- Kategori
- Mizah
Gülmeceler

Hafızamın derinliklerinde kalıp kurgularımla birleştirdiğim gülmece;
AKILLI KÖPEK
Büyükçe bir köpek ağzında bir torbayla kasap dükkanına girer. Ağzındaki torbayı yere bırakır, kasabın karşısına oturup bekler.
-"Bu da nesi?" der kasap diğer müşterilerine bakarak.
-"Herhalde et alacak " der birisi...
Köpek de tasdik eder.
-"Hav"
-Nasıl et istiyorsun bakalım, kıyma, kuşbaşı biftek?
-Hav diye keser köpek kasabın sözünü.
-Peki ne kadar? Bir kilo, iki kilo?
Tekrar "hav" sesi duyulur.
Şaşıran kasap, siparişi sarar ve torbaya yerleştirirken, etin parasının da torbada olduğunu görür. Köpek dükkanı terk ederken kasap meraktan çatlayacağına, köpeği takibe karar verir, dükkanı da yardımcısına emanet eder.
Köpek, birkaç sokak ötede bir apartmana girer., üçüncü kata çıkar ve kapının önünde durarak, pençesiyle kapıya vurmaya başlar.
Kapıyı kızgın bir adam açar ve başlar köpeğe bağırmaya. İzlemekde olan kasap ortaya çıkar ve adama:
-"Dur bir dakika, ne yapıyorsun, gördüğüm en akıllı köpek , ona niye bağırıyorsun?"
Adam:
-Akıllı mı? der, Bu hafta üç oldu, anahtarını yanına almayı unutuyor.
Hayvan motifli fıkralar daha enteresan, hatta enteresandan da öte...
Ben çok sevdim bu fıkrayı, ya siz?
&&&&&&&
AMCAMIN DUŞ ALAN KÖPEĞİ (anılarımdan)
Amcamı ziyaretimizin üçüncü günüydü.
Vakit akşam üzeri. Hep birlikte eve dönüyoruz, antrenin ortasında ıslak bir havlu. Çıkarken öyle bir şey yoktu.
Dedektif gibi araştırmaya koyuluyorum. Balkonda güneşte kurulanmaya çalışan sevimli "Bobi"yi görüyorum.
Hep birlikte olayı çözüyoruz, amcamın sevimli köpeği duş almış, havlu ile kurulanmış şimdi de balkonda güneşleniyor, Bir gün evvel banyoda, musluklarla oynarken görmüştüm de bir anlam verememiştim.
Kapı çalınıyor, yaşını başını bulmuş amcam bakacak değil ya, açıyorum kapıyı, kurye:
-İnt.ten istediğiniz kedi maması, ödemeli, 28.-TL bedelli.
-Amca kedi maması geldi, ödemeli.
-Kızım bizim evde kedi değil, köpek var, yanlışlıkla yese onları miyavlamaya başlamaz mı bizim köpek? Yesin, yediklerimizden hınzır.
Anlaşılan, kasap dükkanına et almaya giderken anahtarı unuttuğu için halâ sabıkalıydı Bobi.
.Gönderdik kuryeyi.
Yine kapı...Bu defa posta. Getiriyorum zarfı amcama. Zarfın üzerinde "NURİ GÜRSAÇLI"
Amcamın kafasına bakıyorum farkında olmadan, kafa kel. Gençken biraz varmış saçları şimdilerde hepten kel.
Amcama ailemizin soyadının nerden geldiğini kibarca sordum, az konuşan oldukça bilge amcam yavaş yavaş ama öz olarak anlattı:
-1934 yılında soyadı kanunu çıktığında herkes kendinde olmayan özellikleri soyisim olarak alıyormuş. Kısalar uzun, fakirler zengin, korkaklar cesur soyadını alırlarken, yazarlarımızdan Aziz Nesin de o zaman kendine sormuş:
-Sen nesin? diye...kendisi de o zaman "NESİN" soyadını almış.
Bizim sülâle erkekleri, bakmışlar genetik olarak ileri yaşlarda saçsızlar, onlarda "GÜRSAÇLI" soyadını almışlar.
Tombiş amcam ne güzel özetlemişti.
Eve gelişimizle uyanan küçük yeğenim elinde yepyeni, deriden yapılmış büyük bir futbol topu ile yanımıza geldi. Gözlerini ovuşturarak:
-Bu top, deriden yapılmış hem de yeni, kaç lira eder?
Anlamasak da fiyatını belirlemeye çalıştık:
-34.- TL. falan. Amcam da tasdikledi.
-Peki şu karşıdaki cam ne kadar eder?
-15.-TL..ettiğini duyunca bizim ufaklık:
-Yahoooo, biz kazandık. Çocuklar bu topla camı kırdılar. Top bize kaldı.
Çocuk aklı işte... Çocuğu yoktu ama amcam çok hoşgörülüydü. Biz onu çok seviyorduk. Dışarıda biraz işleri varmış, çıkarken bana:
-Kızım, balkondaki gülleri sulamayı ihmal etme! Onlar bana emanet.
Balkondaki güllerin emanet olmasını hiç anlayamadım ama sulamasını yaptım.
Buradaki ziyaretimizin bitmesine az kaldı,
Sevgilerle.
&&&&&&&
CEP TELEFONUNDAN İSTEKLER (mutasyona uğratılmış ithal)
Bir golf kulübünün soyunma odasında bir sürü adam giyiniyorlarmış. Ortada duran bir cep telefonu çalmış. Yakınındaki bir adam konuşma düğmesine basmış ve giyinirken de konuşmaya başlamış.
Adam: Alo
Kadın: Merhaba şekerim, kulüpte misin?
Adam: Evet!
Kadın: Ay ben burada süper bir deri ceket gördüm. 1000 dolarcık, alabilir miyim?
Adam: Olur, madem çok sevdin, al tabii.
Kadın: Aslında buradan önce de galeriye uğradım, 2010 modelleri gelmiş, tam istediğim renkte bir tane buldum.
Adam: Ne kadar?
Kadın: 60.000 dolarcık.
Adam: O parayı vereceksem, bütün aksessuarlarını isterim ama.
Kadıın: Bir şey daha var, geçen sene beğendiğimiz ev yine satılık. Ve 450.000 dolar istiyorlar.
Adam: Tamam, ama 420.000 dolardan fazla verme sakın.
Kadın: Oldu şekerim. Sonra görüşürüz. Seni seviyorum.
Adam: Ben de seni. Görüşürüz.
Adam telefonu kapatıp, afallamış şekilde onu seyreden topluluğa döner ve sorar:
-"Bu telefon kimin bilen var mı?"
Bana göre çok hoş bir espri,
Size göre?