Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

23 Ekim '12

 
Kategori
Siyaset
 

Güvenmiyoruz çünkü

Hepimizin kötü olarak, yanlış işler yaptıklarını düşündüğümüz, güvenilmez olduklarını söylediğimiz iki unsur var, medya ve meclistekiler yani siyaset adamları. Bu algı yıllardır var ve değişmiyor. Bu gruba girenlerle bireysel olarak görüştüğünüzde, ya da bu kişilerin bir kısmını televizyonlarda dinlediğinizde algılarınızı destekleyecek o kadar belirgin deliller buluyorsunuz ki.

Söz gelimi parti militanı gibi davranan, sanki tetikçi görevi verilmiş gibi konuşan milletvekillerini seyrettiğinizde onun aslında topluma değil genel başkana konuştuğunu “ben buradayım, size ne kadar sadığım” dediğini duyuyorsunuz. Medya ise reyting denilen gerçeklerden uzaklaştırma sistemi uğruna bu insanları programlara davet ederek izlenme oranını artırıyor , izlenme oranı bu kişilerin gelmesi ile artıyorsa acaba bizde de mi bir bozukluk var diye düşünmemiz gerekiyor.

Aslında bizde de bazı bozukluklar olabilir ama eğlencesi yalnızca görsel medya olan çoğunluğun bu kişileri komedi niyetine seyrettiklerini de düşünmek mümkündür. Onlardan birisi de benim mesela. Bazı tipler var onlar televizyonlara çıktığında hemen ekranın karşısına geçiyrum, Cem Yılmaz’dan almadığım hazzı onlarda buluyorum. Konuşurken ortaya koydukları jest ve mimikler inanılmaz komik geliyor bana. Hele daha önceki zamanlarda ağzına geleni söyledikleri insanları yere göğe koyamayanların attıkları güvercin taklaları inanılmaz komik oluyor.

İşte bu davranışlar öncelikli olarak siyasete güvensizliği yaratan davranışlardır. İkinci husus ise bugün sağır sultan bile biliyor ki zengin olmadan vekil seçilmek çok zor. Hele bunun parasal hesabını yaptığınızda harcanan paralar ile alınan maaşları karşılaştırdığınızda ticari olarak milletvekili seçilmenin hiçbir getirisi yok. Peki, niçin insanlar seçilmek için birbirlerini yiyor? Bu sorunun vicdanlardaki yanıtı da siyaset kurumuna güvensizliği artırıyor.

Üçüncü husus, büyük bir kısmı varlıklı olan bu insanların yasa çıkararak kendilerine sağladıkları ayrıcalıklardır. Bu da milletin gözüne batıyor ve yapılan yanlış işler sınıfına giriyor.

Genel başkanların seçtiği vekillerin ortaya koyduğu performans da bariz bir soğuma yaratıyor insanlarda.

Gelelim medyaya, medyanın da siyasetten farkı yok. Gazeteciler ve televizyoncular objektif haber vermedikleri gibi bana sanki yönlendirme amaçlı iş yapıyorlar gibi geliyor. Köşe yazarlarının patronları ve patronlarının siyasetle ilişkisi yazılacak olan yazıların, yorumların kaderini belirliyor.

Ben bu ülkede 27 Mayıs darbesinden başlayarak tüm darbe ve muhtıraları yaşamış, o dönemlerin gazetelerini okumuş bir insanım. O yazıları ve haberleri anımsadığımda ve zaman içerisinde o yazarların ve habercilerin yüz seksen derece çark ettiğini gördüğümde anlıyorum ki, düşünüyorum ki bize haber sağlayanların düşünsel evrimleri henüz tamamlanmamış. Çünkü darbecilere yağ çekip sofralarında ağırlamak için yarış edenler, bugün olmadık sözlerle onlara saydırıyorlar. Yazıktır bu ülkenin geleceğine. Ben ve benim gibi düşünenler nasıl güvensin bu insanlara. O nedenle ben sadece mizah duygumu tatmin için okuyorum onları.

Üzücü olan bir güvensizliğimiz de şu sözde saklıdır “Allah polise ve mahkemeye düşürmesin”. Bunu da başka bir yazıda ele almak istiyorum.

Bugün önümüzde ilginç bir durum var, bizi yönetenler belediye başkanı gibi mi çalışıyor yoksa hükümet gibi mi? Bu sorunun cevabı bende şöyledir “belediye başkanı gibi çalışıyorlar”. Neden mi? Duble yollar, toplu konutlar,  kentsel dönüşümler, gibi hizmetler oldukça yoğun bir şekilde gündemde bunlar sanki belediye ve karayolları, ulaştırma gibi işler. Gelgelelim hükümet veya devlet dediğimizde akla ilk gelen, adalet, eğitim, asayiş, ekonomik dağılım, bireysel hak ve özgürlüklerin teminatı, dış ilişkiler gibi konularda çok ama çok fazla yol almış gibi görünmüyoruz. Bu konuların tarışılmasındaki eksiklikler de hem medyayı hem de siyaseti güvenilmez kurumlar haline getiriyor.

Ben sıradan bir vatandaşım, 1980 yılından bu yana bu güvensizliklerim daha da arttı ve artarak devam ediyor. Belki yanlış düşünüyor veya hissediyor olabilirim, yanlışlıklarım varsa bunun da sebebi siyaset ve medya kurumlarıdır.

 
Toplam blog
: 283
: 1304
Kayıt tarihi
: 04.12.06
 
 

Nükleer fizik doktoru, şiir yazmaya çalışıyor, kalite yönetim sistemleri danışmanı, öykü deneme yaza..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara