- Kategori
- Sosyoloji
Halk yardakçısı

MEGAFON
Türk dil kurumu sözlüğünde “pop” ve “popüler” kelimeleri yok. Ama “popülist” kelimesinin karşısında “halk yardakçısı” yazıyor.
Öyleyse popülizmi kullanan bütün kişi ve kurumların yaptığı her türlü tutum ve davranış “Halk Yardakçılığı” oluyor.
Yazı yazan ve söz söyleyen her kes dikkatli olmalı. Mazallah bir anda "Halk Yardakçısı" oluverir.
Çünkü asıl olan doğruyu, iyiyi, güzeli, faydalıyı üretmektir. Bunların dışına çıkıpta daha geniş kitlenin ilgisini çekmek için yapılan her şey "Halk yardakçılığı"
Bakın ilk payı alanlar adı üstünde Popüler müzik yapanlar. Sanki en saygın meslek sahipleri yapmıyormuş gibi! Yapıyorlar...! Hem de nasıl..!
Ya "reyting" dediğiniz şey neye dayanıyor dersiniz? Ne kadar "halk yardakçılığı" yapıldığının teknik olarak ölçümüdür.
Bir de reklamlar var. Bir ürünün sahip olamadığı vasıflarla süsleyerek tüketiciyi yanıltma sanatı dır. Sonuçta reklamın amacı, bir ürünün tüketimi/satışını artırmak için yapılan "halk yardakçılığı". (İlkeli davranan meslek erbaplarını tenzih ederim.)
Yani amaç hangi alanda olursa olsun, doğruyu yapmak değil, en fazla geri dönüşü sağlamak. Böyle olunca da doğrular ortadan kalkar. Anlıyorsunuz değil mi!
Ayrıca bu tarzı (halk yardakçılığını) kullananlarda argo ve yalan serbest. Usul bu.
En eğlenceli kısma geldik. Sosyal medya!
İşte burada kim olursa olsun, İster istemez, az ya da çok bu işe bulaşıveriyor. Zaten buranın birinci amacıda bu. Hatta başka amacı yok...!
Bunu. "halk yardakçılığı" nı yapmayacaksan. Burada işin ne? Burası tamamen bunun üzerine kurulu. "halk yardakçılığının"
Baksanıza! Amaç en fazla takipçi sayısına ulaşmak. Ya da en çok "like" kim almış, kime en çok "beğen" tıklanmış?
Bu mecradakilerin büyük kısmı saf saf "sayı" yarıştırırken, bir kısım uyanıklarda bu tıklanmalar üzerinden rant elde eder. (Parasal rant, siyasal rant, sosyal rant, psikolojik rant...vs)
Bu sayede ipe sapa gelmez neler pazarlanıyor bilseniz...! En güzeli de kendinizi pazarlıyorsunuz.
Poz poz resimler paylaşmanın amacı ne olabilir? "Ben şurdaydım!", "Ben şunu yedim.", "Bak burda resmi de var!" demek. İtibar kazanmak veya ilgi kazanmak içindir. Kendini pazarlamaktan kastim buydu.
Şu profil resimlerinin bir kısmı ya Eyfel kulesinin önünde ya da bir başka batı ülkesinin meydanında çekilmiştir. Bu da "ben avrupaya gittim" şekerim... Demek...!
Herşeyin bir manası var ve hepsi ilgi çekmek beğen/like toplamak için. Yani reyting/halk yardakçılığı ...!
Rant deyince illaki para sanmayın! Bir insanın hiç tanımadığı arkadaş kalabalığı kimin, kimlerin, ne işine yarar? Ya da paylaştığınız resim, söz ya da her neyse, onun beğenilmesinin kime ne faydası var?
Olur mu hiç? Var bir faydası elbet... İlgi alaka toplamak var. Bunlar "kar" tarafına yazılır. İtibar sanılır. Bu sayı arttıkça itibarında arttığı sanılır. Halbuki kuru kalabalıktır.
Bakın buralardan vatan da kurtarılamaz. Buna kalkışanlar da çok. Tüfek yerine klavye! Siper yerine ise "kaykıldığı yumuşak koltuk vardır."
Buradan ahkam kesmekse, tatlı su kahramanlığıdır.
Sonuç gene "Halk yardakçılığıdır." Burada kazanılan zaferler yanıltıcıdır. Burada kazanmak Çanakkalede kazanmaya benzemez...!!!
Ancak, iİtibarını arttırmak isteyenlere şahane bir pazar burası. Bilmezler ki "Ayinesi iştir kişinin. Lafa bakılmaz..!"
Yani gerçeği ve doğru olanı değil de, çok sayıda kişinin ilgiyle karşılayacağı ve şakşaklayacağı sözleri görüntüleri ve ifadeleri kullanmak insanları çok mutlu ediyor.
Bir gün, "Abi bak bin küsur kişi tıklamış bana kahraman oldum!" derse bir arkadaş.
Hatırlatayım "Halk yardakçısı oldun!" ...!
Sabah işinin başına geçince içinde bir düşünce gıdıklar onu!
Yav! akşam ne güzel kahraman olmuştum! Şimdi nerden çıktı bu masa ve ben?!
"Dur önce iki satır vecize patlatayım, azıcık ahgam keseyim de öyle başlayım işe?" Nasılsa yalakalarım hemen atlar...! beğen'ler...like'ler..dolar, motive olurum."
Psikologlar ise sanırım şu şikayetle çok karşılaşıyor. "Efendim bin küsur arkadaşım var. Ama çok yalnızım...! "
Artık nice yazar çizer takımının yazdıklarının içeriği ise püfür püfür "Halk Yardakçılığı" kokuyor.
Aksi halde varlıklarını sürdüremezler. Çünkü takipçilerini, okuyucularını gerçek dışılığa alıştırdılar.
Keşke kurtulsak şu "yalan dünya"dan.