Okyanus Gezegeni

Bazı denizlerde, özellikle Akdeniz gibi, mercan kayalıklarının gözalıcı renkler ve şekillerle süsledikleri sıcak denizlerde, insanoğlu berrak suya bakıp sualtı dünyasının kıyılarını seyredebilir. Fakat genel olarak ve bilhassa kuzey denizlerinde, suyun derinlikleri onun için bir bilinmezler dünyasıdır.

Oralar insanoğlu için binbir tehlikeyle doludur. Bu sebeple sualtı dünyası onun gözünde uzun bir süre, içerisinde sayısız canavarın yaşadığı, birçok efsaneye malzeme olmuş korkunç bir ortamdı.

Gök ve güneşin aydınlığının aksine, sonsuz bir karanlıklar dünyasının gizlendiği bu mavi aynanın neler gizlediğini hiç değilse zihnimizde canlandırmaya çalışırsak, denizin derinlikleri bizleri başdöndürücü bir evrene sürükler.

Denizin biraz altına inilince bile, gün ışığı hemen kaybolarak yerini zifiri karanlığa bırakır; yüzeydeki su hareketlerine burada rastlanmaz. Mesafe bakımından yakın olduğu halde, bize çok uzakmış gibi gelen bu karanlık bölgede; en büyük dağların yüksekliğinden daha derin çukurlar vardır. Binlerce metre derinliği kaplayan bu sonsuz karanlık, onbinlerce kilometre karelik bir alana yayılmıştır. Bundan da anlaşılıyor ki; Yer, içi su dolu uçurumlardan ibarettir.

Su, üzerinde yaşadığımız gökcisminin bütün çukurlarını kaplamıştır. Biz yalnız tümseklerin, çıkıntıların doruk noktalarının suyun dışında kaldığını görürüz. Bu durumda, yer yüzeyinin ancak onda üçü suyun dışında kalmaktadır (tam olarak hesap edilirse daha da azdır, yüzde yirmidokuz civarıdır). Bu miktarın geri kalanı tamamen sudur.

Hele kıtaların yüzeyiyle okyanusların yüzeyini karşılaştıracak yerde hacimlerini kıyaslamaya kalkışırsak, sonuç bizim için daha da şaşırtıcı olacaktır. Yeryüzünün en yüksek dağı olan Himalayalar' daki Everest Tepesi 8.882 metredir. Büyük Okyanus' taki Marian Çukuru' nun derinliği ise 11.022 metreye ulaşır. Üstelik dağlar yeryüzünün belirli bölgelerinde yükselirler, oysa toprak seviyesinin ortalama yüksekliği azdır. Bunun tersine okyanusların ortalama derinliği her yerde birkaç bin metreyi bulur.

Bu durumu da gözönünde tutarsak, karaların denizlerin üzerindeki ortalama yüksekliğinin yalnız 680 metre olduğunu, buna karşılık denizlerin ortalama derinliğinin 3.650 metreyi bulduğunu öğrenince hiç de şaşırmamak gerekir.

Şöyle bir hesap da yapılabilir aslında... Deniz seviyesinin üzerindeki karaların bütün yükseltileri suya atılsaydı, deniz ne kadar yükselirdi?

Bizi taşıyan bütün kıtaların tümü bu şekilde denizin dibine yığılsaydı, ortalama olarak sadece 280 metrelik bir tabaka meydana getirirdi! Ve o zaman yeryüzünde kara diye bir şey kalmazdı.

Acaba diyorum, gezegenimize yanlış bir isim mi verilmiş?.. Ona "Okyanus" gezegeni mi denmeliymiş?..