- Kategori
- Mizah
Gördüğüm en güzel Ali!

Marisa Miller kadar güzeldi :)
Dolmuştayım. Cam kenarında oturmuş; dışarıyı seyrediyorum.
Bir sonraki duraktan bir beyefendi bindi ve yanıma oturdu. Elinde çantası, gözünde gözlüğü, yaklaşık 35 yaşlarında, muhtemelen işten çıkmış evine gitmekte olan biri. Oturur, oturmaz cep telefonuna sarıldı, birini aradı. Böyle durumlarda; tamamen ilgisiz olmak gerekiyor ya; ben yine başımı pencereye döndürüp; dış manzaraya odaklandım. Fakat kulaklarımı tıkamam mümkün değil ki! Duyuyor mübarekler!
- Alo, kızım sen misin? Nasılsın babam?
- …………………………………………
- Tamam canım, anneni verir misin?
- ………………………………………..
- Canım ne yapıyorsun?
- ………………………………………
- Tamam, canım baksana, ben bu gün biraz Ali ile takılacağım, geç gelebilirim, siz yemeğinizi yiyin, olur mu?
- ……………………………………….
- Tamam, canım görüşürüz.
Harika bir konuşma!
Harika bir iletişim!
Su gibi duru!
Adam evli, bir kızı var, karısı ile iletişimi harika. “Ne güzel bir aile” diye düşünüyorum. Anlayış ve saygı kokuyor. Elbette arada erkek arkadaşları ile vakit geçirecek, arada bir, o da kafa dağıtacak. Belki bir iki bira içecek, maç izleyecek, rahatlayacak. Ve bunu sorun etmeyen bir karısı olduğu için de huzurla evine gidecek.
Ben bunları düşünürken; ineceğim durağa geldim. Düğmeye basıp; inecek olduğumu işaret ettim. Tam izin isteyip; “müsaadenizle” diyeceğim esnada o da kalktı. Tesadüfen o da inecekmiş. İndik. Durakta Ali onu karşıladı. Hayatım boyunca gördüğüm en güzel Ali o olsa gerektir! Uzun boylu, sarı saçlı, makyajlı, mini etekli, hoş duruşlu Ali !
Ali çok güzeldi!
Ben ambale olmuştum. “Harika aile” tanımım dumura mı uğramıştı ne? “Anlayış ve saygı koktuğunu” düşündüğüm aileye ne olmuştu? Bu adam kimdi? Ya Ali? Güzel Ali?
Kafam karışmıştı.
Hala yorumlayamadım. Yorumlayıp, bir sonuç çıkaramadım.
Ya bir daha dolmuşa binmemeliyim; yada şu gençlerin yaptığı gibi, bir mp3 çalarla dolaşmalıyım.