Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

22 Temmuz '10

 
Kategori
Spor
 

Halt etmişsin Meriç Alex!!! İnadına dostluk

Halt etmişsin Meriç Alex!!! İnadına dostluk
 

Çirkin Alex


Hürriyet yazarı sayın Meriç Tuna bu günkü yazısında el altından Alex'e destek verip iyi bir halt etmiş...

Ne demişti Alex; ''Ne dostluğu, bu maçta nerden çıktı. Fenerbahçe ve Galatasaray dost değilki''...!!!

Ozaman şu örnekleri biri Alex e tercüme eder mi lütfen.

BERABER EV KİRALADILAR

Aynı kaynaklara göre, ezeli rekabetin yeni başladığı dönemlerde Galatasaray ile Fenerbahçe sporcuları ortak kiraladıkları bir evde kalıyorlar ve beraber ava çıkıyorlardı. İki takım sporcuları geceleri bir araya gelerek sohbet ediyorlardı. Yine bir gece sohbetin koyulaştığı sırada Galatasaray'dan Ali Sami Yen, Fenerbahçelileri, ''Said, bugün bizimle maçınız var. Git yat ve dinlen'' diye uyardı.

ERTELEMEYİ ÖNERDİLER

Ezeli rakipler arasında 17 Kasım 1922'de yapılan maç öncesinde de ilginç bir durum yaşandı. Bu tarihte Kadıköy'de ezeli rakiplerin maçı vardı. Maç öncesinde günlerce yağan yağmur sahayı adeta göle getirmişti. Fenerbahçe Başkaptanı Galip Kulaksızoğlu, Galatasaray Kulübü'ne telefon ederek, ''Saha çok kötü, maçı erteleyelim'' dedi. Galatasaray Başkaptanı Necip Şahin, bunun üzerine, ''Anamız bizi bugün için doğurdu. Galip Bey, gelip maçı oynayacağız'' diye yanıtladı. Galatasaray, Kadıköy'e gelip maça çıktı ve Fenerbahçe karşılaşmayı 3-0 kazandı.

BİRLEŞME DURUMU VE ORTAK TAKIM KURMA DÜŞÜNCESİ

Ezeli rakiplerin kuruluşlarının ilk yıllarında birleşme durumlarının bile ortaya çıktığı, hatta iki kulüp başkanının ortak takım kurma konusunda anlaştıkları iddia edildi. Galatasaray Kulübü'nün resmi yayın organı Galatasaray Dergisi'nin Şubat 2003 sayısında, Adnan Işık'ın belgelere dayandırarak verdiği haberde, 1912 yılında Galatasaray Kulübü Başkanı Ali Sami Yen ile Fenerbahçe Kulübü Başkanı Hulusi Bey'in ortak imzayla kayıt altına aldıkları belgenin, birleşmeseler dahi, 2 kulübün yabancılara karşı ''ortak bir takım'' kurma konusunda anlaştıklarını, hatta tüzüğü bile hazırladıklarını gösterdiği kaydedildi.

BİLEREK KAÇIRILAN PENALTI

Ezeli rakiplerin 23 Ocak 1925 tarihinde Taksim Stadı'nda yaptıkları Vatan Gazetesi Kupası maçında ilginç bir olay yaşandı. Fenerbahçe'nin kazandığı penaltı sonrası, atış öncesinde stadın büyük balkon kısmı çöktü. Fenerbahçeli Cafer Çağatay, bu gelişme üzerine penaltı atışında topu bilerek kaleci Ulvi Yanal'a teslim etti.

KARMA TAKIM: ''FENERSARAY''

Fenerbahçe ile Galatasaray, 1934 yılında Türkiye'ye davet ettikleri yabancı takımlarla birer kez hazırlık maçı yaptıktan sonra, üçüncü maçı ''Fenerbahçe-Galatasaray Karması'' şeklinde oynadılar. Bu karmanın forması ise iki kulübün renklerinin karışımı olan lacivert, sarı ve kırmızıdan oluştu.

