Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Mart '09

 
Kategori
Ekolojik Yaşam
 

Güneybatı Anadolu'da doğal ve kültürel değerlerin bütüncül ve sürdürülebilir korunması

Güneybatı Anadolu'da doğal ve kültürel değerlerin bütüncül ve sürdürülebilir korunması
 

Patara-Antalya - Alanya Gelişme Stratejileri (UTTA Ltd)


Özet

Bu bildiri kapsamında; Güney-Batı Anadolu’da, Patara Özel Çevre Koruma bölgesi ile Antalya arasında yer alan, korunmaya değer önemli doğal ve tarihsel/kültürel değerlerini barındıran alt-bölgede; “Sürdürülebilir ve Bütünleşik Koruma”, “Havza Koruma” “Kıyı Yönetimi”, “Kıyı Planlaması” ve “Turizm Planlaması” na girdi verecek yasal, yönetsel ve fiziksel önerilerin geliştirilmesi hedeflenmiştir.

Amaç; "Patara-Antalya Arasında Doğal ve Kültürel Değerlerin Bütüncül Korunması’ na ilişkin görüş ve öneriler geliştirmektir. Antalya’dan Patara’ya kadar olan ve Antik Likya uygarlığına ev sahipliği yapan kesim incelenmiştir. Bu kesimde, doğal ve kültürel değerlere yönelik tehditler, sorunlar, korumaya ilişkin darboğazlar değerlendirilmeye çalışılacak ve bu değerlerin bütüncül korunmasına ilişkin stratejiler ve kararlar geliştirilecektir.

Amaç ve Çalışma Yöntemi

Ülkemiz korunması gerekli zengin doğal, tarihsel, arkeolojik ve kültürel taşınır ve taşınmaz varlıklara sahiptir. Dünya kültürleri içinde ayrı bir yerinin bulunması, Anadolu topraklarında milattan önce 10.000 yılından geriye kadar giden insan yerleşmelerinin günümüze kadar doğa ve insan eliyle korunabilir bir biçimde ulaşmasından kaynaklanmaktadır.

Türkiye’ de toplam 8333 kilometre kıyı bandının 1577 kilometrelik kısmını Akdeniz kıyıları oluşturmaktadır. Ekolojik ve kültürel bakımdan hassas bu kıyı alanları kentsel gelişim, ikinci konut, turizm ve sanayi gelişimi ile, tarım ve hayvancılık gibi birçok insan kökenli eylemle tehdit altında olup, kıyı eko sistemleri ve tarihsel/kültürel alanlar bundan olumsuz etkilenmektedir (Yılmaz, A., 2000).

Bu bildirinin amacı; “Sürdürülebilir/bütünleşik Koruma Kavramı” nı açıklayarak, “Patara-Antalya arası” için böyle bir uygulamanın olabilirliğini incelemek ve öneriler geliştirmektir. Antalya – Patara arasındaki kıyı kesiminde, biyo-çeşitlilik kaybına neden olacak insan eylemlerine (yerleşimler, konaklama, ikinci konut, ulaşım ve altyapı sistemleri vb.), bağlı başlıca sosyo-ekonomik yapının analiz, sentez ve değerlendirmelerinin yapılması hedeflenmektedir.

Ayrıca; doğal ve kültürel çevrenin sürdürülebilir korunmasına ilişkin var olan planlama, yasal/yönetsel çerçeve ve politikaların analizi yapılmış, koruma stratejileri geliştirilmesine yardımcı olacak veriler derlenmiştir. Ancak, bu bildirinin kısa çerçevesi içinde bunların tümüne değinilememiştir.

“Doğal-kültürel değerlerin bütüncül olarak tanımı, sınırlarının belirlenmesi, etki alanının saptanması :

Bu çalışma; Patara-Antalya arasındaki kıyı bandında doğal çevre kirlenmesi ve kültürel çevrelerde tahribata yol açabilecek alt bölgesel sınırların belirlenmesi çalışmasıdır. Yer yer, havza bazında (akarsuların kaynak ve havzaları), yer yer de daha önce kamu yönetimleri tarafından belirlenmiş koruma sınırlarına (Özel Çevre, Sit Alanları, Milli Park, Orman, Özel Mahsul Alanları, Sulu tarım alanları vd.) dayandırılarak sınırlar tanımlanmıştır.

