Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Eylül '12

 
Kategori
Gelenekler
 

Gençlerin kâbusu, düğün adetleri

Gençlerin kâbusu, düğün adetleri
 

Delikanlıyı sokak ortasında atlet kilot soydular; sonra da dua ile giydirdiler. O kadar insanın önünde bizimki utançtan kızarıp boncuk boncuk terledi. Hamama gidecekmiş; damat giydirmesiymiş bu. Daha kim bilir neler neler yapılıyor. Ben böyle evlenmem şahsen.

Gençlerle konuşuyorum; yarıdan fazlası bu şekilde evlenmeyi istemiyor. Ama anne babanın da muradıymış; onları kıramıyor. Mutlu gününde mutsuz oluyor yani. Eğer bunlar Allah’ın emri değilse istemeyenlere zorla dayatmayalım lütfen.

Sizi bugün ata bindirseler, yeşil duvak, kırmızı entariyle gelin etseler kabul eder misiniz? Eskidenmiş o; şimdi taksiler var. Demek anlayışlar zaman içinde değişiyor. Çocuklarınız sizlere karşı gelmiş olmamak için razı oluyorlar ama düğünleri burunlarından geliyor. Bu mutlu günlerinde üzmeyin onları. Bırakın nasıl isterlerse öyle evlensinler.

Bu konuda özellikle kadınlar çok büyük sorun. Erkekler daha ileri görüşlü. Çocuk da babası da uygun modern bir kutlama planlarken anne “Davul zurnalı düğün isterim” diye tutturuyor. Sanki kendisi evlenecek.

Mantığa uymayan, abuk sabuk bir sürü de evlilik âdeti var. Çoğu yaşlı, yeteneksiz çalgıcıların kulakları tırmalayan davul/zurnalı kasaba düğünleri ve eğitimsiz yerel çalgıcıların notasız “caney” düğünleri mecburiyetten dolayı orada bulunan insanlar için eğlenceden çok ziyadesiyle sıkıcı ve ızdıraplı oluyor.

Gençler düğün adetlerini mantıklı bulmuyorlar. Bize mantıklı gelmiyor ki onlara gelsin. Birkaç ihtiyarın ısrarıyla oluyor. Belki güzel adetler de vardır ama bu arada saçma sapan bir sürü adet Allah’ın emriymiş gibi evlenenlere dayatılıyor.

Büyük kentlerdeki salon düğünleri nispeten düğün adetleri istilasından kurtulmuş ama onlarda da düğüne gelme mecburiyeti ve takı takma rezaletleri yaşanıyor. Düğüne gelme mecburiyeti düğün sahiplerinden ziyade aile ve toplum tarafından dayatılıyor. Gelmeyenler, gelemeyenler ayıplanıyor. Gençler ve çocuklar genellikle düğünlere gitmek istemiyorlar. Yani ben bile sıkıldığıma göre haklılar. Ama anne baba ısrar ediyor. Gelmek istemeyen çocuklarına kötü davranıyor. Ya kardeşim bu düğünler sana göre. Tak kocanı/karını koluna git. Maykıl Ceksın’ı bile modası geçmiş olarak gören gençler “Caney” dinleyip de ne yapsınlar. Gençler toplum dışı diye suçlanıyorlar. Onların toplumu da Taksim; varsa bar, kafe havaları gelelim. Valla kimse kusura bakmasın, davul zurna günümüz gençlerine göre değil.

Ya şimdi gençler evlenmeyi bile mantıksız buluyorken onları bir de zorla düğüne götürüyor, dahası Keloğlan devri adetleriyle evlendirmeye kalkıyorsunuz. Eminim bu nedenle çocuklarla aileleri arasında büyük kavgalar yaşanıyordur. Salon düğününde klişe törenleri tekrar edip gelin ve damadın yakasına iğnelerle para takıyorsunuz. Bu bile çok rahatsız edici olur. Bazı düğünlerde tek tek isim okuyarak kimin ne kadar para taktığı anons ediliyor. Durumu uygun olmayanlar büyük stres yaşayıp rencide oluyorlar.

Köy düğünleri gençlerimizin kaldıramadığı eski zaman adetleri yüzünden, klasik salon düğünleri ise klişe törenler/hep aynı zart zurt caneyler ve takı saçmalığı yüzünden gençlerin ilgisini çekmiyor. Aksilik bu ya evlenecek olanlar da onlar. Yani kendi düğünlerine gelmek zorundalar. Üstelik de evlenebilmenin şimdilik başka şekli yok. Peki, evlenebilmenin başka şekli niye yok? Zengin düğünleri olarak değişik alternatiflerden bahsediliyor ama çoğunluk bu şekilde evleniyor. İşte burada yaratıcı insanlarımızın akıllarını kullanmadıklarını düşünüyorum. Bakın gençler değişik düğün törenleri istiyorlar. Alternatif yaratın ve ücreti mukabilinde onlara sunun. Hem siz kazanın hem de onlar istemedikleri bu eski zaman dayatmalarından kurtulsunlar.

Toplumumuzu rahatsız eden konularda halkımızı bilinçlendirici yazılarımız devam edecek. Eski anlayışa sahip olanlar törelerde ısrar edecekler; istemiyorsanız taviz vermeyin. Bu konuda nesiller arasında kavga çıkacaksa çıksın. Maalesef bazen değişim kavga ile sağlanıyor. Bizler eskiye değil, eski bizlere uymak zorunda. Bu topraklarda yenilik rüzgârı esmeye devam etmeli. 

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..