Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Haziran '07

 
Kategori
Felsefe
 

Gök tanrımla monologlar 3

Gök tanrımla monologlar 3
 

Sevgili Güzel Tanrım;

Size ukalalık yapmak haddime değil elbette ama en az sizinki kadar yoğun geçiyor günlerim. Keşke bana daha fazla bir zeka verseydiniz, ben de o zekamı çalışarak, öğrenerek, beslemeye devam etseydim. yapabilseydim. O zaman, sevdiklerime ve kendime daha çok zaman ayırabilirdim. O zaman, sizin ziyaretinize de gelebilirdim. Şu küçük zekamla, ancak bu kadar olabiliyorum. Bazen, bazı insanoğlunun düşüncelerini hiç anlayamıyorum. Saygı duyduklarım da var bunların arasında, hadi oradan canım dediklerim de var.

Çok özür dilerim ama tanrım, güldüklerim de var. Ama en rahatsız edeni, yine yanıtını bulamadığım o sorular. Keşke üç ayrı dini yaratmasaydınız Tanrım. Musevilik, Hıristiyanlık ve İslamiyet. Hepsinin de çok bilgili, kültürlü, kendilerini dinlerine adamış değerli insanları var ama nedense hiç biri sevmiyor birbirlerini. Bu bana çok komik geliyor Tanrım. Üstelik bu dinler kendi aralarında da bir sürü farklı yollar icat etmişler. Hıristiyanlığın üç büyük kolu var ve onlar da sevmiyor birbirlerini galiba. Aynı şekilde İslamiyetin de iki büyük kolu var ve onlar da sevmiyor birbirlerini. Birbirlerini öldürerek sizin yolunuzda sevap işlediklerine inanıyorlar.

Keşke böyle şeylere hiç izin vermeseniz sevgili Tanrım. İnsanlar birbirini sizin için öldürürken, siz hiç üzülmüyor musunuz bu duruma? Hele bir durun, ne yapıyorsunuz siz, aklınızı neden kaçırdınız diye sormalısınız insanoğluna.

Sevgili güzel Tanrım, sizin gibi sonsuz mükemmel bir varlığın, kendini tek bir yoldan anlatması gerekiyordu diye düşünüyorum. Tek bir din olmalıydı. Bunu yapabilirdiniz aslında. İnsanların sizi daha çok sevdiklerini ispatlamak için, birbirlerini öldürmelerine izin vermeyebilirdiniz. Bunu görmek benim sinirlerimi bozuyor Tanrım, gülerken ağlayasım geliyor. Bütün bunların yüzünden kendimi o üç dinden ayırt ediyor ve sizi tek başınıza seviyorum ben. Kendi içlerinde kendilerini, kendi dışlarında birbirlerini, iki bin yılı aşkın zamandır sürekli öldüren ve aslında insanoğluna doğru yolu gösterdiklerini söyleyen anlayışları nasıl benimseyebilirim ki? Bu anlayışlardan herhangi birini benimsesem siz beni ayıplamaz mısınız? İşte bu yüzden, Arapça okunan ezanlar, Latince okunan ayinler, İbranice edilen dualar hep rahatsız eder beni. O edilen duaların anlamını dahi bilmez insanoğlu ve anlamını bilmedikleri ayetler için öldürürler birbirlerini. Keşke bütün anlamları net verseydiniz, tek bir din yaratsaydınız sevgili Tanrım.

Ben çocukluğumdan beri Gök Tanrı’ma sığınırım. Yani, aracısız severim sizi. Dünya küçücük bir zerre şu sonsuz evrende. Büyük, büyük dedelerim, bunu beş bin yıl önce fark etmişler ve size koşmuşlar sevgili Tanrım. Bu yüzden Gök Tanrım demişler. Huzur ve barış içinde yaşamışlar. Namusun saçta, kılda, tüyde değil akılda olduğunu görmüşler, kadınları yüceltmişler, kımız içmişler, şarkılar söylemişler. Neyi avladılarsa, hangi ürünü hasat ettilerse paylaşmışlar. Tanrısal olan tek davranış paylaşmaktır, paylaşmayı bilen her insan size daha çok yaklaşır sevgili Tanrım.

Söyle şunlara lütfen, sevgili güzel Gök Tanrım, size hizmet etmek, cinayetler işleyip acıları yaratmaktan mı; paylaşmayı öğrenip aşkı yaratmaktan mı geçer… Söyle şunlara Tanrım…

 
Toplam blog
: 153
: 1481
Kayıt tarihi
: 16.09.06
 
 

Tıka basa dolu bir adam değilim. Balığı gördüysem derine inerim. Uzun süre gölgede kalamam. Okuru..