Tanımlanan sınırlar içinde yapılması gerekli çalışmalar aşağıda özetlenmiştir:

· Yasal Çerçeve Araştırması;

Çevrenin korunmasına dönük yasal çerçeve, üst planlar, çevre düzeni planları ve imar planları incelenerek, benzer ve farklı statüdeki alanlar belirlenmelidir. Bölgenin sorunlarının nedenleri yasal çerçeve kapsamında incelenerek sorunların nedenlerinin, yasal çerçevedeki boşluklar veya uygulamadaki zayıflıktan ortaya çıktığı belirlenmelidir.

· Bölge’de güncel ve yürürlükte olan ve ulaşılabilen (varsa) alt-bölge planı, metropoliten kent planları (Antalya Nazım Planı gibi), turizm master planları, kıyı yönetimi projeleri, özel çevre ve Yönetim Planları (Patara vd) , milli park (Beydağları-Olimpos MP, Termessos MP) planlamaları, doğal/kentsel/arkeolojik sit alanları koruma planları, Kıyı Yönetimi Projeleri (Çıralı gibi) ile yerleşmelere ilişkin Master (nazım) planların derlenmesi ve irdelenmesi gereklidir.

· Tüm bu dokümanların ve raporların doğal ve kültürel çevresel etki, biyolojik yaşam açısından değerlendirilmesi gereklidir.

· Ülkede ve bölgede var olan yasal, yönetsel ve organizasyonel çerçevenin analizi ve dar boğazların belirlenmesi önem taşımaktadır:

· Yasal-yönetsel ve organizasyonel yapı analizi,

· Değerlendirme ve çevre koruması bağlamında öneriler geliştirilmesi, gereklidir.

Sürdürülebilir ve Bütünleşik (Entegre/Integrated) Koruma Yaklaşımı

Sürdürülebilir ve Bütünleşik Koruma kavramı; çok disiplinli yaklaşımı, tüm ilgililerin katılımını ve etkin ortaklığını destekleyen; biyolojik, kültürel ve eko sistem faktörleri tarafından etkilenen türlerin, dinamiklerin ve çevresel koşulların çoğunluğunu paylaşan, doğal topluluk gruplarını içine alan küçük coğrafi alanlardaki biyolojik çeşitliliğin korunmasını içermektedir. (http://www.ioc.unesco.org).

Sürdürülebilir/bütünleşik Planlama Süreci

· Sürdürülebilir/bütünleşik koruma amaçlı planlama süreci, evrensel biyolojik çeşitliğin uzun süreli (sürdürülebilir) korunması için etkili hareketleri olanaklı kılan, bilimsel ve sosyo – ekonomik bilgilere dayalı inisiyatiflerin gelişiminde korumacılara yardım etmek için tasarlanmıştır.

Sürdürülebilir/bütünleşik Koruma Programı’nda korumaya rehberlik edecek stratejilerin belirlenmesi için farklı aşamalar vardır (ioc.unesco.org). Öncelikle koruma alanının biyolojik, kültürel, sosyo – ekonomik ve politik, yasal ve kurumlaşmış yapısı belirlenmelidir. Biyolojik keşif / araştırma, koruma alanının alt bölgelerini, habitat çeşitlerini ve önemli tür gruplarını belirlemede yardımcı olmaktadır. Daha sonra eko – bölgenin biyolojik ve sosyo – ekonomik yapısı daha detaylı değerlendirilmelidir. Değerlendirmenin büyük bir bölümünü varolan verilerin (arazi kullanımı, flora – fauna dağılımı, su kaynakları, topografya, sosyal ve ekonomik durum, yönetim inisiyatifleri vd.) derlenmesini kapsamaktadır. Daha sonra tüm bu bilgiler, Coğrafi Bilgi Sistemi tarafından hazırlanan harita üstündeki diğer bilgilerle birlikte sunulmalıdır. Bölgesel esaslı çalışacak uzmanlar öncelikli korunacak alanları belirlemek için bu analizleri kullanmalıdır (http://www.ioc.unesco.org).

