Halk nedir?

Halk ne demektir. Herkes halkı kendine göre tanımlıyor, neredeyse birileri halk olduğunuda başkaları ötekiler oluyor. Burjuva ve aristokrat kesimin dışı halkmış gibi bir tanım var. Halk olunca sanki ince zevkleriniz olmayacak, zarif ve kibar olmayacaksınız, harala gürele bir hayat yaşayıp, iyi olan, üst kültürü temsil eden her şeye küfür edeceksin, ya da küçümseyeceksin. Tiyatro, bale, klasik müzik senin yanından bile geçmeyecek. Dişerini günde en az iki kez fırçalamayacaksın, ter kokacaksın, yoksul ve muhtaç olacaksın. İşte halk diye tanımlanan ve o halktan yana olduklarını iddia aeden politikacıların seçimden seçime yanlarına uğradığı kesim bu kesim. Halk. Halkın istediği oluyor diyorlar, yani halk daha zengin daha kaliteli bir yaşam istemiyor mu? Bu hayatı ucundan tadıp ret mi etmiş?

Halkın dini imanı mı engellenmiş, yoksa dini imanı kendi çıkarlarına kullanıp halkı soymaya çalışan, onlara müreffeh bir yaşamı çok gören ehil mi engellenmeye çalışılmış? Yüz bine yakın cami olan bir ülkede dini vecibelerimizi yerine getiremiyoruz diyenlere ne demeli, onlara nasıl anlatmalı?

Bu ülkede engellenmeyen tek şey milletin dini duygularıdır. Ama yıllarca özgür düşünce engellenmiştir, solculuk, milliyetçilik hep engellere takılmıştır. Tabutluklarda yatan, tırnakları sökülen Turancıların bir kesimi hala hayatta, üç solcu genç intikam duygusu ile asılmıştır. Bunların hiçbiri ülkede silah çekmemiş, asker öldürmemiş, cumhuriyetin temeline dinamit koyacak fikirler taşımamış ve eylemler yapmamışlardır.

Menemen olaylarında asılanların dinle ilgisi olduğunu söyleyenler var ise bu haksızlıktır, cumhuriyetin kazanımlarından nasibini almamaktır.

Halk diye tanımlanan büyük grup yeniden kandırılmaya başladı. Halk diye tanımladıkları ekibin hangilerinin zenginlik sofrasına oturduğuna bakınız. Orada tanımladıkları halk var mı? İşçi var mı , köylü var mı, yoksul var mı? Kimlerin çocukları en iyi en paralı okulları bitiriyor, halk olanların mı?

Sandık ortada durduğu sürece korkum yok, foyalar bir gün meydana çıkacaktır, biz yüzde 40 ın üzerinde oy alan çok parti gördük, şimdi hepsinin yerinde yeller esiyor, “yeter söz milletindir” diyen DP, “gözümüze bakın anlarsınız” diyen AP, dağlara taşlara yazılan halkçı Ecevit’in DSP si, “halka hizmet hakka hizmettir “ diyen ANAP, şimdi sıra AKP de, bu insanlar da bu toprağın insanı, aynı hamurdan geliyorlar, sandık bir süre sonra onlara da oyun oynayacaktır. Çünkü statüko denilen ne varsa millet ona karşı. Dikkat edin bir önceki cümlede sözünü ettiğim tüm partiler statükoyu değiştireceğiz, düzeni değiştireceğiz diye “halktan” yüzde 40 ile yüzde 50 arasında oy aldılar. Sonra ne oldu tarifini yaptıkları ve bir nevi kandırdıkları halk onları yedi. Çünkü “halk” gördü ki herkes akrabasını ve yakınlarını seviyor, liyakate önem veren yok, ya partili olacaksın, ya akraba. AKP nin diğerlerinden farkı olduğunu gösteren bir davranış yok ortada. ANAP yirmi yıl, DP on yıl, CHP Ecevit ile üç yıl, DSP üç yıl iktidar oldu, en çok gidip geleni ise Demirel oldu, bu gidip gelmelerden en çok öğrenen Demirel oldu.

Halk “Gül”’ü cumhurbaşkanı görmek istiyor, “taban istiyor” sözlerine kıymet vermem mümkün değil, ben alayı vala ile karşılanan Menderes’in iktidarı bittiğinde halkın ne yaptığını gördüm, Demirel için yollara dökülenlerin şimdi Demirel’e ne dediklerini biliyorum, Özal ve Ecevit de aynı kaderin kurbanı oldu. Öve öve göklere çıkarıp oy verdikleri Gökçek 10 gün suyu kesince halkın ne yaptığını seyrettik.

Bir daha başkası iktidara gelmez diye düşünenler ya bu ülkede yaşamadılar, ya da hayal görüyorlar, AKP bir seçim daha iktidara gelebilir, eğer bunlar uzaylı değillerse akibetleri bellidir. Niye bellidir, çünkü yaratılan bir kaynak yoktur, çünkü beklentilerin henüz hiç biri karşılanmamıştır. “Halk” bekliyor. Ve halk okuyacak, görecek , öğrenecek ve gerçek halk iktidarının doğrudan seçime katılması ile olduğunu anlayacak. Bu ülke 45 yıldır liderin tebaasını milletvekili diye seçiyor. Ve seçimleri, Menderes, Demirel, Ecevit, Özal, Tayyip Erdoğan kazandı halk değil, ikinci adamlar hiç değil.

Ve bugün halk denilen hepimizin ne tahsilimiz, ne bilgi ve görgümüz, ne dünya görüşümüz, ne de demokrasi anlayışımız kendi seçimimizi yapmaya yeterlidir. O nedenle ne kadar çok kandırılırsak o kadar çok oy veriyoruz. Buna ben de dahilim...