Gündem

Sevgili blog okurları ve yazarları bugünlerde güzel konulardan bahsetmek, sevgiden dostluktan dünya güzelliklerinden bahsetmek yerine hep olumsuzluklardan konuşur olduk. Son bir iki gündür beni en çok etkiliyen üç olaydan bahsetmek istiyorum.

Birincisi Oyakbank'ın satılması.
Bu işin sonu nereye varacak ? Yabancılar, herşeyimizi satın alıyorlar. Bankalar, limanlar, köklü sanayi kuruluşlarımız bir bir elden gidiyor. Türkiyemizin birçok noktası yabancıların eline geçiyor. Atatürk, gençliğe vatanı nasıl ve ne şartlarda emanet etti. Gençliğe hitabesini hatırlayalım. İçim sızlıyor ve elimden sadece bu sayfaya seslenmek geliyor. Bu işe bir son vermenin zamanı geldi. Yoksa geri dönemeyeceğimiz bir noktaya geleceğiz, atalarımızdan bize miras kalan bu topraklarda kiracı konumuna düşeceğiz.

İkinci konu bu hafta sonu 40C ı bulacak sıcaklıklar.
Küresel ısınma ile ilgili önceki yazılarımı hatırlarsınız. Bunun bilim kurgu olmadığı gün be gün anlaşılıyor. Haziran ayında bu sıcaklık hiç normal değil. Kuraklık kapıda, barajlar %40 ların altında (Ankara için %7 diyorlar ). Yanıyoruz, akdeniz sahillerine ileride turist (gezgin) gitmeyecek veya giderken bir kaç kez düşünecek.

Üçüncü konu ise Küresel ısınma için düzenlenecek Live Earth projesi.
İstanbul bu projede yer alıyordu. Uygunsuz Gerçek filminin baş mimarı Al Gore bunun için İstanbul'a geldi. Herşey çok güzel di. Ama duydum ki gerekli ilgi görmemiş, Kültür Bakanlığı başta olmak üzere diğer yetkililer seçim telaşından dolayı konuya sıcak bakmamışlar. Ve İstanbul, Sidney, Tokyo, Şangay, Hamburg, Rio, Johannesburg, Londra ve New York'un yanında yer alamadı.

Seçime soyunan parti liderleri "Küresel Isınma" ile ilgili ne beyanda bulunuyorlar biri bana söylesin.

Bu ülkede hiç mi birşey yolunda gitmeyecek. Şu güzel Haziran ayında sevgiden, sanattan, konserlerden bahsetmek isterdim, ama olmuyor o keyfi yakalayamıyorum....