Koruma alanlarının sınırlarının belirlenmesinden sonra, fiziksel özellikleri açısından uyum içinde olan alt koruma alanları tespit edilmelidir (www.andes.org). Bu aşamada; kültürel/tarihsel korumanın verileri saptanarak belirli kültürel alt bölgeler belirlenebilir. Son olarak, öncelik sıralamasında en başta olan olası koruma alanlarının hızlı analizleri, bölgesel personel, diğer uzmanlar ve danışmanlarla birlikte yapılmalıdır. Olası koruma stratejileri; biyolojik çeşitliliği tehlikeye sokan, büyük çiftlikleri, orman işletmelerini, fidanlıkları, yangınları, tarım yoğunluğunu, madenciliği, öneri altyapı sistemini içeren insan müdahalelerini de hesaba katarak belirlenmelidir (www.andes.org).

Patara-Antalya Arası Sürdürülebilir/bütünleşik (Entegre / Bütüncül) Koruma Yaklaşımı

Likya (Lycia)’da Tarih Ve Kültür

Günümüzde “Teke Yarımadası” olarak tanımlanan Anadolu’nun Güney-Batı köşesi Antik Çağda “Likya” olarak anılmaktaydı.

M.Ö. 2000’de Mısır ve Hitit kaynaklarında Luqqa, Luggu veya Rwka şeklinde rastlanan Likya adı, Batı kaynaklarında ilk kez Truva (Troya) Savaşları sırasında geçer. Patara arkeolojik kazılarından çıkarılan Hitit Yazıtı’ndan, Homeros’un İlias Destanı’ndan Troyalıların yanında kahramanca savaşan Sarpedon ve Glaukos yönetimindeki Lykialı yiğitlerin yaşadığı ve Esençayı’nın suladığı antik Xanthos Vadisi’nin Lukka ülkesi/Likya olduğu kanıtlanmıştır (Özgünel ve diğerleri, 1997).

Patara da 1994 kazılarında çıkan “Likya Eyaleti Yol Kılavuz Anıtı” yazıtlarına göre Likyalılar “Trimli” adıyla bugünkü Dirmil Yaylası’ndan güneye Xanthos Vadisi’ne kadar genişlemiş ve güneydoğu ucundaki Patara Limanı ile denize ve dünyaya açılmışlardır. Erken Demirçağ’da sınırı kuzeyde Elmalı/Beyler, batıda Dalaman Çayı ve doğuda Finike/Alakır Çayı’na uzanır.

M.Ö. II. yüzyılda Likya Birliği gerçekleştirilmiştir. Birliğin altı önemli kenti Tlos, Pınara, Xanthos, Patara, Olympos ve Myra’dır. Likya’nın bilinen diğer kentleri Limyra, Arykanda, Apollonia, Kyaenai, Phellos, Thelmessos, Kadyanda ve Oinoanda’dır. Bu Kent Devletlerinden oluşan Likya Birliği’nin başkenti arkaik ve Klasik Çağlarda (M.Ö. IV. yüzyıla dek) Xanthos, Hellenistik çağda ise Patara’dır. İmparator Claudius, M.S. 43’te Likya Birliği’ni Roma’nın “Likya Eyaleti”’ne dönüştürmüştür. Likya’da Lukkalılardan Osmanlı Dönemi’ne kadar kesintisiz bir varoluş söz konusudur.

M.Ö. 540 yıllarındaki Pers egemenliğine kadar Likya bağımsız yaşamıştır. M.Ö. 334’te İskender ile başlayan Hellenistik dönemde ve yaklaşık yüz elli yıl süren kargaşa döneminde de Likya önemli bir ülkedir.

M.S. I. Yüzyıl başından itibaren bazı Roma İmparatorları’nın bölgeye gelmeleri, M.S. II. yüzyılda yaşayan zengin Likyalıların kendi kentleri dışında başka kentlere de büyük yardımlarda bulunmaları, gelişmiş mamur bir Likya’nın doğmasına neden olur. Günümüze kadar ulaşmış kültür varlıkları ağırlıklı olarak bu dönemin eserleridir. Likya, M.S. IV. yüzyılda Hıristiyanlığı ve Konstantin ile birlikte girilen Bizans Çağı’nı yaşamış ve XV. Yüzyıl sonuna dek varlığını sürdürmüştür.

