Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ocak '09

 
Kategori
Güncel
 

Gökçek ile yol-suzluğ-a devam

Gökçek ile yol-suzluğ-a devam
 

Ankara için Gökçek’ten erken kurtulmak için umutlanmıştım, en azından abisi Cemil Çiçek ile yer değiştirebilirdi! Ancak AKP başkanının kardeşlik duyguları ağır bastı, Gökçek’ten kurtulmak Ankaralıya kaldı.

Kaldırım düşmanı, park ve bahçe dağıtıcısı, otoban ve üst geçit meraklısı Gökçek yine aday. Gökçek her yola kullanarak, özellikle etnik köken temelinde başladığı bölücü tutumunun dozunu artırarak Karayalçın’a yüklenecektir. MHP Büyükşehir adayının Beypazarı belediye başkanı adayı olarak belirlemesi de bu anti propaganda nedeniyle Karayalçın’ın alacağı oyu Gökçek‘e göre daha olumsuz yönde etkileyebilir. MHP’nin adayı tercihinin de bu anlamda Gökçek’i besleyeceği öngörülebilir.

CHP de hiç bir polemik yaşanmadan ve erkenden Karayalçın’ın adaylığının açıklanması Gökçek’in AKP tarafından tercih edilmesine yol açan etkenlerden birisi olabilir. Bu gelişmelerin en azından Karayalçın cephesindn öngörülebilmesi gerekirdi. Karayalçın’ın kazanması güçlü çıkması CHP taraflarında da ileriye yönelik çok tercih edilir olmayabilir.

Sonuçta aday ya da parti, esas olan yerel yönetimlerin işleyiş esasları. Sorunumuz, Gökçek algılamamızın; Gökçek’in kişiliğinin ötesinde yerel yönetimlerin şehirlerde temel işleri zoraki yaparlarken, göstermelik olan ve rant dağıtım kanallarını besleyen alanlardaki çabalarının göz önünde devam ediyor olmasına dur diyecek kamusal, sivil denetim araçlarından yoksun olmamız.

Üstelik bu duruma rağmen 2008 son günlerinde iptal edilen AB “Eşleştirme Projesi” kapsamında Maliye Bakanlığı ve kimsen Sayıştay katılımıyla AB adına İngiliz ve Fransız Kamu Denetçilerinin yoğun bilgilendirme çalışmaları eşliğinde hazırlanan Kamu denetçiliği yasasının Anayasa Mahkemesinde oy birliği ile iptal edilmesi ise akıl almaz bir gelişme.

Kamu denetçileri dava açmaya gerek olmadan (belediye, kamu kurumu vb.) idarenin herhangi bir uygulamasına ilişkin herhangi birimizin şikâyetini de dikkate alıp inceleyerek ve araştırarak karara bağlayacaktı.

Şehirlerimize ilişkin gözümüzün önündekiler dâhil yapılıp yıkılanlar üzerinde hiçbir söz hakkımız yokken kamu yönetiminin geliştirilmesine yönelik böylesi bir düzenlemenin iptal edilmesi ülkemizde adaletin terazindeki sorunun da bir yansıması.

“Demokratik yaşam” yerel yönetimlerden başlayarak hayata geçer, bu yönde hiçbir hareket yok. Kaldırımsız kentler aynı tip şehir merkezlerine sahip şehirler, şehrin dışına otoban kenarına taşınan büyük marketli tek tip TOKİ siteleri.

İnsanların kültürel sanatsal anlamda bir araya gelebilecekleri mekânlar nerdeyse hiç planlanmıyor, yerel ihtiyaçlar ve öncelikler şehrin insanlarına danışılmadan belirleniyor.

Demokrasi okulu olması gereken yerel yönetim meclisleri rant paylaşım merkezleri; yerel yönetimlerde asillerden yetkiyi alan vekiller yönetimlerin olanaklarını rant dağıtım kanallarına akıtmaktalar. Bu nedenle herhangi bir aday ya da parti tercihinden önce yerel yönetimlerimizde söz hakkımızın, katılım olanaklarımızın geliştirilmesine yönelik kanalların açılması konusunda duyarlılıklar gelişmek zorundayız, aksi halde değişen bir şey olmayacak.

***

EK

Ne yerine konuyoruz sizce?

Ümit Kıvanç - 03.01.2009

Hükümetimizin bize sunduğu yeniyıl armağanı da, “yeniden Melih Gökçek” oldu. Teşekkür ediyoruz. Şu Melih Gökçek hadisesi üzerinden biraz memleketimizdeki siyasetçilik konusunda konuşalım.

Nasıl bir film izledik biz:

AKP iktidar partisidir. Başkentin büyükşehir belediye başkanı bu partidendir. Kendisi, bir yandan, hakkında en çok iddia, şaibe ve tartışma üretilmiş insanlardan biridir. Öbür yandan, üç dönem üstüste Ankara’ya belediye başkanı seçilebilmek gibi bir işi başarmıştır. Yerel seçimler yaklaşmaktadır. İktidar partisi, başkent için başkan adayını belirleyecektir. CHP’nin Baykal icadı abuk subuklukları bırakıp Karayalçın nostaljisine yönelmesi, birçoğumuza göründüğü kadar nafile bir çaba değildir ve iktidar partisinde, “ya, olur mu olur” endişesi yaratmıştır. Dolayısıyla, başkentin adayı kim olacak sorusu biraz daha önem kazanmıştır.

