Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Mayıs '11

 
Kategori
Anılar
 

Gurbet günahları

13.05.2010 Paris Ayılmanın formülünü kendi üstümde deniye deniye en sonunda geliştirdim. Kütük gibi kendinizi sırt üstü bıraktığınız yatağınızdan sabaha karşı büyük bir susuzluk hissiyle uyanırsınız. Kafanızı yataktan kaldıramazsınız ancak karaciğeriniz bir kere su istemeye görsün. Bunun yanında tuvalet ve sabah ereksiyonu da çabasıdır. Bütün bu karşı konulamayacak kadar beni ayağa kaldıran, uykumu bölen hayati ihtiyaçlarımın yanında beni yine hevesle ayağa kaldırabilecek bir meslek edinmeyi çok isterdim. Ayılmanın son aşaması en sevdiğim bölümdür. Belki de bunun için içmişimdir. Alkolün yaptığı kafadan çok daha iyidir bu. 1, 5-2 saatlik bir zamana yayılır. Kafanızın aptallığını kurduğunuz hayallere aktarırsınız. Bu kısa zamanda gerçeklik ile hayal; rüyalarınız ile sabah birbirine karışır. Bu sürenin sonunda kafanız dinç biçimde uyanırsınız. Aptallık hayallerinize geçmiştir ve hayaller çok geride kalmıştır. Yeni bir gün ve yaşamın zorlukları beraberinde gelmiştir. Aptallığınızı hayallerinize aktardığınız için sabah kurmuş olduğunuz hayaller, öğleden sonra dinç kafayla size aptalca gelir. Hayallerinizi kirlettiği içinse alkol bütün kötülüklerin anasıdır. 

Gurbette psikolojinizi güçlü tutmak için çaba sarf edersiniz. Bu öyle bir şeydir ki zaman zaman patlamalarla karşılarız. Durup dururken içinizden uzun süredir dinlemediğiniz bir parça geçer. Onu “Google”a dökersiniz. Yetmez. Pencereye koşar ve yoldan geçen insanları izlemeye başlarsınız. O korkunç yalnızlık duygusu gırtlağınızda bir yumru oluşturmaya başladığı vakit ise iş işten geçmiştir. Yaşların gözlerinizden akmasıyla patlarsınız. Dibe vurmuşsunuzdur. Sonra bir şey olur. Manevi bir enerji sarar sizi. Avutur. Göğsünü açar ve onun koynunda teselli bulursunuz. Avunursunuz. Şimdi bunu, bu satırları buraya yazarken, kimseye okutmamaya dikkat etmeliyim. Bir kadın düşlüyorum. Bu kadın öyle bir kadın olmalı ki kesinlikle hayatta aşık olduğunuz kadına benzememeli. Türk erkekleri kadınlara açtır Avrupalı hemcinslerine göre. Toplum kadını ve erkeği kamusal alanda ne kadar çok birbirinden uzaklaştırırsa o kadar sapıklıklara açık olur. Kendi adıma Paris’de kızların dekoltelerine, memelerine, çatallarına ve bacaklarına bakmamın sebebi bu. Bendeniz en modern Türk erkeği olarak atfederim kendimi(!) Öyle bir kadın isterdim ki bütün bu Abazalığımı, kadın düşkünlüğümü kaldırsın. Doyursun gençliğimin en karşı konulmaz arzularına. Bütün günahlarımı yazdım. Ne olacak, ne olacağız? Gelecekten korkmalı mı? Korkmamak mı? Bir gecenin kollarına yine salıyorum kendimi. 

 
Toplam blog
: 37
: 541
Kayıt tarihi
: 03.06.10
 
 

2011 Sorbonne Üniversitesi (Paris-IV) Modern ve Yakın Tarih Doktora •2009-2010 Sorbonne Ünive..