Patara ÖÇKB ve Antalya Arası Doğal Ve Kültürel Değerleri

Patara-Antalya arası 6 alt bölgeye bölünmüş ve sahip oldukları doğal yapı özelliklerine (su toplama havzası, tepe, nehir, dere vb.) ve tarihsel/kültürel değerlere bağlı olarak sınırları belirlenmiştir (Tunçer, 2002)

Antalya – Kemer Alt Bölgesi :

Antalya – Kemer bölgesi; Merkez (12777 Kişi), Beldibi (3565), Beycik (326), Çamyuva (4120), Göynük (6080), Kuzdere (2443), Tekirova (3404), Ulupınar (851) içine almaktadır.

Pamphlia’nın önemli antik dönem kentlerinden biri olan Antalya’da kültürel çevre koruması önem taşımaktadır. “Doğal Çevre” kültürel çevre ile birlikte korunduğu zaman daha olumlu sonuçlar alınabilmektedir.

Antalya’da doğal çevre korunmasına yönelik önemli bir proje olan Antalya Çevre Projesi (Environment Project) 1993-1994 yıllarında hazırlanmış, 1995 yılı içerisinde de Dünya Bankası kredisi sağlanarak uygulanmaya başlanmıştır.

Bu proje kapsamında, 2020 yılı nüfus ve kentsel gelişme hedefleri, çevre boyutu gözetilerek saptanmış ve içme suyu, atık su sistem projeleri ile katı atık ve arıtma tesis projeleri hazırlanarak uygulanmasına başlanmıştır.

1992 yılındaki arazi kullanımı ile kentleşme ve gelişme eğilimleri dikkate alınmış ve bu olgu mevcut planlama kestirimleri doğrultusunda değerlendirilmiştir. Yürürlükteki planlar ve nüfus projeksiyonlarının öngördüğü kentleşmenin "çevre"ye yapacağı etki dikkate alınarak incelenmiş ve 1998, 2005 ve 2020 hedef yılları için nüfus projeksiyonları yapılmıştır.

Çevre Projesi kapsamında; Antalya Belediyesi'nin Nazım (1/25 000 ve 1/5000) ve uygulama imar planları (1/1000) ile, Turizm Bakanlığı GAÇ-ATAK Projesi, İller Bankası Antalya kanalizasyon projesi, DSİ içme ve kullanma suyu projelerinden yararlanılarak yapılan çalışmalar sentez edilmiştir (Türkoğlu, K., Tunçer, M., Uzel, A., 1992).

Çevre Projesi uygulamalarının kıyılar üzerinde, özellikle Lara ve Konyaaltı sahil şeridinde evsel atıklardan kaynaklanan aşırı kirlenme baskısını azaltması beklenmelidir. Ancak Kemer’de yoğunlaşan turizm olgusu doğal ve kültürel varlıklar üzerinde aşırı baskı yaratmıştır ve bu baskının azaltılmasına yönelik özel planlamalar yapılmalıdır.

Olimpos – Çıralı - Adrasan Alt Bölgesi:

Bu alt bölge içinde; Belenobası (1342), Çavuşköy (1049), Mavikent (8419), Kavakköy (1563), Kumluca (22106), Sarıcasu (2004), Salur (1719), Kuyulugayozu (790), Hacıveliler (2771) yerleşmeleri yer almaktadır.

Çıralı; Kemer İlçesi sınırları içinde yer almakta, Antalya’ya yaklaşık 65 km, Kemer’e ise yaklaşık 20 km. mesafededir. Alan, Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan “Güney Antalya Turizm Alanı” içinde kalan önemli turizm odaklarına yakındır. Olimpos, Çıralı ve Adrasan bütüncül bir yaklaşımla ele alınması gerekli arkeolojik ve doğal değerlere sahiptir. Olympos ve Phaselis antik kentleri koruma altında olan ancak koruma amaçlı planlama çalışmaları yapılması gerekli kentlerdir.

Çıralı yerleşmesi kırsal nitelikli olup, yaklaşık 24 ha. alana yayılmıştır. Köy ekonomisi tarıma dayalı olup, bağ evleri ve seralar ekolojik turizm denilebilecek kullanımlara yönelmektedir.

Finike Bölgesi – Kumluca Bölgesi:

Finike Bölgesi; Finike (10397), Boldağ (219), Hasyurt (6162), Sahilkent (5707), Turunçova (8118), Yuvaklar (2244), Yeşilyurt (3538) yerleşmelerini içine almaktadır. Bu alt bölgede korunması gerekli Corydalla, Gagai ve Rhadiopolis antik yerleşimleri bulunmaktadır. Buradaki doğal ve kültürel değerlerin de bütüncül planlanmasına ve bir kıyı yönetim modelinin kurulmasına gereksinim bulunmaktadır.

Kale - Demre - Kekova Bölgesi:

Bu Bölgede; Kale (13701), Beymelek (B) (3991), Köşkala (2173), Kale ve Üçağız (422) yerleşmeleri yer almaktadır.

Bu bölge; en önemli tarihsel ve doğal koruma alanlarından biridir. Bölgede çok sayıda antik yerleşim bulunmaktadır. Bunlar arasında Aperlai, Tyberissos, Apollonia, Kyenai, Teimiussa, Istlada, İsinda, Sura, Tyrisa, Simena sayılabilir. Bu alt bölgede de doğal ve kültürel değerlerin de bütüncül planlanmasına ve bir kıyı yönetim modelinin kurulmasına gereksinim bulunmaktadır.

Kalkan – Kaş Bölgesi

Kaş – Kalkan Bölgesi’ nde Çayköy (1214), Üzümlü (823), Yeşilköy (2824), İslamlar (1552), Bezirgan (898), Sarıbelen (823), Kalkan (2236), Kaş (7916), Kasaba (240), Ağıllı (623), Bayındır (562), Gökçeören (558) yerleşmeleri yer alır. Bu kesim maki bitki örtüsü ile farklı niteliğe sahiptir. Arkeolojik buluntularla kanıtlanan Habesos adı, antik Kaş kentinin en eski adıdır. Antik kent tarihte “Antiphellos” adı ile anılmıştır. Karia ve Likya Bölgeleri arasındaki bağlantıyı sağlayan yolların kesişme noktasında bulunan Antiphellos, aynı zamanda döneminin önemli bir ticaret limanıdır. Kaş Koruma Planı, 10 yıldan bu yana tamamlanamamış ve 2002 yılı başında yeniden ele alınmıştır(Tunçer, M. 2002). Kaş İlçesi, antik tarihinin yanı sıra, sualtı canlılığı ve sualtı yapısı bakımından çeşitli bağımsız kaynakların araştırmalarına göre, dünyadaki dalış merkezleri sıralamalarında ilk 35’in içerisinde yer almaktadır. Kaş – Kalkan bölgesindeki küçük yerleşmelerin doğal ve kültürel değerleri ve taşıma kapasiteleri dikkate alınarak planlanması ve koruma altına alınması gereklidir.

Patara Özel Çevre Koruma Bölgesi (ÖÇKB)

Patara 193 km2’ lik yüzölçümü, 18 km.lik kumsalı, endemik flora ve fauna türleri ve Likya’nın başkenti olan Patara Antik kenti ile dönemin diğer en önemli antik kentlerini (Pınara, Xanthos, Leteon, Pyndai, vd.) bünyesinde barındırmaktadır. Patara ÖÇK Bölgesi Gelemiş (694), Ova (3775), Kınık (3777), Çavdır (2130), Eşen (2365), Karadere (2054), Kumluova (2463) yerleşmelerinden oluşmaktadır.

Patara 02.03.1990 tarihinde ÖÇKB olarak ilan edilmiş ve Özel Çevre Koruma Kurulu tarafından 1/25.000 ölçekli Çevre Düzeni Planları hazırlanmıştır. 1997 tarihinde de “Patara ÖÇKB Yönetim Planı” hazırlanmış ancak henüz uygulamaya geçmemiştir (Atik, S., 1996). Gelemiş III. Derece Arkeolojik ve Doğal Sit Alanı Koruma Planı yaklaşık 4, 5 yıldır sürmektedir ve tamamlanmak üzeredir (Tunçer, 2000).

