlığını yaptı, ve iki kavak ağacının köklerine kemirgenlerin dadanabilmeleri için onlara ,buradaki buluşmayı gösterdi .O günden sonra artık bu iki ağaç bir daha iflah olmadılar,kurumaya yüz tutular. Gelmekte olan kışın , zemheri ayazında titreyen dalları ve esen fırtınanın onların yaşamının son günlerini hazırlıyordu .Çünkü kemirilen kökleri ,fırtınanın etkisiyle gövdelerini tutamaz olmuştu .Bir akşam üzeri esen şiddetli fırtına bu iki gizli sevdalının yaşamlarına son verdi .Biri bir kıyıya,diğeri öteki kıyıya boylu boyuna uzanıp kaldılar.Artık tek duaları vardı ,”ikisinin birlikte aynı iş için kullanılması”; bu duaları kabul olmuştu. Çünkü her iki kavak ağacını bir keresteci alıp götürmüş, onları bir köy evinin çatısında kullanmıştı; artık mutluydular. Belki canlı değillerdi ama yinede iki sevgili ortak bir şekilde başka bir sevgi yuvasının üzerini koruyacaktı. Dilerim bütün sevgililer ,hiç olmazsa başka sevgilerin koruganı olsun. Yaşanmamış hayatlardan kalan boşluklar,ince bir gönül sızısı bırakır insanın içinde ,acı dolu bir yan yana yaşamaktansa ,özlem dolu “can cana yaşamak” daha iç ısıtıcıdır.

 
Toplam blog
: 45
: 1344
Kayıt tarihi
: 04.11.06
 
 

Düşünmeyi ve yazmayı çok severim. Yaşama ilişkin çelişkileri görmekte ısrarlıyımdır. Muhalif olmaya ..