Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

04 Aralık '08

 
Kategori
Deneme
 

Gökyüzünden

Gökyüzünden
 

Üç senedir beraber çalıştığım, günde on saatimi paylaştığım mesai arkadaşım Gökhan Aktaş için bir yaşam biçimidir uçmak. Beni her haftasonu yamaçparaşütü uçuşlarına çağırması ise kendisinin ayrı bir geleneğidir. Benim geleneğimse bu tekliflere katılmamaktan ibaret.Yükseklik korkusu, bu faaliyetten uzak durmamın en önemli sebebi. Peki balkonu bırak, sandalyeden aşağı bakamayan ben nasıl oldu da o tepenin üzerinde sırtımda paraşütle buldum kendimi? Şöyle oldu:

Aynı zamanda Türk Hava Kurumu Manisa Sportif Havacılık Kulübü kurucularından Gökhan Bey, bir haftaya daha yeni bir fikirle girmeyi başarmıştı. İzmir’de okullardan izin alıp Türk Hava Kurumu ve havacılık branşlarının tanıtımını yapacak ve çocukların gökyüzü ile temasını sağlayacaktı. Nasıl uçmak bir tutkuysa, toplumu uçma keyfi ile buluşturmakta rüzgarı paraşütüne doldurmuşçasına uçuş zevkini artıran bir şeydi sanki. Gözleri parlıyordu. Söz hakkım yoktu, gidip tanıtımlara yardım edilecekti.

Başlangıçta öğrencilerin katılımına dair kuşkularımız vardı. Ancak, Recep Ersoy İlköğretim Okulu müzik öğretmeni sayın Aslı Galioğlu ve okul yetkililerinin desteği ile bu kuşkularımız çocukların gözlerindeki ışıltıyla eridi. Düzenlenen faaliyet, yüz kişilik salonlarda ortalama iki yüz elli kişi tarafından takip edildi. Gökhan Bey’in Türk Hava Kurumu’nun tanıtım cdsi ve havacılık branşları tanıtımının ardından çocuklar, bir arkadaşlarının tulum, kask ve paraşütle gözlerinin önünde uçuşa hazırlanması ile büyülendi.

Açıkçası onları görünce biz de kendimizi bir tuhaf hissettik. Çünkü çocukların yüzündeki meraklı tebessümler ile biz de heyecanlandık. Şunu da eklemek gerekir ki, okullardan ayrılırken biliyorduk ki o çocuklar büyüdüklerinde kurumun bir parçası olacaktı. Ayrıca Türk Hava Kurumu artık bir kurum olmaktan çıkıp gözle görülür, elini tutsa dokunacağı yaşayan bir tanıma bürünmüştü. Artık kurban derilerinin bağışlanması gereken dört duvardan ibaret bir bina değil, onların bir parçasıydı, huzurdu, buluttu, resimdi, maviydi...

Artık küçük yaşta değildim ama etkilenmiştim kuşların yakınlığından. Bir sonraki haftasonu için ben ısrar ettim Gökhan Bey’e :“Beni de götür Manisa Spil Dağı’na.” İşte böyle başladı eğitim süreci. Eğitimin sonunda ise sırtımda paraşütle gökyüzüyle buluştum. Onun öyküsünü de ekleyecektim ki şiire döküldü kelimeler...

UÇURTMA


Öz

Üç bıçak

Ben, geç değil, yarından daha eskiden

Uçsuz bucaksız ki

Ki-lerin kuytularında hatırlanır

Kayıp çocuklar

Yol kenarında cız ve bız köfte kokusu

Beklenen Pazar

Geldi çattı, kaşlarını

Çocuk

Unutmadı verilen sözleri

Çocuk

Bitsin bu koyun pazarlığı

Sürüden ayrılalım

Kes şu ipi artık

Bilirsin

Pergelinin icazeti kadar varım

Bırak

Üzüm bağlarını bulayım

Söz

Gökyüzünde kesişecek yollarımız

İkimiz de dönüşeceğiz

Uzaklarda

Gözün beni bir yerlerden ısıracak

Kadar aç, açıkta yaraların

Karaların kadar denize uzak

Tüm beyazların

Yalınayak

Yürüsen yoluna siyah dikenler olacak

Acıtacak

Bilirim

O an, bir yarım çarık, terlik, pabuç ne olsa kabulün

O an, bana bir söz ver

Dokuz yaşına git, unutup gözyaşını

Uç uç

Bulutlarda yüzmek kadar güzeldir yaşamak yasaksa; ölmek

Değildir düşmek

Düş-sen ıskalarsın yeri

Her rüzgara karşı dur

Gökyüzünde arasınlar gölgeni

Uç uç eskisi gibi

Annen sana terlik pabuç alacak....

Suat ÖZOĞLU

 
Toplam blog
: 4
: 746
Kayıt tarihi
: 19.09.07
 
 

Ege Üniversitesi İşletme mezunuyum. 3 yıldır bir ambalaj şirketinde satış temsilcisi olarak çalışıyo..

 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara