Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

16 Mart '08

 
Kategori
Şiir
 

Güneşin Kızı

Güneşin Kızı
 

Güneşin kızları!....


Güneşin kızı, kim küstürdü seni?
Kiminle oyun oynadın, kimler bozdu oyununu?
Kara kara bulut olup, kimler örttü yüzünü?
Altın renkli saçlarıydı doğayı güneş yapan,
Açık mavi gözleriydi, gök yüzünden çalınmış...
Teninin duruluğu, denizin berraklığı.
Adından mı bilinmez yaşayacakları...
Gösteriyordu kendini belli belirsiz.

Doğa; evinin nar çiçeği, annesinin yüreği, babasının canıydı…
İstemezlerdi hastalanmasını.
İstemezlerdi eline marulun dahi dikeninin batmasını...
Annem, babam her şeyim, dedi Doğa...

Doğa genç kız oldu.
Ailesinin sevgisinden emin; yerlerinde sağlıklı olsunlar,
Sıkmasınlar, karışmasınlar, boğmasınlar istedi.
Aynaları dost edindiğinden bu yana,
Kendine kendi gibi ışık saçacak ışık aramaya başladı.
Güller açıyordu attığı adımlarda.
Görüyor; görmüyor, duyuyor, duymuyor…
Eksik yanını fazla gizleyemedi.
Annem, babam boğuyor; hislerimi anlamıyor,
Ne çok hata yapıyorlar… ben yapmayacağım, dedi! ...

Doğa okusun dediler, bizi değil kendini kurtarsın istediler.
Yazsın, çizsin, karalasın; kitapların kurdu olup,
Mürekkepler yalasın.
Aklı on karış havalarda, aynalar elinde, ciciler üzerinde,
Sürmüş, sürüştürmüş, takmış, takıştırmış.
Halaylarda, “heyyyyy! ..”. diye başı çekmekte.
Analar, güneşin kızını, oğluna göstermekte.
Anne, baba: okuyacaksın; veremeyiz, dediler...
Doğanın canı sıkkın, açlık grevleri, surat asmaları,
Susmaları, küsmeleri, hasta olup yatmaları.
Ailem, benim mutluluğumu istemiyor,
Beni sevmiyorlar, dedi! ...

Doğa, biliyor ki aile karşı koyamayacak,
Anne, baba yüreği fazla dayanamayacak…
Kendilerine, teselli sözcükleri aradılar.
Oğlan iyiymiş; sordum, soruşturdum, komşuyu konuşturdum,
Evi varmış, işi varmış, arabası altında, parası bankadaymış,
Akıllıymış, usluymuş, kötü alışkanlıkları yokmuş,
Hatta Yeşilay’ cıymış…
Zaman mürüvvet zamanı… verdik gitti, dediler…
Oysa yüreklerinde acı, ciğerlerinde sızı sözü değil, sanki Doğa’ yı kestiler.
Doğa çok mutluydu, yarından umutluydu, doğru insanı buldu.
Ailesine bakıp, sizi de seviyorum gelir giderim dedi! .

Doğa, ak gelinlik içinde, güneş saçlar parlıyor,
Gök gözleri bulutlu, duru teni köpürmüş.
Ellerini açtılar, kınanacak günler,
Mühür niyetine, kınaları yaktılar.
Kurbanlık koyun gibi, kırmızı kurdeleyi,
İnce belden aşağıya zarifçe sarkıttılar.
Anne’ den ayırdılar, baba’ dan kopardılar,
Palaspandıras gelip, arabaya soktular.
Giderken de, artık bizim borumuz öter diye, kornalara bastılar.
Anne, baba yığıldı: yirmi yıllık emeği sekiz aya verdiler.
Annesinin bakışı, babasının dalışı, gözlerinin önünde.
Anne, baba; ben bu acıyı size nasıl yaşattım, dedi! ...

Doğa, yeni bir hayata sabah gözünü açtı.
Cilvesiyle, nazıyla, sazıyla, sözüyle üç günü de devirdi.
Kocasından başkasını görmüyordu gözleri.
Doğa' yı götürdüler ataların evine.
Verdiler süpürgeyi, yaptırdılar yemeği,
Kurdurdular sofrayı, serdirdiler yatağı.
Protokolde sade aileye kattılar
Oysaki yanlarına bir besleme aldılar.
Doğa umutluydu, kocasının gözündeki ışığından mutluydu.
Böyle laylaylomlarla bir yılı da sildiler.
Onlar ailece otururken “benim ailem nerde? ”, dedi.
Aldığı iki lokmayı çekinerek yedi.
“Babamın ekmeği boğazımdan, nasıl da yağ gibi geçermiş,
Fark edemedim” dedi! ...

Doğa hastalanmayacak, fazla uyumayacak,
Her konu, kelimeyi söylemeden yutacak.
Bir şey istemeyecek, nadir oturup, hep ayakta duracak.
Bunun adı, gelinimizin mürüvvetini görmek olacak.
Doğa' nın kızı oldu, rengi sarardı soldu,
Kendi de anlamadı,
Bu nasıl bir gidiş, bu nasıl yoldu? ..
İki misli koşturdu, yetişemediği yerde kaynanayı konuşturdu.
Kocaya duyuruldu, ilk tokadın ardından acımasızca vuruldu.
Oysa ki annesi, babası
Yanakları sarkmasın, sivilceler çıkmasın, canı acımasın diye
Öpmeye kıyamazdı.
Doğa “anne, baba sizi çok özledim! ..
Güneşin kızı diye severdiniz beni.
Saçlarımı yoldular, gök mavisi gözümü griye boyadılar,
Dupduru tenimi, bomboz edip koydular,
Sonra yüzüme bakıp,
Seni nasıl beğendik nasıl aldık, dediler.
Çok geç anladım,
Annem, babam her şeyimmiş... beni affedin”, dedi.

(Doğa’ nın sadece bir yılı)

Esra Kaya

 
Toplam blog
: 21
: 615
Kayıt tarihi
: 04.02.08
 
 

sessiz..ada..esra kaya(Şiir düştü)1971 Sivas doğumlu üç çiçeğin annesiyim...Sağı, solu iki kolum far..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara