- Kategori
- Doğal Hayat / Çevre
Gölbaşı'ndan Takaz (Sürgü)'a

Gölbaşı-Göksu Demiryolu Köprüsü.
Doğu Akdeniz’in Doğusundan Güneydoğu Torosları aşıp Doğu Anadolu’ya geçmek için Kahramanmaraş- Gaziantep karayolunu Malatya’ya bağlayan Gölbaşı-Doğanşehir arasında yolculuk yapmak gerekir. Bu civarda ki dev Toros dağ kütleleri arasında hem güzel hem de vahşi tabiat güzellikleri var.
Karayollarının bu bölümünde güzergah oldukça zor topoğrafik yapıdan geçmektedir. Bu nedenle de olacak ki bu bölümde duble yol çalışmaları da başlamamıştır. Gölbaşı’ndan Malatya’ya hareket ederken, Gölbaşı kent çıkışında göl çevresinde ki sahil parkta dinlenmek istemezmisiniz. Gölbaşı erozyan ova düzlüğünde çarşaf gibi serilmiş göl sahilinde ki doğal sazlık aralarından, gölü seyrederken gün batımında çay içmek, kurbağa seslerinde ki ses harmonisinde hayallerde kaybolmak.
Su kaplumbağaları su yüzünde ara sıra başlarını gösterirken, ağzında sazan balığı ile suda yaylar çizerek size doğru yaklaşan yılanın suda yüzüşünü seyre dalmak , çevrede öten sakalar ve bülbüllerden şarkılar dinlerken karabatakların suya ara sıra dalmalarını izlemek dinlendiriyor insanı.
Burada dinlenirken Akdeniz’den-Çukurova’dan doğu Anadolu’ya geçen yolcu trenlerinin geçişi sıla türkülerini çağrıştırır anılarınızda ki yolculuklarla size nostaljik anlar yaşatır. İçinden el sallayan çocukların meçhul vedaları ile.
Burada dinlenince Malatya’ya doğru yola devam ediyoruz. Petrol bayileri, Restoranlar ve motelleri arasından Maltepe’den Göksu’ya sarkarken çam ormanlarının yeşilliğini arasında vadinin batısında başı sonu sırtlar arkasında kaybolan kemer sayıları bile saymakla bitiremediğimiz demiryolu köprüsü siluet gibi hayallerde kalırken virajlı bir yolla Göksu vadisine ineriz. Vadi boyu adeta değişik bir iklim ve coğrafyadır sanki.
Göksu bu bölgede Fırat’ın önemli kollarındandır. Adıyaman’ında Kahta çayı ile birlikte başlıca akarsuyudur. Üzerinde henüz baraj yoktur. Gap projesi içinde bir Çataltepe barajı önerilmiş ama yapımı proğrama alınmamış. Bu arada aciliyetten Gaziantep içme suyu takviyesi için pompaj tesisleri yapılarak yaz mevsiminde Maltepe tüneli ile Gönbaşı gölüne su pompalanmaktadır.
Göksu vadi boyu sağlı sollu meyveliklerle, yazın adeta bir cennet gibidir. Coşan suları vadi yamaçlarında alabalık tesisleri ve ırmak kenarında ki restoranları ile hem yolculuk yapıp hem de dinlenmek için serin Göksu havasında mola verilecek güzergahtır. Bu yol boyu mevsimine göre bahçeden-üreticiden haymalarda satılan her çeşit meyveler almak size kalmıştır.
Göksu vadisinden ilerlerken masif toros dağ bloklarına doğru giren vadilerin karalık görünümünden olacak ki Kızılçam ormanlarının tabii tâbii yayılış alanı durumundaki bu Akdeniz’in en uç ormanlarının rengarenk mineral topraklara tutunmaya çalışan ağaçların bu doğal dirençlerinin manzarasına şahit olunurken girilen vadi Karanlıkdere’dir. Burada yollar ara sıra Pozantı gibi sel sularına kapılır. Bu vadi boyu doğuya doğru giderken serpantin mineral yapıda ki erozyon sırtları arasında ki vadi koyaklarında çamların görünümleri tabiat anıtları durumunda dır. Burada ki görünüm manzarası Akdeniz’den iç Anadolu’ya geçiş alanlarını anımsatır, çam ormanları, çamlıbelden aşarken. Karşıda görülen dağ yamaçlarında ki mezra evleri güneydoğu torosların tipik kırsal yerleşimlerine örnektir.
Bu mevkilerde artık Adıyaman il sınırını geçip Malatya sınırlarına girmiş oluyoruz. Vadi git gide daralırken yolda yamaca doğru yükselmekte kanyon ağzında yok biter gibi hissedilirken sağda coşkun kaynak sularının fışkırdığı pınarların başında manavlar sizi karşılar. Mevsimin her meyvesini bulabilirsiniz burada. Soğuk suları içince yola revan oluyoruz.