Patara ÖÇKB’de tespit edilen 330 taksondan 25 tanesi ülkemiz için endemiktir (Güner, 1996). Önemli eko-sistemlerden bazıları kumullar, ormanlar, maki ve frigana, tuzlu bataklıklar ve sulak alanlar, kayalık alanlardır.

Patara ÖÇKB’de Doğal Çevre Korunmasına Yönelik Sorun Ve Öneriler:

1. Tüm eko-sistemlerdeki yoğun insan eylemlerinden (antropojenik) kaynaklanan etkilenme ve kirlenmenin araştırılması gereklidir.

2. Gelemiş Gölü ile kurutulmuş olan Ova Gölü’nde ötrifikasyonun yüksek olduğu bilinmektedir. Alandaki su dengesi, kuş göçleri ve yuva alanları eko-sistemin döngüleri açısından önem taşımaktadır. Bu göllerdeki kirliliğin önlenmesi ve göllerin onarımı sürecine girilmesi gereklidir.

3. Patara Kumsalı, Caretta Caretta türü deniz kaplumbağasının önemli yumurtlama alanlarından birisidir. Bu bakımdan kumsalın koruma- kullanma dengesi ilkeleri açısından değerlendirilmesi gereklidir.

4. Kumullar: Patara kıyılarındaki sabit ve hareketli kum tepelerinde birçok bitki türü bulunmaktadır (Güner, 1996). ancak , Özel Çevre Koruma Planı’nın tümünde olduğu gibi bu kesimde de yeterli araştırma bulunmamaktadır. Bu nedenle aşağıdaki genel öneriler dikkate alınmalıdır:

Flora (Fito-plankton, makro-algler, mantarlar, karayosunları, damarlı bitkiler), Fauna (Kuşlar, sürüngenler, memeliler ve böcekler) tespiti; alandaki eko-sistemlerin (Vegetasyon ve bitki birliktelikleri, kumul, orman, maki ve frigana, sucul ve tuzcul eko-sistemler, kayalılar) ve ekolojik döngülerin tespitine yönelik çalışmalar yapılmalıdır.

Gelemiş ve Ova Gölü’nün, eşen Çayı ve Kara Dere ‘nin yoğun tarımsal gübre ve pestisit kullanımından kaynaklanan yer altı ve yer üstü sularının ne kadar etkilendiğinin belirlenmesi için eko-sistemler içindeki ve arasındaki kimyasal döngülerin ve biyolojik etkilerinin araştırılması gereklidir.

Alandaki çeşitli habitatlarda ve yaşama ortamlarında toplam olarak 600-700 tür bulunabileceği tahmin edilmektedir. Ancak, bu bilgilerin ortaya çıkarılması en az 2 yıllık sistematik bir çalışma gerektirmektedir. Ancak bu çalışmalardan sonra hassas alanların sınırları kesinleşebilir.

Sucul eko-sistemlerin besin zincirinde önemli yer tutan makrozoobentik canlıların tespit edilmesi ve bulundukları sucul eko-sistemlerdeki dinamiklerinin ortaya çıkarılması gerekmektedir. Çünkü bu verilerin elde edilmesi ile bu eko-sistemlerin verimlilik düzeyleri saptanacak ve ekonomik açıdan önemli canlı türlerinin verimli ve devamlı işletilmeleri olanağı doğabilecektir.

Sonuçlar ve Öneriler

Tarih ve doğa harikası olan Patara – Antalya arası bölge korunarak gelecek kuşaklara bir dünya mirası olarak bırakılmalıdır.“UNESCO” Xanthos ve Letoon’u “Dünya Miras Listesi’ne almıştır. Ancak, Likya Bölgesi’nin bu seçkinliğini sürdürebilmesi için “Sürdürülebilir (Bütünleşik) Koruma Politikaları” geliştirilmeli ve uygulamaya konulmalıdır. Bu amaçla Sürdürülebilir/bütünleşik koruma yaklaşımı ve metodolojisi uygun görülmektedir.

