Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

31 Temmuz '07

 
Kategori
Blog
 

Gönüllü bir blog kobayı 1

Önbilgi: Sorular bir akademisyenin, yanıtlar benim.

Okuma pratikleriyle ilgili bilgiler

1. Hatırlayabildiğiniz ilk gazete okuma deneyiminiz kaç yaşına denk düşer?

İlk okuduğum metin bir gazete yazısıdır. 1966 Mayıs’ta Milliyet’te ‘Düşünenlerin Düşünceleri’ köşesinden bir yazıydı. O günden beridir, 40 yıldır gazete okuruyum.

2. İlk okumaya başladığınız gazete veya gazeteler hangileriydi? Sizi gazetenizi değiştirmeye yönelten etkenler neler olabilir?

Babam eve önce Akşam, sonra Milliyet aldı, Çetin Altan nedeniyle. Aslında gazete okumama noktasına geldim ama yazarlığım bunu engelliyor. Sağcı gazeteler hariç, herhangi bir gazeteyi hiçbir neden olmaksızın alabilirim. Uzun yıllar Cumhuriyet aldım ve okudum. Uğur Mumcu Milliyet’e geçtiğinde bıraktım. Hafta sonları en az 2’şer gazete alırım. O eski gelenek bende de baki.

3. Eskiden beri takip ettiğiniz bir köşe yazarı, bir sayfa veya tefrika/fotoroman v.b. var mıdır?

Her gazetenin tüm çizgili ürünlerini izlerim. Bildiğim en eski köşe yazarı Sami Kohen’dir. Çetin Altan’ı okumayı Güneş’e veya Sabah’a geçtiğinde bıraktım. Şimdi tüm köşe yazarlarını atlayarak izliyorum. Tüm yazılarını okuduğum köşe yazarı yok. En çok sayfa kenarındaki haberleri okuyorum, çünkü asıl haber değeri taşıyanlar özellikle oraya konuyor. Bunu 1986’da Cumhuriyet için yaptığım bir ankette de söylediğime göre, durum en az 20 yıldır böyle. Gazetelerin ekonomi ve dünya sayfalarını muhakkak baştan sona okurum.

4. Gazeteyi elinize aldığınızda veya internette okumaya başladığınızda ilk hangi sayfasına veya hangi haberlere bakarsınız? (örn. spor sayfası, herhangi bir köşe yazarı, manşetteki haberler, ekonomi sayfası v.b.)

Dünya haberleri.

5. Gazete okumadan geçireceğiniz bir gün, hafta veya ay sizi nasıl etkiler?

Tatillerde 3. günden sonra canım gazete istiyor, okuyunca yine sinirleniyorum.

6. Gazeteyi sürekli internetten mi izlersiniz, yoksa satın alıp elinizde tutarak okumaktan keyif mi alırsınız? Gazeteyi internetten veya kağıt üzerinden okumak arasındaki farkı nasıl tarif edersiniz?

Her ikisini de seviyorum. Henüz pek kimse ayırdında değil ama gazetelerin internet ve matbu nüshaları birbirinden oldukça farklı. İnternet nüshasını çok daha hızlı okuyabiliyorum. Matbu nüshalarda ise, mini minnacık ama tarihi etkilecek değerde olayları çok okudum. Örnekse, ilk yüz naklinin ilk haberciği birkaç satırcıktı.

7. Gazeteye “okur mektubu” veya yorum yazar mısınız? Yazarsanız genelde hangi konularda yazarsınız? Mektup yazıp postalamayı mı, yoksa internet adresine yazmayı mı tercih edersiniz?

En az 5 gazeteye okur yorumu yazıyorum. Hürriyet’te ayrı bir sayfam var, 3 ayda 100 yorum gibi bir toplamdayım. En çok dünya haberleri ve gündem başlıklarında yazıyorum, onu da onlar kaydettiği için biliyorum. İnternet adresine gönderiyorum.

8. Bir köşe yazarını sürekli takip edip, onun ele aldığı konulardaki eleştirilerinizi veya yorumlarına katıldığınız noktaları belirtmek, onu desteklemek için yorum veya mektup yazar mısınız?

Evet ama en nitelikli köşe yazarı bile, uzman olduğu konuda bile, düz yolda yürürken tökezleyen sakarlar gibi davranıyor. Öncelikle bilgi eksikliği, sonrasında ilgi eksikliği var. Türkiye’de hiçbir yazar çeşidi okur değildir. Bir de yanlışlarını yazınca, bozuluyorlar.

9. Bir köşe yazarını takip ediyorsanız, sizi ona bağlayan unsurlar nelerdir? Onu takip etmekten vazgeçmeye yönelten sebepler neler olabilir?

