- Kategori
- Dostluk
Gün akşam oldu...

İki elim gitmez oldu yüzümden
Ah ettikçe kan yaş gelir gözümden
Kusurum gördüm kendi özümden
Bir dost bulamadım gün akşam oldu
Bozuk şu dünyanın düzeni bozuk
Tükendi daneler kalmadı azık
Yazıktır şu geçen ömüre yazık
Bir dost bulamadım gün aksam oldu
Gene kırcalandı dağların başı
Durmadan akıyor gözümün yaşı
Verdiği emeği alıyor kişi
Bir dost bulamadım gün akşam oldu
Kul Himmet Üstadım ummana daldım
Gidenler gelmedi bir haber alam
Abdal oldum çullar geydim bir zaman
Bir dost bulamadım gün akşam oldu
Kul Himmet
Üçüncü dostluk yazıma, Kul Himmet Üstad'ın bu bilinen dizeleriyle başlamak istedim. Diğer iki yazım benim hayalimdeki, olmasını yürekten dilediğim ve yıllardır beklediğim dostluk yazılarıydı. Bu da sonuç yazısı.
Aslında bu dizelerin üzerine fazla bir şey eklemeye gerek bile yok. Doğum ve ölüm tarihi kesin olarak bilinemeyen Kul Himmet’in yaklaşık yüz yıl önce öldüğü sanılıyor.
Şimdi konumuza dönersek, bir asır önce de aynıymış galiba bazı şeyler diye düşünüyorum. Daha doğrusu insan doğası yüzyıllardır artan bir hırs ile egosuna yenik bir şekilde yaşayıp duruyor.
Yüz yıl önce söz edilen bozuk düzenin şimdiki adı ne olabilir acaba? Galiba o zamanlar bozuk da olsa bir düzen varmış. Günümüzde artık sadece düzensizlikler kasırgası savuruyor insanları.
Ve dostluk da sadece hayallerde beklenilen ama yaşamaya kimsenin yanaşmadığı bir kavram...
Hep kıyısından geçtim ben de, tam buldum derken; acı faturalar çıktı, hem de hepsi benim adıma kesilen faturalardı bunlar. Ödediğim her bedelde biraz daha yitirdim inancımı ve umudumu.
Şimdi ben çocuklarıma ve gençlere umut verecekken dostlukla ve paylaşımla ilgili, dönüp bakıyorum da avuçlarım bomboş.
Ne yazık ki diyorum, uzatılan bir çok dost elinin arkasında gördüklerimi de anlatamam şu anda onlara...
En azından hala umutları var onların...