Sahip olduğu doğal ve kültürel kaynakları nedeniyle kıyıların ve doğanın yapısı kadar ekonomik etkinliklerin ve tehditlerin de görüldüğü bu bölgede koruma projeleri için kapsamlı bir sosyo – ekonomik araştırma kaçınılmazdır.

· “Bütünleşik/sürdürülebilir Koruma” kavramı geliştirilirken antik dönem uygarlıklarının geliştiği ve yayıldığı kesimler temel olarak alınabilir. Bu kültürler genellikle alt bölgesel sınırlar içerisinde gelişmiş ve varlıklarını sürdürmüşlerdir. Dolayısıyla antik çağda, insan kökenli kültürlerin nitelikleri ile doğal çevrenin zenginlikleri çoğu zaman örtüşmektedir (Likya, Galatia, Pamphlia, Cappadocia vb antik dönem kültürleri). Çünkü bu dönem kültürleri günümüzde olduğundan çok daha fazla yerel, toprağa bağımlı ve içine kapalı kültürlerdir.

· Bütünleşik/sürdürülebilir koruma yaklaşımı ile antik dönem (arkeolojik) kültürlerin bir bütün olarak ele alınmasının yanı sıra, bu dönem flora ve faunasının araştırılması önerilmektedir. Daha geç dönem kültürlerin (Helen, Roma, Bizans, Osmanlı, Cumhuriyet) antik dönemin kalıntıları üzerinde geliştiği düşünüldüğünde, arkeolojik kentsel sitlerin çevresindeki doğal değerler ile bütünleşik olarak ele alınması, araştırılması, değerlendirilmesi, “Koruma Amaçlı” planlanması ve uygulamada “Yönetim Modellerinin” geliştirilmesi uygun olacaktır.

· Bu yaklaşımda; aynı zamanda Anadolu’ da yaşamış, tüm antik kültürlerin ve uygarlıkların geliştikleri sınırların, ekolojik bir alt bölge ile çakıştıkları iklim, topografya, diğer coğrafi veriler, bitki örtüsü (flora) ve hayvan varlıkları (fauna) ile yakın etkileşim içinde varlıklarını sürdürdükleri ve bunun gelecekte de böyle olması gerektiği düşüncesi vardır.

· Bunun gerçekleştirilebilmesi için;

o Arkeolojik ve kentsel kültür varlıklarının saptanması, belgelenmesi ve bütüncül koruma amaçlı planlanması, (Patara, Xanthos, Leteon, Pınara, Kaş (Antiphellos), Demre, Phaselis, Olimpos vd.),

o Havza sınırlarının / kıyıyı etkileyecek akarsu havza sınırlarının saptanması, buna bağlı flora ve faunanın irdelenmesi, kirliliklerin ve kaynaklarının bütüncül ele alınması uygun olacaktır.

o Kıyı yönetimi projelerinin geliştirilmesi,

o Var olan sosyal – ekonomik verilerin, nüfus verilerinin değerlendirilmesi, projeksiyonlarının yapılması ve buna bağlı master planlarının ele alınması gereklidir.

Türkiye’ nin biyolojik çeşitliliğin tanımlanması, değerlendirilmesi ve hedeflere yönelik stratejileri içeren “Eylem Planları” nın (Türkiye Ulusal Çevre Eylem Planı (UÇEP) öncelikle uygulamaya geçirilmesi gerekmektedir. Eko- bölgesel eylem planları hazırlanması da giderek önem kazanacaktır.

Patara-Antalya arasını turizm açısından etkileyen en önemli kent olan Antalya Kenti için kapsamlı bir Master Plan olmasına rağmen, kentsel gelişmenin kontrolü olası değildir. Bu durum, kıyılardaki ve kentlerdeki hızlı gelişmeleri ve gelişme baskılarına hazırlıksız olan yerel kuruluşları denetleyecek güçlü bir “Kıyı Yönetimi” ni gerektirdiği gibi, potansiyel kirlilikleri ve kirlilik kaynaklarını kontrol altında tutacak kapsamlı bir kent yönetimine de ihtiyaç bulunmaktadır (Antalya Kıyı Yönetimi, 1994).