MERHUM CANAYDIN'DAN CENTİLMENLİK DERSİ

Son yıllarda ezeli rekabetteki maçların genelinde olaylar yaşanırken, hafta başında vefat eden Galatasaray Kulübü'nün eski Başkanı Özhan Canaydın, rekabete centilmence yaklaşımıyla alkış aldı. Sarı-kırmızılı ekibin 6 Kasım 2002'de, Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı'nda ezeli rakibine 6-0'lık yenilgiyle tarihi hezimete uğradığı maçta, başkanlık sıfatıyla ilk Fenerbahçe derbisini izleyen Galatasaray Kulübü Başkanı Özhan Canaydın'ın, rakibinin attığı golleri alkışlayarak Fenerbahçeli yöneticileri kutlaması, maça damgasını vurdu. Merhum Canaydın'ın bu centilmenlik gösterisi kendi camiasından bazı tepkiler alsa da Dünya Fair Play Konseyi (CIFP) tarafından 2002 Dünya Fair Play Ödülü'ne layık görüldü. Özhan Canaydın ayrıca, bu davranışı nedeniyle Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK) tarafından düzenlenen ''Fair-Play Sportif Davranış Ödülü''nü aldı.

Ve son olarak ; Sayın Canaydın'ın vefatı sonrasında Fenerbahçeli ve Manisasporlu futbolcular, maçtan önce orta alanda saygı duruşunda bulunurken, sarı-lacivertli taraftarlar, bir dakikalık süre boyunca Canaydın’ı ayakta alkışladılar. Şükrü Saracoğlu Stadı’na gelen bütün taraftarların alkış jestine katıldıkları gözlenirken sarı-lacivertliler tribünde Canaydın için bir de pankart açtılar...

Şimdi sormak lazım Hürriyet yazarı Meriç Tunaya;

El altından güzide iki kulubümüzü ve Türk futbolunu aşşalayan, hor gören ve sert fanatizmi güçlendiren Alex'e destek veren aşşadaki olumsuz ve taraflı (taraflı diyorum çünkü Fenerbahçe lehine verilen örneklerin aynısı Galatasaray içinde verilebilir. Yaşananlar her iki taraf içinde baki ve çirkindir) kendi örneklemelerinimi kalema almalı. Yoksa dosluğu pekiştrem yukardaki örneklemelerimi anlatıp dostluğa katkıda bulunmalı... Yorum Sizin...

Biz Sayın Meriç Tuna gibi Taraflı/Yanlı gazetecilik yapmayalım... Onun yazısınıda ekleyelim Bakın M.Tuna neler yazmış.. Alkış;

Fenerbahçe'nin Brezilyalı yıldızı Alex, dün kendi kişisel internet sitesine ''Bu akşamki maç da nereden çıktı?.. Fenerbahçe ile Galatasaray dost değil ki?. Bir de karşılaşmanın adına 'Dostluk maçı' demişler'' diye yazmış..

Lafı hiç allandırmadan, pullandırmadan ve dolandırmadan hemen söyleyelim;

Halt etmiş Alex (!)..

Hatta sadece halt etmekle kalmamış, bir Fenerbahçe Kaptanına yakışmayacak (!) bir biçimde yalan da söylemiş..

Türkiye'de 5.5 yıldır bulunan ve bu süre içinde en az 50 tane Galatasaray maçı oynayan Alex, Fenerbahçe ile Galatasaray'ın nasıl dost (!) olduğunu hala çözememişse, hala anlayamamışsa ve her ne kadar gecenin bir yarısı ''Yanlış anlaşıldım. Sözlerimi siteye koyan arkadaş yanlış çeviri yapmış'' dese de bu işten sıyrılamaz (!)

Ben Aziz Yıldırım'ın yerinde olsam, hiç akşamki maçı falan beklemem, Alex'in bu kulüple olan ilişkisini keser (!), kendisine teşekkür ederek, kapının önüne koyarım (!).

Gelelim Alex'in yanıldığı, yanlış bildiği, artık bizden biri olmasına rağmen bir türlü anlayamadığı, çözemediği ''Fenerbahçe-Galatasaray dostluğuna'' bir göz atalım..

Olayın Fenerbahçeliler tarafına hiç takılmadan (Çünkü Alex de ifade etti; Fenerbahçeliler Galatasaray'ı dost kulüp olarak görmüyorlar), direkt Galatasaray'ın ve Galatasaraylılar'ın, Fenerbahçeliler'i nasıl dost (!) gördüklerine ve nasıl dost bildiklerine bakalım..

Ve Sarı-Kırmızılılar'ın bu dostluğu (!) pekiştirmek amacıyla son yıllarda gösterdikleri çabayı örneklerle sıralayalım;

1) Yıl 2000.. Ali Sami Yen Stadı'nda maç izleyen Fenerbahçeli taraftarların eski açık olarak tabir edilen tribünde tam 10 saat boyunca tuvaletlerinin kapalı olması (Arada bir sürü bayan taraftarın da olduğu düşünülürse), büfelerin açık olmaması, o tribünde bulunan hoparlörlerin maç öncesi ve sonrası insanı çıldırtacak bir şekilde en üst seviyede sesinin sonuna kadar açılması dostça (!) bir yaklaşım tarzı değil de nedir?.