Tam gaza basacakken o da ne? Karanlık Tünel eee Karanlık dereye de karanlık tünel yakışır. Arabanın farları yanıyor, karşı çıkış da aydınlık bir delik. Burada her çeşit hayal ve masal benzetmesi yapılır ama karşıdan gelen araçlarla yanan farlar bu büyüyü bozuyor. Mevsime göre soğuk havalarda buz kılıçları sarkıtlar tünel tavanından ters şamdanlar gibi sanki tünelde avizeler oluşturuyorlar.
Tünelden çıkınca hep sağa bakarım ben sol tarafın kanyon dibi görünmez. Bazan karşıdan gelen araçların çift tekerlerinin biri boşta gider. Bu kanyon o kadar da dar ki iyi bir atlayıcı karşı yamaca atlayabilir, yeter ki kayalara tutunsun. Bu derin ve dar kanyonun görülebilen karşı yamaçlarında ki koyaklarda 20 metreden dökülen şelaleler ayrı bir manzara oluşturur döküldüğü dev kazanlarını göremezsiniz.
Yol dar, istinat duvarı ile uçurum kenarına son zamanlarda monte edilmiş bariyerler arasından ilerlerken sol kuzey tarafta kanyon bitişindeki yamaçta yıllar önce depremle yerle bir olmuş eski Erkenek yerinde bahçelerin yeşil örtüsü sağdaki duvar vari kaya dağ şevi ile yol arasına sıkışmış meyve satıcıları. Tam bu kıstağı geçerken yolun en dar yeri olduğunu fark ediyorum. Aklımda tırların buradan nasıl geçtiği takılıp kalıyor.
İşte bu yüz metrelik dar viraj ve rampayı bitirmeden sağ aşağıda kalan yeşil vadiye dalıveriyoruz. Burası Sakaltutan baharla birlikte burası dolar taşar piknikçilerle. Alabalık tesisi kendin pişir kendin ye isterseniz piknik. Ama dikkat edin bahar mevsiminde oturduğunuz yerin kenarından akan kar suyu deresine sebze karpuz koymayın güneş yükselince farkına varmadan karlaeın güneşin yükselmesi ile suyun kabardığını sebzelerin gitmiş olduğunu fark edemezsiniz bile.
Yok Sakal Tutana girmeden yola devam ederseniz az yukarıda Muhtarın yeri var. Canlı alabalık tesisi ile Restoran hizmetleri, kendin pişir kendin ye ve yeşil söğüt ağaçları arasında ki yayla serinliğinin rahatlığında yudumlanacak çay. Ama yolcu yolunda gerek ihtiyaçlar ve dinlenmeden sonra karlı toros dağlarının 1750 metre rakımındaki Erkenek düzlüğü önümüze serildi.
Malatya’nın kaysı bahçelerine ilk burada tanık oluyoruz. Yayla kaysıları, eski Erkenek yerinden buraya 1950’lerin sonunda 60’lı yıllarda iskan edilmiş bu yörenin en güzel yayla kasabasıdır. Yol boyunca gürül, gürül akan kaynak su çeşmeleri ile geçerken mutlaka su içeceğiniz ve bidonlarınızı dolduracağınız bir yer. Çevre karlarla kaplıdır bahar ayları. Buranın halkının büyük çoğunluğu Mersin, Adana’da otururlar, yazın buraya gelirler.
Bu küçük yayla ovasından ayrılıp birkaç viraj aşıp doğuya doğru devam edince Reşadiye geçidine ulaşıyoruz. Buradan sanki dikkatli bakınca toros dorukları arasından güneşin doğduğu Nemrut dağı görünür gibi bu geçidin bir tarafı dağ diğer tarafı uçurumun altı “Kuruca ova“ keven ve yayla dikenleri ile kaplı bu geniş düzlük son zamanlarda işlenmeye imara başlandı. Uçaktan seyreder gibi bakarken Reşadiye geçidinden yeşil Sürgü çayına iniyoruz. Çevrenin çıplak bozkır tepelerinden vaha görünümündeki yeşillikler içinde tarım alanlarını geçerken Erkenek’ten her ne kadar rakım olarak biraz aşağıya inilse de hala buralarında yayla olduğunu unutmayın.
Tarısal alanı geçip batıya doğru yönelince buraya kadar bir yerde durup karnınızı doyurmasıysanız bu çevrede sağlı sollu Alabalık tesislerinde alabalığınızı yemeden veya akşama evinize almadan geçmeyin. Burası “Takaz”, Malatya’lılarında önemli haftasonu piknik ve dinlenme yerlerindendir. Sayısız alabalık tesisleri ve su kaynağının çıktığı yerde ki dibi su içi bitkileri ile yeşil akvaryum havuzunun yanında, söğüt ağaçlarının altında restoranda oturup bir gün çalın felekten.
Nariçi. 24.12.07