Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Aralık '07

 
Kategori
Felsefe
 

Güzel üzerine bir deneme

Güzel üzerine bir deneme
 

Güzelin ne olduğu üzerine ilkçağlardan bugüne kadar filozoflar çeşitli düşünceler üretmişler ve herbiri kendi düşünce ve varlık anlayışına göre bir güzel tanımı yapmaya çalışmıştır. Ünlü filozof PLATON güzeli tanımlarken onu bu dünyada değil öte dünyada yani düşünce alemi ya da onun deyimiyle "İdeler Alemi" nde aramıştır. Bu dünyadaki herşey ideler alemindeki asıllarının bir kopyası, bir gölgesidir. Bunun için de, güzel olarak gördüğümüz herşey idelerin bu dünyadaki yansımalarıdır ama asıl güzel olan bu dünyadaki görünüşlerin asıllarıdır.

PYTAGORAS güzel olana bir ölçü getirmiş; ölçülü , uyumlu ve orantılı olana güzel demiştir. PLATONİS ise yine PLATON'a benzer şekilde ''idenin nesnedeki ışımasıdır" demiş ve yine asıl güzel olanın Tanrısal bir kaynağı olduğunu söylemiştir. Güzel dediğimiz şeyin sadece insan değil alemdeki her nesne için tanımını yapmışlardır. Ama insan olarak güzel denildiği zaman biçimsel güzelin yanında bir de iyi, doğru ve yüce kavramları da eklenerek ruhsal güzellikle tensel güzelliğin bir bütün içinde güzellik ifade etmeleri görüşü ağırlık kazanmıştır.

Güzel olgusu bugün felsefenin, estetikin ana konularından biridir ve güzel tanımı çağdan çağa değişmektedir. Güzelin nesnede mi yoksa öznede mi varolan bir olgu olduğu da yine felsefede tartışılagelmektedir. Ya da güzelliğin mutlak, ebedi bir özellik mi yoksa çağdan çağa toplumdan topluma değişen bir değer yargısı mı olduğu estetikin tartışma konularındandır. Özellikle iki temel karşıt görüş güzelin yerinin neresi olduğunu da iki zıt yere koymaktadır. İdealist dünya görüşüne göre güzel olan Tanrısaldır ve Tanrının nesnedeki yansımalarıdır, mutlaktır, zamana göre değişmez. Bunun için de bizler bu güzelliği duyu organları ile algılayamayız. Çünkü duyu organları bize nesnelerin dış görünüşlerini iletirler. Bu da bizi yanıltır. Oysa Tanrısal güzellik nesnelerin içine sinmiştir ve bu güzelliği ancak arınmış, temiz, saf insanlar ve bu özelliklerinden dolayı da ruh gözleri ya da gönül gözleri açık olan insanlar görebilirler. Sanatçıların da bu tür insanlar olması beklenir bu görüşe göre. Sezgileriyle gören ve göremeyenlere gösterme uğraşı içinde olan bir kişidir sanatçı. Ve duyu organları insanı yanıltır, görünüşün değil görünenin ötesindedir güzellik. Herkes bu güzelliği göremeyeceği için de sanatçılara buyük iş düşmektedir. Bu anlayışa göre de sanatçı güzelliği yaratmaz keşfeder. Yaratma Tanrıya özgüdür ve güzellik zaten Tanrı tarafından yaratılmıştır. Sanatçı kendisini Tanrı ile bir tutarak yeniden yaratma yapamaz ancak Tanrının doğanın içinde gizlediği güzelliğini keşfedebilir. Bu güzelliği keşfettiği ölçüde sanatçı olarak değeri artar.

Bir diğer temel anlayış ise maddeci yaklaşımdır. Bu anlayışa göre ise güzellik sadece içinde yaşadığımız dünyada yer alan nesnelere göre bir nitelik olup, çağdan çağa ve toplumdan topluma göre değişmektedir. Özellikle tarihsel maddeci anlayışa göre güzel kavramının bugünkü tanımı nesnedeki insan emeğinde yoğunlaştırılmış bulunmaktadır. Nesnelerin güzelliği, içinde taşıdıkları insan emeğinin derecesine göre bir önem kazanmaktadır. Yine bu anlayışa göre güzellik Tanrısal bir yansıma değil, bir insan yaratmasıdır. Bu nedenle de sanatçıların güzelliği yeniden ve yeniden yaratmaları sözkonusu olabilmektedir yukarıdaki anlayışın tersine.

Güzellikle ilgili olarak toplumumuzda halk arasında olsun, şiirlerde ya da deyimler ve atasözlerinde olsun çok çarpıcı nitelemeler vardır. Onlardan şimdi aklıma gelenler:

" Ben güzele güzel demem. güzel benim olmayınca"
" Güzelliğin on para etmez, şu bendeki aşk olmazsa" (Aşık Veysel)
" Güzele bakmak sevaptır" (ama ne hikmetse kendi yanındaki güzele değil de başkasının yanındaki güzele bakmak anlamında kullanılır.

Temel'e sormuşlar:Güzel mi olmak istersin yoksa aptal mı olmak? Temel hiç düşünmeden yanıt vermiş: Aptal olmak isterim! Neden demişler? Çünkü güzellik geçicidir demiş. Şaka bir yana insanlar hep güzelin peşinde olmuşlar, güzele meyil etmişler ama herkesin de kendine göre bir güzeli olduğuna göre kesin olan bir şey var ki güzel sadece biçim güzelliği olmayıp , niyet, yaklaşım, ahlak, oturma , konuşma biçimi , bakış açısı gibi onlarca ek özellik gerekmekte ve hangi anlayışa bakarsanız bakın biçim ile davranışın ya da ruh ile bedenin ortak bir görünümüdür diyebiliriz.

resim kaynağı: satirarasi.wordpress.com

 
Toplam blog
: 264
: 1128
Kayıt tarihi
: 30.04.07
 
 

1956 Sarıkamış Kars doğumluyum. 6 şiir kitabım ve 2 deneme kitabım var. son kitaplarımı B..