Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Temmuz '09

 
Kategori
Kent Yaşamı
 

Halk yararıyla aldatma, 3. köprü...

Halk yararıyla aldatma, 3. köprü...
 

Kırılıyooooorr! Hemen bir köprü daha atın!


Halk yararına görünümlü proje ortaya koymadan, iş yapmadan kamu kaynakları kullanılamayacağı ve birilerinin ceplerine para aktarılamayacağından, halk yararına söylemiyle doğal çevremiz, yaşamımız üzerinde oyunlar oynanıyor.

Paracıklar açıktan birilerine aktarılacak değil ya!

Kılıfı da iş veya proje. Projeler çeşit çeşit: Kıyılarımızda, yaylalarımızda turizm; Kentlerde iş kuleleri, dev alışveriş merkezleri, kavşaklar, yeni imar alanları; Ormanlarımızda 2B, eğlence tesisi, villa yapılabilirliği; İnadına karayolları; Boğazlarımıza 1., 2. ve nihayet 3. köprü, ... Saymakla bitmez...

Bu arada bütçe 13 kat açık verdi!

13 kat ne demek? Geçen yıl yüzbin lira borcunuz vardı diyelim. Gayrı borcunuz, bir milyon üçyüzbin lira. Yüzbin lirayı ödemeden birmilyon ikiyüzbin liracık daha borca girmişsiniz.

Osmanlıda borç batağı “Duyunu Umumiye” kadar vardırılmıştı. O ne mi demek? Alacaklılar vergileri belirler, toplar, özelleştirme yaptırır, kapıları açtırır, toprakları sattırır (düzeltirim mayından temizletir), adaları verdirir; Maden arama işletme hakları, içilecek sular, ekilecek ovalar, kentlerde gayrımenkuller, işletilecek yollar, limanlar falan, ne varsa yani, alır ve karın tokluğuna çalışıp mecburen tüketecek (yiyecek, giyecek, tedavi görecek, barınacak, ısınacak) milyonları da kullanır; devlet de bu işlere bekçilik ve hizmet eder demek.

Bunun için de dev kentlere tıkıştırmış; Okul, hastane, iş, ev çokgeninde, trafik çilesinde yitik; İşe, aşa, barınağa muhtaç; Yaşam düzeyi ve beklentileri düşük; Değil orman, koru, soluklanacak yeşil alan, temiz hava su isteyecek, etrafına bile bakamayacak milyonlar yaratılır.

İstanbul belediyelerini elinde tutan Türkiye'yi elinde tutacak paraya, güce ulaşıyor. Yıllardır yapılaşmaya, göçe davetiye çıkarılması bu uzun soluklu planın mihenk taşıdır.

Türkiye nüfusunun neredeyse %20'sini İstanbul'a tıkıştıranların asıl amacı bu işte! Daha da artmalı İstanbul'un nüfusu. O nedenle de boğaza köprüler dizilmeli, yeni yollar açılmalı ki etrafında yeni yerleşimler doğmalı.. Yerleşimler imarlı olursa iş çıkar ama kaçak tercih edilir çünkü af ve altyapı süreci ayrıca “katma değer” yaratmaktadır.

Daha 1. köprü yapılırken uzmanlar uyarmıştı, ”Çözüm değildir, nüfusu arttıracak, ranta yol açacak, doğal dokuyu tüketecek, başka köprüleri gerektirecek” diye. O uzmanlar vatan haini olsalardı bu kadar yol gösteremezlerdi malum güçlere. İşte 3. köprü yolda.

Ne geçiyor köprülerden, yollardan? Araba, insan değil !
Hızlı uşalım istekleri, taa Çinden Avrupaya transit taşımacılık falan.... Hepsi yanıltıcı seksi beyan!

İstanbula can veren 800 hektar orman daha yok edilecekmiş, su havzaları bozulacak, hava kirlenecek, çok büyüyen şehirde insanlar ezilecek, hizmetler, altyapı üstesinden gelinemeyecek zorluklar gösterecekmiş... Önemi yok bunların.

Önemli olan cenderedeki insan sayısından beslenmek.
12 milyon yetmez, artmalı, artmalı!

Daha az huzur, daha az güven, daha az yaşam kalitesi, daha az oksijen, daha az yeşil, daha az su, daha az besin, daha az toprak, daha az zaman, daha az umut, .... Daha çok yol, daha çok kavşak, daha çok kule, daha çok AVM, daha çok konut, daha çok beton, daha çok proje, daha çok tüketici, daha çok paydaş, daha çok güç...


Önemli olan, İstanbulun oy ve güç kaynağı olması!

Milyonlarca cenderede insan!
Yönetenlere bu cendereden ne gam!


Bir minik bilgi: 1900'lü yıllarda özel bir yasa ile Londranın büyümesinin önüne geçilmek üzere pek çok işyerleri başka kentlere taşınmıştır.
İlk yayımda düzgün olan mizanpaj nedense bozulmuş. Tekrar düzelttim, çünkü içiçe geçince okunamaz olmuştu. Başkaca satırına dokunmadım metnin.

 
Toplam blog
: 41
: 1621
Kayıt tarihi
: 29.05.07
 
 

Doğaya, sanata, spora, bilime ve ülkeme bağlı; doğruya, gerçeğe, akla yönelik; uluslara saygılıyı..