Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

03 Haziran '13

 
Kategori
Sosyoloji
 

Günah keçisi

Günah keçisi
 

Günah keçisi ifadesine çeşitli toplumlarda ve değişik zamanlarda rastlanır. Kadim zamanlarda Yahudiler, kavmin günahlarını simgesel olarak bir erkek keçiye yüklerdi. Bu keçi kurayla seçilir ve Yahudi kavmini günahlarından arındırmak üzere Kudüs dışında bir uçurumdan aşağıya atılırdı. Antik Yunanistan’da afet ve belaları hafifletmek ya da önlemek amacıyla günah keçisi olarak insanlar kullanılırdı. Atinalılarda ise bir kadın ve bir erkek seçilir, bu çift kentte dolaştırılır, yeşil dallarla dövülür sonra da kent dışına sürülür ve taşlanırlardı. Böylece kentin bir yıl boyunca kötülüklerden korunacağına inanılırdı. Bu gelenek her dönem özünü koruyarak farklı şekillerde varlığını korumuş. Yakın ve günümüz dünyasında da devam ediyor. Bir dönem bazı çevreler kendi günahlarını örtbas etmek için bazı grupları veya kişileri günah keçisi ilan edip, hedef göstererek kendi üzerlerine yönelecek olası olumsuz tavır ve tepkileri engellemek isterler. Tarih sahnesindeki, bu günah keçilerinden birisi de Adolf Hitler’dir.

Amerika’nın dünya sahnesinde iyice palazlandığı dönemlerde Hitler diye bir Alman, adeta hükümranlığını ilan ediyor, Avrupa’yı titretiyordu. Tabi bu gücü askeri başarılarının yanı sıra zalimane tutumu ve ahlaki olmayan uyuşturucu ideolojileriyle elde ediyordu. Gücün esir aldığı her diktatör gibi, toplumu elekten geçirmeye ve toplum mühendisliğine girişti. Bu girişim büyük bir soykırım teşebbüsüyle sonuçlandı. Buraya kadar herhangi bir diktatörden farkı olmayan Hitler, Amerika ile savaşa giriştiğinde artık farklı bir şahsiyet haline geldi: Günah Keçisi.

Kendisine dokunmayan yılanın ensesini okşayan Amerika, yılan kendisini sokunca onu iki şekilde cezalandırdı. Bir; askeri olarak, iki; kara propaganda olarak… Bundan sonra Hitler, Amerika için şeytanın diğer adıydı ve onu tüm dünyaya böyle kabullendirmeliydi. Sinemayla, şarkılarla, belgesellerle, kitaplarla, daha doğrusu insandan insana ulaşan her materyalle bunu yaydılar. Sanki yeryüzündeki bütün katliamları Hitler yapmıştı. Cani diktatör, kasap, katil, vs… gibi insanı ürperten ne kadar sıfat varsa yakıştırdılar. Hak ediyordu veya etmiyordu bunu tartışmıyorum. Fakat bu propaganda o kadar etkili oldu ki, bu sıfatlar dile geldiğinde ilk aklımızda beliren yüz, güdük bıyığıyla Hitler’in asabi yüzüdür.

Bu yapılanlar aslında Amerika’nın kendi günahlarını çıkarmak, kanlı ellerini yıkamak için iyi bir fırsattı. Amerika bu fırsatı hep hakkıyla değerlendirdi, değerlendirmeye de devam ediyor. Kendisine her dönem bir şeytan bir günah keçisi buluyor. Şimdi asıl demek istediğim şeyleri ortaya çıkaracak sorular:

- Kim Amerika tarafından öldürülen Kızılderili sayısının 1. Dünya Savaşı’ndaki kayıplar kadar olduğunu biliyor? Bu soykırımları yapan sadece bir Amerikalı generalin adını söyler misiniz?

- “Ufak tefek” katliamlarını bir kenara bırakırsak, Amerika daha önce dünya tarihinde eşine hiç rastlanmamış bir katliam yapmıştır. Doğal afetler haricinde böylesine toplu ölüme dünya şahit olmamıştı.  1945 yılında Hiroşima ve Nagazaki kentlerine “little boy” ve “fat man” isminde atom bombaları atıldı. Bombalar düşer düşmez yüz binlerce insan aynı anda feci bir şekilde can verdi. Tabi sakat kalanlar ve zararlı ışınların etkisiyle sakat doğanlar bu kitleye dâhil değil. Peki, kim bu katliamın faillerinden birisinin adını hatırlıyor veya biliyor?

Tarihin belirli bir zaman aşımından sonra denge ile yerine oturuyor. Ama bu zaman aşımına kadar insanlar kendi günahlarını, başka bir günahkârın veya masumun sırtına yükleyip uçurumdan atmaya devam edecek.

Nedense aklıma Hz. İsa için anlatılan şu hikâye geldi: Yahudi din adamları hayatını fuhuşla kazanan bir kadını cezalandırmak için şehrin meydanına toplanmışlar. Onu recm etmeye hazırlandıkları bir sırada Hz. İsa olayı fark ederek kadını korumak için Yahudilere yaptıklarının doğru olmadığını anlatmaya çalışmış. Fakat din adamları bir türlü ikna olmamış. Bunun üzerine Hz. İsa şöyle demiş: “O halde, ilk taşı günahsız olanınız atsın”. Bu söz üzerine Yahudi din adamları oradan uzaklaşmış. Vesselam…

 
Toplam blog
: 50
: 445
Kayıt tarihi
: 19.05.12
 
 

1983 yılında doğdum. Hayatın yoğunluğundan fırsat buldukça yazarak rahatlamaya çalışıyorum. Yazma..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara