- Kategori
- Güncel
Hal ve gidiş iyi değil...

AB mi diyelim; artık Avrupa ülkeleri mi diyelim; karışmış durumda… O eskinin sömürü düzeninin yürümediğini görüyorlar. Bir de eskiden sömürdükleri ülkeler, ellerinde envai çeşit mallarla üzerlerine geliyorlar. Peki, kimi sömürecekler… Aramıza küçük ve çok heveslileri alalım, onlarla da bir süre idare ederiz dediler. Küçükler pek dayanıklı çıkmadı. Yunanistan, İspanya… falan “biz ölüyoruz…” diye feryat etmeye başladılar. Devenin boynunu çok sıktıklarının farkına vardılar ama biraz değil, çok geçti… Şimdi , “Ölüyoruz… Mahvoluyoruz…” sesleri yükseliyor ama pek ciddiye alan yok…
ABD’leri çoktan ölmüş ağlayanı yoktur. ABD’nin en büyük rakipleri (Çin ve Japonya…) karşısında her gün ölüp ölüp dirildiğinin farkına neden sonra vardı ama her şey çok geçti. Dünkü sömürülenler, şimdi kemeri geçirmişler onların boğazına, sıkıyorlardı. ABD bu durumda bir süre daha gidebilir. Kurduğu sömürü düzeni , dünyanın kaynaklarını (dünyanın bütün petrol, mineral vs kaynakları) bir süre daha sömürmesine yardım eder. Ama daha sonra… Yandım Allah keten helva…
Bütün bu büyük ve küçük canavarlar… Bütün dünyayı sömürmeye çıkan ülkeler, aslında dünyayı fena halde sömürdüklerinin farkında değiller. Petrol, kömürü çıkarıp yakıyorlar… Bu maddeler yanınca, zehir olup dünyanın üzerine çöküyor… Dünya çeşitli şekillerde zehirleniyor. Bunları tedavi edici araçlar olan, ormanlar kesiliyor; akar sular kirletiliyor; denizler zehirleniyor. Nedir bu? TOPLU İNTİHAR !?
Bir yandan da insanlar habire birbirlerini öldürüp duruyorlar. “Bu toprak benim, bu toprak senin…” davasına…
Yahu, yakında akılsız insanoğlu şu yeryüzünden silinip gidecek… Akılsızlığının cezasını fena halde çekecek… Birbirinizi öldürmekte, öteki dünyaya bir an önce gitmekte ne acele ediyorsunuz? Zaten insanoğlu kendi kıyametini kendi hazırlıyor… Bu acele ne?
İnsanoğlu , koyunlardan akıllıymış… Sen onu benim sakalıma anlat… Koyunların kime zararı var be! Ama insanoğlu hem karşıdakini, taammüden, öldürüyor, bu arada kendini de. Zira, “Başkasını öldürmüş olan kendini de öldürmüş olur..” Doğru. Öldürdün; müebbet hapis verdiler. Hayatın hapishanede çürüdü. Dünyayı bilerek ve isteyerek kirletirsen; ağaçları kesersen; hayvanları doğrarsan; yaşamın bütün güzel kaynaklarını darma dağınık edersen, sonunda kim ölür?
Bunu ne zengini, ne fakiri anlamıyorlar. “Bana ne… bana ne…!” diyerek kendi bildikleri yolda sersem sepelek yürüyüp gidiyorlar. Kendilerini ikaz edenlere de , aptal aptal bakıyorlar. “Ne söylenip duruyor bu aptal adam…” der gibi serzenişlerde bulunuyorlar.
Hal ve gidiş iyi değil… Bu hem dünya için iyi değil, hem de Türkiye için… Şu duruma bakın be… Son günlerde ölümsüz, şehitsiz günümüz yok… AKP sayesinde ölümlere de, şehitlere de alıştık.
Buna karşılık, Devlet Başkanı’nın söylediği “anneler, üç de yetmez, beş tane doğurun…” ifadesi her yerde bayrak gibi dalgalanıyor… “Üç de yetmez… beş tane…”
Niye? Çünkü cepheye taze kuvvetler gerekli… Gidecekler ölecekler; gidecekler ölecekler… Pardon, şehit olacaklar. O mertebeye herkes çıkamaz. Sadece, fakirler, fukaralar; bedelsizler, köylüler, işçiler ve bir de işsizler çıkabilir! Ne mertebeymiş be!
Çare bulamıyorlar. Çareler var da.. Bulamıyorlar. Çaresizler… Bir de üstelik, çare söyleyen, muhalefet partileriyle alay ediyorlar.
Asekiri-Muhammediye ölüyor… Büyüklerimiz seyrediyor. “Vah…vah…” diyorlar. Şehit cenazelerine katılıyorlar. Oradan da uçaklarına atladıkları gibi hop babam, Fransa mı olur; Türkmenistan mı… Dünyanın neresi olursa artık… Gidiyorlar. Niye durumumuzu anlatmaya! Bu durumu kim anlar.
Yahu düşman belli; işte PKK’nın en en son marka haberleşme cihazlarını kim veriyor; İsrail şirketleri… Onları kim eğitiyor; Amerikan şirketleri… Falan filan…
Şimdi bu durumda, dünya ile savaş halinde olduğunun farkında değil misin?
Düzenli bir ordu ile, gerilla birliklerine karşı ne yapabilirsin? Bu normal bir savaş değil. İki ordu karşı karşıya değil… Ki kahraman Türk ordusu varını yoğunu ortaya koysun da kazansın… Bu kalleş bir savaş… adamlar yer altında, adamlar; en son savaş tekniklerini biliyorlar. Paraları var, yardım alıyorlar…
Sen nasıl hala normal bir alay askerle, bir gölge ordunun üzerine gidebilirsin. Hiç mi film seyretmiyorsunuz? Yeraltına karşı, normal bir savaş sökmez. Ordu bunu bilir ama siz bilmiyorsunuz. Hiç olmazsa ordunun elini tutmayın..! Araya girme, onu yapma; bunu yapma! Ne halt etsin bu adamlar. Zaten bütün arkadaşları içerde…
Neyse fazla konuşmayalım. Büyüklerimiz çok iyi bilir, diyerek susalım. Bak… Bütün Türk halkı susuyor ve götürüp oyunu da rahat rahat bu adamlara veriyor. Bu adamların hakları… Çünkü Müslümanlar, Müslümanlığın bütün şartlarını yerine getiriyorlar; ama yine de Türkiye’yi kurtaramıyorlar… Herkes, hakkını alıyor. Kimsenin sesini çıkaracak hali yok. Savaşsa savaş, ateşse ateş… Belki bunu istiyoruz. Bunu hak ediyoruz. Kim bilir?