- Kategori
- Haber
Papa hazretleri ve hoşgörü
Her inanç sisteminde insanları iyiye-güzele dönük öngörüler vardır. Bu öngörüler yaşamın içinde hoşgörü kaynağı olurlar. Ancak inananlar bunu uygularlarken, insan olmanın getirdiği handikapla bu tip hoş görü kaynaklarını kişisel çıkarları doğrultusunda kullanarak inancın toplumsallığına helal getirirler. Bütün dinlerde bu böyledir. Dikkatlice bakıldığında bunu görmek olasıdır. Bunu görmemek için ancak o dinin fanatik taraftarı olmak gerek.
Bu yalın gerçeklikten bakıldığında Sayın Papa Hazretlerinin; daha öncelerde İslamiyet ve onun peygamberi Hz. Muhammet için sarf ettiği sözler hiç de "Hoşgörü" sınırları içerisinde olmadığı gibi saldırgan bir tavırdır. Dahası, akabinde özür dilememe konusundaki inat ve ısrarı dahi kendi inanç sistemleri çerçevesinde bile Hz. İsa‘nın "sana birileri bir tokat atınca, diğer yanağını dön" ilkesine bile taban-tabana zıttır. Diğer yandan yalın gerçeklik çerçevesinden bakıldığında Ortaçağ Hristiyanlığı Engizisyon mahkemelerinin yüz binlerce insanı kafasının kesilmesine neden olan kararları buradan bakıldığında inançsal hoş görünün yerini nasılda çıkarlar doğrultusunda kullanıldığının bir göstergesi değil mi?
Gel gör ki; Papa hazretlerine kızıyoruz da Müslüman alemi ne yapıyor? Irak’ta ABD Emperyalizminin tezgahında mezhep savaşına giden bir iç savaş yaşıyor, Filistin halkı katledilirken İslam alemi sadece bakıyor. Ama Papa ,Türkiye’ye gelecek diye "Sinsi Papa Gelme" diye mitingler yapıyoruz . Hani biz Mevlana’nın torunlarıydık "Gel, kim olursan ol, yine gel" diyorduk. Ne oldu da Başbakan bir yere, dış işleri bakanı bir başka yere gidiyorlar. Hadi o saygısız ve sinsi ya bizde niye "Hoşgörü" yok.
Hani hep övgüyle bahsettiğimiz Fatih’in İstanbul’u aldığında gösterdiği hoşgörü ne oldu, yoksa bu da kendisi gibi "paradoksal bir hoşgörü"mü? Yani aslında Hristiyan kiliselerinin kapatılmaması başkaca nedenle "hoşgörü" görüntüsü verilerek yapılan bir kandırmaca mı? Çünkü o dönem Hristiyanlık içinde ortaya çıkan Şizma denen mezhep ayrılıklarının devamında Ortodoks ve Katolikler arasındaki gerginlikten kaynaklı bir problem var vardı. Fatih İstanbul kuşatınca buradaki Hristiyanlar, papalıktan yardım talebinde bulununca, onlarda "eğer Katolik Mezhebine dönelerse Papalığı tanırlarsa" yardım yapabileceklerini belirttiler. Bunun üzerine toplanan Ortodoks Papazlar şu ünlü sözü söylerler: "İstanbul’da Kardinal şapkası göreceğimize, Osmanlı Sarığı görmeyi yeğleriz" İşte bu nedenledir ki Fatih İstanbul’a girerken coşkuyla karşılandı ve Fatih de bunun karşılığında hiçbir Hıristiyan kilisesi kapatmadı hatta Ortodoksların isyan eden liderlerini Trakya’da buldurup getirtti ve Fener Rum Patrikhanesi'nin başına oturttu Yani buradaki Fatih’in yaptığı "Hoşgörü" değil ancak bu aradaki çelişkiyi çıkarı doğrultusunda kullanmaktı. İşte bizim tarihimizde çokça övünerek bahsettiğimiz dinsel hoşgörü hikayesi de bu.
Bugün Papanın Türkiye’yi ziyaretinin altıda yatan gerçek neden işte ta o dönemden gelen iki Hıristiyanlık mezhebi arasındaki gerginliği yumuşatmak, biz her zaman olduğu gibi yine çeşitli hezeyanlarla koşup ya "Ayasofya da tekbir getirerek namaz kılıyoruz" ya da "sinsi Papa gelme" diye mitingler yapıyoruz ya da Başbakanımız ve bakanlarımız bir yerlere kaybolup gidiyor. İşte bizim "Hoşgörü"müz bu kadar.
Allah hepimize hoşgörü nasip eyleye!!!