Ancak başkentin büyükşehir belediye başkan adayı bir türlü açıklanmaz. Spekülasyonlar, dedikodular birbirini izler. Anlaşılır ki, AKP’nin Melih Gökçek’ten kurtulmak diye bir sorunu vardır.

Var mıdır?

Öyle görünüyor ki, vardır.

Peki, neden vardır? Melih Gökçek’in nesini beğenmemektedirler? Aralarında nasıl bir anlaşmazlık vardır? Hangi konularda sorun çıkmıştır?

Bunları bilenimiz var mı?

Yok.

Kimse çıkıp, “canım zaten herhangi bir anlaşmazlık yoktu” diyebilir mi? Diyemez. O halde bir daha soralım: anlaşmazlığın, Melih Gökçek’in istenmemesinin sebeplerini bilen var mıdır?

Yoktur.

Bize bunları çıtlatan bir siyasetçi yoktur. Bunları öğrenebilen, tahmin edebilen, öngörebilen gazeteciler, yorumcular var mıdır? O da yoktur.

Yani: Biz, AKP’nin Melih Gökçek dışında seçenek bulabilmek için neden çırpındığı hakkında hemen hiçbir şey bilmiyoruz.

Geçelim. Sonunda başbakan başkent adayını açıklar: Melih Gökçek!

Peki, madem adam zaten oturduğu koltuk için yeniden aday ilân edilecekti, neydi bütün o manevralar? Dedik ya, bilmiyoruz.

Peki, sonunda neden yine onda karar kılındı? Var mı bilen? Melih Gökçek’in elinde nasıl kozlar var, hangi güç var da arkasında bunca oy desteği olan bir iktidar partisi ondan vazgeçemiyor?

Açıklanması gereken bir mevzu değil mi bu?

Bize herhangi bir şey açıklama zahmetine giren var mı? Yok. Onlar açıklamasa da işin özünü bulup çıkaran, bize anlatan var mı? Yok.

Bize düşen ne? Gidip oy vermek. Gerisine karışamayız.

Türkiye’de siyaset tam da bu nedenle siyaset falan değil işte. Bu yüzden bizim siyasetçilerimiz ve partilerimiz aslında topluma karşı sorumlulukları açısından gayrımeşrudurlar. Çünkü hemen bütün temel kararları bizim dışımızda, bize değil hesap, bilgi bile vermeksizin alıyorlar.

Bahsettiğimiz, Türkiye Cumhuriyeti başkentinin belediye başkanlığıdır. Somut olarak da, Türkiye’nin en tartışmalı siyasetçilerinden biridir.

Niye oyaladılar? Niye kurtulmak istediler? Niye cesaret edemediler? Hiçbir şey bilmiyoruz. Ne hoş!..

Her konuda atan tutan, başkent kulislerinde sinek uçsa bilirmiş gibi yapan gazetecilerin haline bakın. “AKP Gökçek’ten kurtulmaya çalışıyor” haberlerini “AKP yine Gökçek dedi” haberleri izledi; ne merak eden var ne gazetecilik mesleği adına herhangi bir utanç duyan.

Memleketin gazetecisi, memleketin siyasetçisini bütünlüyor.

Benim gibi salaklar da, işin aslını astarını merak ederek çatlıyor.

Üstelik, Melih Gökçek fenomeni, bütün bunlar olmasa da başlıbaşına büyük merak konusu olması gereken bir şey. Düşünebiliyor musunuz, AKP’nin her türlü melanetin odağı ilân edilmeye çalışıldığı bir ortamda, adam üç dönemdir başkent belediyesinin başında, aklına eseni yapabiliyor, bir tür belediye hakanı gibi davranıyor ve koruyucu, kollayıcı, laikçi, orducu, yargıcı hiçbir kesimden özel olarak onu hedef alan herhangi bir girişim görmüyoruz. Olsun diye demiyorum elbette, ama kabul edin ki normali, olmasıydı. Çok mu seviyorlar onu? Niyedir, anlayabiliyor musunuz?

Şahsen, oyalama sürecini, AKP liderlerinin, Gökçek’in AKP dışında örgütlenmesine imkân vermeme amacına bağlamış ve anladığımı sanmıştım. Değilmiş. Şimdi adam iki kat güçlenmiş olmadı mı? Yoksa, “Seni aday göstereceğiz ama Ankaraspor’a Gerrard’ı almaya kalkmayacaksın” filan diye pazarlık mı yapıldı? Ne oldu?

Sahici bir parlamenter-demokratik rejimde bunların hepsini biliyor olurduk. Çünkü bizi ikna etmeden bir halt edemeyecek olurlardı. Oysa burada ne gerek var... Aferin.

 
Toplam blog
: 444
: 1284
Kayıt tarihi
: 13.09.07
 
 

MB zengin kültürel bir eksen; düşüncelerimizin buluştuğu, tartıştığımız, birbirimizi etkilediğimi..