- Kategori
- İlişkiler
Gribal enfeksiyon

www.karadenizumutradyo.com adresinden alınmıştır. Halime yakın bir görüntü...
Dökülüyorum...
Burnum akıyor, başım çatlayacak gibi ağrıyor.
Suratım bembeyaz, kireç gibiyim...
Dün iyiydim çok.
Ne olduysa dün akşam sekizden sonra oldu. Ardı ardına hapşırmaya başladım.
Ayrıca da burnum çeşme gibi akmaya başladı. Kötü bir baş ağrısı bana yapıştı.
Kendime "iyisin" telkinlerim bir işe yaramadı.
Bir üşüme krizi eşliğinde yatıp uyudum. Kolay olmadı tabii.
Eşim " Yarın okula gitme, bir de nöbetçisin, sakın tutma " nidalarıyla, beni yatak odasına doğru uğurladı.
Sonra " ilgisizlikten soldum, soldum soldum, öldüm " teranesine dayanamayıp, yanıma geldi.
( Tırnak içerisindeki ifade, bizim kızın birkaç sene önceki bir grip salgınında, hastalık esnasında sarfettiği sözlerdir. Bunlar o gün bu gündür bizim dilimize yerleşmiş, şımarma isteğimizi, ilgi istediğimizle birleştirdiğimizde sarfedilmeye başlanmıştır... )
Eşim yanıma gelince, naz niyaz uyudum.
Sabah kalktım, iyi değilim. Ama nöbetçiyim okula gittim. Derse girdim, nöbet tuttum, ders arası bir koşu doktora gittim. Canımı çok yakan bir iğne karışımını olup, okula geri geldim.
Amaç kendimi daha iyi hissedebilmek bir ana önce. Oysaki iğne olmaktan korkarım ben.
Nasıl karga gibi bir sesle ders yaptım, anlatılmaz yaşanır...
Nöbeti tamamladım ama öğleden sonra iki dersim daha vardı. O kadarını göze alamadım.
Eve kendimi dar attım. ( Kızımı da tabii. )
Salondaki kanape çok davetkardı. Atıverdim kendimi üzerine, hemen icabet ettim davete...
Uyku, ey güzel uyku nelere kadir.
Uyandım, daha iyiydim.
Ancak, bu paçavra hastalığı biliyorsunuz. Süründürür, öldürmez.
O yüzden iyiyim telkinlerine devamla, zencefilli ıhlamur içilecek, ilaçlar alınacak, olası tüm hastalık nazları eşime yapılacak...
Çok işim var, çoook...