“Patara Yönetim Planı” yörede 1980’li yıllardan bu yana yoğunlaşan sorunlara bir çözüm getirilmesi amacıyla hazırlanmıştır. “Çıralı Yönetim Planı” hazırlanmış ve uygulamaya konmuştur. Ancak, “Yönetim Planı” karar ve önerilerinin ne kadar uygulamaya yönlendirildiği konusu tartışmalıdır. “Gelemiş - III. Derece Arkeolojik Sit Koruma Planı”, “Kaş Koruma Planı”, “Olimpos ve Phaselis Koruma Planları” halen tamamlanmamıştır. Bir an önce tamamlanması ve diğer arkeolojik sitlere ilişkin planların da hazırlanması gereklidir.

(Bu yazı Dr. Ebru Akpınar ile birlikte hazırlanmış ve sunulmuştur)

Kaynaklar

ATİK, S., ve diğerleri, 1996, Patara ÖÇKB Yönetim Planı Bilimsel Araştırması”, (Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı / Kültür Bakanlığı).

GÜNER, A., 1996, “Biyolojik Çeşitlilik Sektör Raporu”, Patara ÖÇKB Yönetim

Planı Bilimsel Araştırması”, (Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı / Kültür Bakanlığı).

http://ioc.unesco.org/odinafrica/public_e/200105/WWF-KMFRI %20

workshop.htm

http://www.wwf-andes.org/PAGIMAS/resumenejecutivo_ingles.htm

OECD, Çevresel Başarı Raporu, Türkiye, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma

Teşkilatı , S. 89-90.

ÖZGÜNEL, C., 1997, “Arkeoloji Sektör Raporu”, Patara Özel Çevre Koruma

Bölgesi Yönetim Planı Bilimsel Araştırmaları Ve Yönetim Planı,

(Dünya Bankası Finansmanlı Özel Çevre Koruma Kurumu

Başkanlığı / Kültür Bakanlığı).

Antalya Kıyı Yönetimi Projesi; 1994, T*B*S Association, Antalya Water

Supply and Sanitation Project, Interim Report, Final Version

Including Agreed Investment Program, Volume 7, Chapter 9 –

Coastal Zone Management, s.1.

TUNÇER, M., 2000, “Patara Özel Çevre Koruma Bölgesinde Doğal Ve

Kültürel Çevrenin Korunması” , 2000’li Yıllarda Yaşadığımız

Çevre ve Peyzaj Mimarlığı Sempozyumu, Ankara Üniversitesi, Ziraat

Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü.

TUNÇER, M., 2002, “Kaş (Antiphellos) Koruma Amaçlı İmar Planı- Araştırma ve Planlama Raporu”, UTTA Planlama ve Danışmanlık Ltd. Şti.

TUNÇER, M., TANKUT, G., SEVER, S., 2002, "Likya Kıyılarında Ekolojik
Bölge Bazında Koruma Ve Sürdürülebilir Yönetim Projesi Hazırlık
Aşaması”, Sosyo– Ekonomi Danışmanlığı İçin Kapsam, Yaklaşım, Yöntem
ve Bedel Saptanması, UTTA Ltd.

TÜRKOĞLU, K., TUNÇER, M., UZEL, A., Antalya Environment Project, 1992.

YILMAZ, A., 2000, “Akdeniz Kıyılarında Karasal Kaynaklı Kirlenmenin

Boyutu ve Canlılara Etkisi”, IV. Çevre Şurası Tebliğleri, Çevre

Bakanlığı, İzmir, s.17.

ANAHTAR SÖZCÜKLER :

Ekoloji, Alt-bölge, Likya, Doğal, Kültürel, Koruma, Kıyı, Tarihsel, Yönetim, Sürdürülebilirlik.

 
Toplam blog
: 114
: 2207
Kayıt tarihi
: 16.04.08
 
 

Kentsel, arkeolojik ve doğal sit alanlarında koruma, ıslah ve yenileme projelerinde, plancı, yöne..