2) Yıl 2007: Galatasaraylı taraftarların Fenerbahçe'nin şampiyon olarak geldiği ve 2-1 kazanıp gittiği maçta maçta sahaya yağdırdıkları 10 bine yakın su şişesi, ayran kutusu ve koltuklar bir dostluk gösterisinden (!) daha farklı algılanabilir mi?.

3) Yine Ali Sami Yen Stadı'nda her Galatasaray-Fenerbahçe karşılaşmasında Sarı-Kırmızılı taraftarların saatlerce Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım'ın ölmüş annesine topluca küfür etmeleri, bir dostluk (!) gösterisi değilse, nedir ?.

4) Daha önceden Galatasaray forması giyerken, sonradan Fenerbahçe'ye transfer olan Fatih Akyel, Emre Belözoğlu gibi futbolcuların, Sarı-Lacivertli formayla Ali Sami Yen'e her çıkışlarında dakikalarca ana-avrat küfürlere maruz kalmaları bir sevgi ve dostluk eylemi (!) değil midir?.

5) Fenerbahçe takım otobüsü Mecidiyeköy'e gelirken her köşe başında saldırıya uğraması, taşlanması, camlarının kırılması dostluk gösterisinden (!) başka, ne şekilde izah edilebilir ki?.

6) Fenerbahçeli taraftarlar ''Bayrak dikmesin'' diye, maç bitimleri Ali Sami Yen'in ortasında nöbet tutmak, bazı Galatasaraylı futbolcuların bir dostluk gösterisi olarak algılanamaz mı?..

7) Galatasaraylı taraftarların Kadıköy'e her gelişte Şükrü Saraçoğlu Stadı'nın tuvaletlerini parçalamaları, koltukları kırmaları, sahaya tükürmeleri eğer dostça (!) davranışlar değilse, dostluğun anlamı nedir ki?.

8) Bir dönem Hasan Şaş, Hakan Ünsal, Bülent Korkmaz, son zamanlarda da başta Sabri ve Arda olmak üzere Galatasaraylı futbolcuların ister Mecidiyeköy, ister Kadıköy olsun hemen hemen her maçta Fenerbahçeli oyunculara, maç öncesi ve sırasında tekme-tokat girişmeleri bir dostluk (!) gösterisi değil midir?.

9) Başta Adnan Polat olmak üzere, tüm başarılarını (!) Fenerbahçe'yi çekememezlik ve Fenerbahçe'nin başarısızlığı üstüne kurmuş bulunan Galatasaray Yönetimi'nin hemen hemen her fırsatta, Sarı-Lacivertli kulüp ve yönetici hakkında ileri-geri konuşmaları, hatta işi ''Fenerbahçe şampiyon olacağına, inşallah Bursaspor olur''a kadar vardırmaları ''Ezeli'' bir dostluk gösterisinden öte algılanabilir mi?.

* * *

Aslında Galatasaraylı dostlarımızın (!) Fenerbahçe'ye karşı gösterdikleri bu ''Dostluk gösterileri''ni daha da çoğaltabiliriz..

Ama kısa kesmekte fayda var..

Benim Alex'e tavsiyem tüm bu bilgilerin ışığında, Fenerbahçe-Galatasaray dostluğunu (!) bir kez daha gözden geçirmesi..

Ve söylediği yalanlar (!) için hemen Galatasaraylılar'dan özür dilemesi (!).

Adama demezler mi;

Bu Galatasaray takımı ki, son 10 yıldır Kadıköy'de senin takımına her maç yeniliyor, hatta gelip 6 tane bile yiyebiliyor..

Bunun adı ''Dostluk'' değilse nedir?.

Söyle bakalım Alex; Nedir?.

Vaybeee Helal olsun. Tam Türk futbolunun kanayan yarasına parmak basmışsın...

Ne yazı yazmışsın helal olsun... Kimse düşünemezdi valla... Alkış...

 
Toplam blog
: 18
: 651
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

Yazar, Eleştirir,Oynar,Çeker, İzler Gazeteci, Yazar, Oyuncu, Fotoğrafçı... Kitap; Rüzgar..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara