Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

03 Eylül '12

 
Kategori
Gelenekler
 

Güneşi gördüm

Aylardır ara vermiştim, zaten hep merak ederim, birileri nasıl  günlük gazetede sürekli yazılabilir? İş bile olsa, yazmak, yazabilmek, dünyanın en zor işidir, nasıl yapılabilir? Tükenmeden, bir yerlerde soluklanıp, kendini tazelemeden, yapabilenlere helal olsun, yazmayı çok seven biri olarak, Ben asla bunu yapamayanlardanım ve sanırım asla yapamayacağım.

Evet kendimce uzun bir ara verdim, bolca okudum, gezdim, yeni insanlar tanıdım, yenilendim, derken buradayım. Ve bu sefer kendimi yazmaya mecbur hissettim, çünkü Ben artık güneşi görmek istemiyorum !

Mahsun Kırmızıgül, bence; şarkıcılığı bağlamında değil ama  filmleri ve dizileri ile, Bizim görmek istemediğimiz, bilmediğimiz bir başka dünyanın kapılarını inatla Bize, en çıplak haliyle açan, ürküten ama öğreten bir sanat adamıdır ve Beyaz Melek ile başlayan serüveninde, Güneşi Gördüm, bence bir tepe noktadır, Bize Anadolu'nun bir başka yüzünü, kendi gözlemleri üzerinden anlatmaktadır, öyle güzel anlatmaktadır ki, bugün onun filminden bir sahne gerçek olabilmektedir, hem de tıpatıp. Ama keşke olmasa.

Peki nedir konu? Hepimiz ya da kimilerimiz en azından manşeti gördük, Diyarbakır'da bir aile, 17 yaşındaki eşcinsel oğullarını öldürdü.

Siz hiç Diyarbakır'a gittiniz mi? Ben gittim. Hem de pekçok kez. Diyarbakır çok modern, düzgün bir kenttir. 7 kapısı, sanat sokağı, meşhur kaburga dolması, efsaneleri ile aşkın yeni bir tanımını yapacağınız yerdir, insanlar sahicidir, insanlar gerçektir, öfkesi de, nefreti de nettir. Bir yerlerden Türkçe bir ezgi gelir kulağınıza, başka biryerden başka bir ezgi, yıllarca birarada yaşayan halklar, sözde değil, özde, sahiden kardeştir, alışırsanız  Benim gibi, komşu kapısı yapabilirsiniz.

Ama orada bir cinayet işlenmiştir. Neden işlenmiştir ? 17 yaşlarındaki oğulları cinsel tercihlerini değiştirdi diye. İşte olay burada Diyarbakır olmaktan çıkar, daha toplumsal bir yaraya dönüşür. Maalesef toplum olarak içimizde işleyen bir ikiyüzlülük heryerde biraz mevcuttur. Bizler pop kültürün ünlü bir modacısının  harika t-shirtlerini giyeriz, müziklerine bayılırız, falanca şairin şiirini dilimize dolarız, ama söz konusu çevremizdeki birinin cinsel tercihlerini değiştirmesi ise, eyvah toplum bana ne der ? İçgüdüsü ağır basarak , onu yok saymaya, saygı duymamaya, en uzak selamı ona vermeye başlarız, eğer parası pulu varsa, yoksa; ona bile layık görmeyiz, caiz değildir bu tür insanlara selam vermek, haşa der geçeriz.

Türk Toplumu henüz eşcinsellikle yüzleşmemiş bir toplumdur. Şu artık yapılan bilimsel saptamaların sonunda görülmektedir ki, eşcinsellik bir hastalık değildir, bir tercihtir, üstelik insanın sahip olduğu en özel şey, birgün çürüyüp yok olacak bedenidir, kimsenin, diğerinin bedenine karışma lüksü yoktur, kimsenin yatak odası , kimseyi ilgilendirmez, ilgilendirmemelidir. Karışmak, kanaatimce tecavüzdür, Biz bir insanı, ruhu için sevebiliriz, bedeni Bizi  asla ilgilendirmemelidir, sevmek koşulsuzluktur özünde, kimseyi kafamızdaki çerçeveye sokamayız, sokmamalıyız, Ülkemiz'de eşcinseller ki özelikle  metropollerde yaşamayanlar, evlilik yapmak, kendileri gizlemek zorunda kalmakta ve bu çok daha ciddi tramvalar yaratmaktadır, kendini gizlemeyenler de Diyarbakır 'da bile töreler, toplum baskısı gibi nedenlerle ölüme mahkum edilebilmektedir, şuna yüzde yüz eminim ki Diyarbakır'lı aile için bu çok zor, toplumsal baskı ile alınmış bir karardır ve yine eminim ki çok acı çekmektedirler, belki bizlerin yetiştirilme şartları nedeniyle, eşcinselliği anlamak zordur, Ben yıllarca anlamadım örneğin  ama bu konuda Ülkemizde ciddi çalışmalar yürüten bir dernek mevcuttur, çocukları ya da yakınları, lezbiyen ya da gay olanların ailelerinin kurduğu dernek, hem dayanışma faaliyetlerini yürütürken, hem de bunu ilk defa öğrenen ailelere manevi destekler sunmaktadır.

Öyle insanlar tanıdım ki, yüzleri hiç gülmez, öyle insanlar tanıdım ki, menfaati olmadan selam vermez, öyle insanlar tanıdım ki her daim moral bozar, çevremizde bu kadar kirli, maskeli yüz varken, birini sırf tercihlerinden dolayı ötekileştirmek, insanın insana yapacağı kötülüklerin başındadır . İnsanları yargılamadan önce kendi çamurumuzdan arınmanın zamanıdır, ellerimize baktığımızda eminim yeterince haksızlığa karşı savaş vermediği ortaya çıkacaktır.  Cesur olun ve yeni katliamlar olmaması için, birini sadece insan kaldığı için sevin, iyi olduğu için, gerisi yani bedeni,  kimseyi bağlamaz. değil mi ? Ama bunu ben de yaptım. Yani ben de çok masum değilim ve yaşadıklarımı bildiğimden, bir vicdan borcu ile bu yazıyı kaleme aldım. Bunu yaptıklarım beni affetsin. 

Dostlukla.

Rana ARIBAŞ

 
Toplam blog
: 19
: 895
Kayıt tarihi
: 10.08.11
 
 

Anneyim. Ekoloji ve Barış aktivistiyim. Haksızlığa sahteliğe dayanamıyorum...

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara