- Kategori
- Dünya
Gökyüzünde Şenlik Var

Gökyüzünün sahne olduğu renk ve ışık gösterileri hem çok çeşitli, hem de çok değişkendir. Her tarafı karartan bir fırtınadan ve yağmurdan sonra, güneş kendini yeniden gösterdiği zaman, bir gökkuşağının gözalıcı renkleri gökyüzünü baştan başa şenlendirir.
Fırtına ve yağmurdan geriye kalan son kara bulutların önünde kendini gösteren bu renkli ve kocaman kemerin güzelliği, onun ne kadar kısa süreceğini bildiğim için, gözümde bir kat daha değerlenir. Çünkü gökkuşağı, gökyüzünde uzun süre kalmaz, kalmayacaktır.
Bir gökkuşağı, ancak birtakım koşulların biraraya gelmesi neticesinde görülür... Bunun için, güneş ışınlarının yağmur damlalarına çarpması, güneşin tam arkamızda, yağmurun da tam önümüzde olması ve ayrıca güneşin gökyüzünde fazla yüksekte bulunmaması gereklidir.
Güneş gökyüzünün bir köşesinde belirir... Ona sırtınızı döndüğünüzde, karşınızda, uzakta yağmurun yağmaya devam etmesini sağlayan kara bulutları da görebiliyorsanız eğer, bu durumda, yağmur damlacıklarına çarpan güneş ışınları tıpkı küçük bir aynadan küreye rastlamışçasına yansır ve bunun sonucunda ışık yedi renge ayrılır. Bunlar mor, lacivert, mavi, yeşil, sarı, turuncu, kırmızıdır. Neticede, merkezi güneşin tam aksi yönünde olan, renkli şeritlerden oluşmuş bir ışık yayı ortaya çıkar. Niçin diye sorabilirsiniz. Daha bunun gibi pekçok soru akla gelir. Niçin bu yayın içerisinde gökyüzü parçası daha parlaktır? Niçin bazen ilk yayın üzerinde, ondan daha sönük ikinci bir ışık yayı daha meydana gelir? Niçin bu ikinci yayın kırmızısı en altta ve laciverti en üsttedir?
Eğer kendi kendinize böyle sorular soruyorsanız, meraklı bir kişisiniz demektir ki, bu gayet iyi bir özelliktir. Merak bir kusur olmayıp aksine, bütün bilimlerin kaynağıdır. Meraklı insan okur, yukarıdaki bütün soruların cevaplarını, geometriyle fizik kitaplarını okumaya başlayınca hemen öğrenmiş olacaktır.
Gökyüzünün çok çarpıcı renk gösterilerini anlatırken, halk dilinde "ayla" denilen, bilginlerin "taç" ismini verdikleri, güneşin ve Ay' ın çevresinde görülen renkli halkalarını da hatırlatmak gerekir. Bundan başka, bilhassa dağlarda görülen "hayalet" olayları vardır. Hayaletler, bir insan gölgesinin çok büyüyerek bir buluta yansımasıdır. Bir başka renk gösterisi de, güneş doğmadan ya da batmadan az evvel ufukta görülen parlak "yeşil ışık" dır. Ayrıca bir de, bilhassa çöllerde olagelen "serap" vardır ki, aslında varolmayan bir vaha, bir su birikintisi görüntüsünün sanki gerçekten varmış gibi görünmesidir.
Lâkin bu gösterilerin en güzel ve en görkemlisi, geceleri görülen "kutup fecri", ya da yeni ismiyle "kutup kızıllığı" dır.
Kuzey ve Güney Kutbu bölgelerinde, gece vakti ortalığın birdenbire aydınlandığı görülür. Öyle ki, insan yanılıp gün doğuyor zanneder. Gökyüzünde beliren ve bir perdenin kıvrımlarını andıran bu renkli ışıklar, sanki gecenin ortasında şiddetli bir rüzgâr tarafından sürükleniyormuş gibi yer değiştirirler, birara canlanırlar, az sonra yine dağılırlar, az ötede yeniden ortaya çıkarlar. Eskiden bunların ne olduğunu kimse bilmezdi. Bu olayın gerçek sebebi şuydu... Kutup kızıllığında görülen ışık katları gerçekte, güneşteki patlamalar sırasında boşluğa fırlayan elektron yağmurudur. Başdöndürücü bir hızla yol alan bu elektrik zerreciklerinin pek az bir kısmı, uzayda 150 milyon kilometre yol aldıktan sonra gezegenimize kadar gelir. Aynı zamanda yerküremiz, bu kutupları tam Kutuplar' da olan koca bir mıknatıstır. Bu iki uç, elektronları çeker. Onlar da karmakarışık akımlar halinde bu bölgelere üşüşürler ve bu elektron çevrintileri atmosferin üst tabakalarına geçerken adına "fecir" dediğimiz renk ve ışık oyunlarını meydana getirirler.
Gökyüzünün, bizim için çok uzun süren çözümlenmemiş en güzel gösterilerinin basit sözcüklerle açıklaması bundan ibarettir. Yâni, en azından benim için...