Belli bir ideolojik noktayı belirgin olarak dile getirmesi. Ateistim ama şeriatçıları okurum ki karşıtım ne diyor bileyim. Bulanıklaşması, muğlaklaşması onu okumaktan beni vazgeçirir. Liboşlaşma nedeniyle, bu çok sık vuku buluyor.

10. Sizi blog hazırlamaya yönlendiren etkenler nelerdir?

Çaresizlik. Yaptığımı baştan olumsuzlayarak yaptım. Metinlerime telif alacağıma, birilerine binlerce dolar kazandırdım. Az değil: 2-3 kitaplık malzeme yayınladılar.

11. Hangi kategoriyi seçerek blog hazırlamaya başladınız? Neden? (Mesleki özellikleriniz mi, karakter özellikleriniz mi, hobileriniz mi veya herhangi başka bir sebep mi sizi bu kategoriyi seçmeye yönlendirdi?)

Gelecekbilim, çünkü Türkçe’de bu konuyla ilgili yazar, makale, şu bu yok ve bu konuyu 28 yıldır çalışıyorum, yani çok iyi biliyorum. Bir de, Türkiye’nin koyun gibi güdülmesinden bıktım, gelecekbilim bunu engelleyebilir. Daha birçok uzmanlık konum var ama acil öncelikli olan buydu, tek konu hakkı verildi, ben de bunu yeğledim.

12. Milliyet Gazetesi blog hizmetini tanıtırken, blog sahibinin gündem belirlemedeki önemli rolünü vurguluyor ve “gündem sizsiniz” diyor. Blog hizmetinin gerçekten okuru/blog sahibini gündem yaratmada etkin hale getirdiğine inanıyor musunuz?

Hayır. Tam tersine sahte gündem veya gündemsizlik getirdi ve asıl amaç bu: Bilgi gürültüsü içinde doğru bilginin silinmesi. Medya bu rolü üstlendi. Yazılanlar 11 sosyal zeka yaşı ortalamasına sahip, krolonojik yaş ise 30’un biraz üzerinde. Kendi yazdıklarım ise, toplu bilisizliğe (collective unconscious) yönelik. Kitleyi, bilinç düzeyinde karşı çıksa da, zaman içinde yeni düşüncelere ve değişimlere hazırlamaya yönelik. Bu yönde sonuç alınacağına eminim ama benim görmem mümkün olmayabilir, çok uzun vadeli bir iş.

13. Milliyet Gazetesi blog hizmetini bir tür “internet günlüğü” olarak da tanıtıyor. Siz de bu benzetmeye katılıyor musunuz? Sizce de blog sayfanız sizin internette yayınlanan ve geniş bir kitleyle paylaştığınız günlüğünüz mü? Eğer böyle düşünüyorsanız, günlüğün içerdiği mahremiyet ve samimiyet blog sayfalarına da yansıyor mu?

32 yıldır günlük tutarım. Bloglar, benim bildiğim anlamıyla günlük değiller. Bir kere samimiyet sıfır, zaten yazılanlar birbirinin kopyası gibi. İnsanlar radyo DJ’lerinden dinledikleri şeyleri kendi duyguları sanıyorlar. Dünyadaki blogları da izliyorum, onlar daha çok günce-deneme türünde, yani öznelden çok nesnel günlük düzleminde, örneğin savaş bölgelerindeki günlükler gibi. Bunun için, blogcu (Türkçe) ve blogger (her dilde) siteleri var ve onlar da o eğilimde.

14. “Ben bildiriyorum” köşesine yazdığınız oluyor mu? Yazıyorsanız ne tür haberler/olaylar/yorumlar yazıyorsunuz?

O köşeye yazmıyorum ama ayrı bir dosyada topladığım için söyleyebilirim: 2 ayda 40 haber üzerine blog yazdım ama hepsinin yönelimi gelecekbilimdi, zaten öyle olmayınca editörler kabul etmiyor.

15. Blog sayfaları sahipleri arasında iletişim kuruluyor mu? Haberleştiğiniz, arkadaşlık ettiğiniz veya tartıştığınız oluyor mu?

Ben yapmıyorum ama yapıldığı ortada, çünkü her yazarın sayfasında ‘gruplarım’ bölümü var. Şahsen okurlarımla yüz göz olmak istemem, daha önceki deneyimlerim tümüyle olumsuz. 64.000 küsur kere tıklandıktan sonra bile, hala 0 okurum olduğunu düşünüyorum. Başkalarının yazılarını eleştirirken kantarın topuzunu kaçırdığım oldu, ihtar aldım. O nedenle diğer yazarlardan uzak durmaya çabalıyorum.

(Kasım 2006)

 
Toplam blog
: 2216
: 514
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Serbest yazarım. 1960 doğumluyum. BÜ İşletme mezunuyum. ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara