- Kategori
- Felsefe
Hamaktaki şekerleme keyfimin felsefesi…
Hamaktaki şekerleme keyfini kusursuz bulduğumu hiç söylemiş miydim? Bilmiyorum ama artık bunu araştırmacılar bilimsel yolla ispat etmiş durumdalar… İsviçre’deki Cenevre Üniversitesi bilim insanları, hamakta uyumanın doğasını masaya yatırmışlar ve bilimsel bir araştırmanın konusu yapmışlar…
Böylesi araştırmalardan önce, bizzat kendi deneyimlerimden yola çıkarak, hamak keyfinin benim gibi uykuyla arası hiç iyi olmayanlara bile doyumsuz hazlar yaşattığını ve tahmin ettiğimden çok daha hızlı uykuya dalmamı sağladığını itiraf etmeliyim…
İsviçreli bilim insanları da aynı doğrultuda verilere ulaşmışlar zaten… Bu araştırmaya göre hamaktaki şekerleme keyfi, daha çabuk uykuya dalmayı sağladığı gibi, beraberinde daha derin bir uyku uyumanıza yardımcı olarak, yorgunluğunuzu neredeyse mükemmele en yakın bir düzeyde atmanızı mümkün kılıyor…
Şöyle boylu boyunca hamağınıza uzandığınızı ve püfür püfür esen serin bahar meltemleri arasında, bütün dünyevi kaygılardan uzak bir şekilde, düşler ülkesinde doyumsuz bir yolculuğa çıktığınızı hayal etsenize… Ne uykusuzluk derdi kalır insanda, ne gam, ne keder… Hepsinin köküne kibrit suyu…
Açıkçası uyku ve temizlik ihtiyaçlarımız tam bir angarya, bana soracak olursanız… Keşke diyorum, evreni ve bizleri mükemmel bir şekilde tasarlayan Yüce Tanrı, biraz daha mesai yapsaymış da, şu gece gündüz döngümüzü en az 48 saate çıkarsaymış…
Bir de üstüne uyku ihtiyacımızı sadece 6 saatle sınırlayıp, sonrasında düğmesine basılmış otomatik robotlar misali, faltaşı gibi açtırarak gözlerimizi, yaşamaya ve yaşatmaya deli mi deli aç bir şekilde programlasaymış keşke… Tam anlamıyla mükemmel çalışan saat edasıyla yaşayıp gitseymişik şu fani hayatlarımızda…
Bana göre vakit kaybından başka bir şey değil uyku… Katlanılası kör olmayasıca bir zorunluluk… Acizliğimizi yüzümüze vuran, sırtımızdaki kambur yada ömür boyu taşımak zorunda olduğumuz lanet olasıca bir yük… Sanki Tanrımızın basit mahlukatlar oluşumuzu yüzümüze vuruşunun bir temsili…
Çok mu insafsızca oldu sizce… O zaman şöyle kafadan bir hesaplayın bakalım, ömrünüzün kaçta kaçı uykunuza kurban gidiyor… Bir kere dünyaya gelebildiğiniz şu eşsiz hayatınızın ne kadarını, pinekleye pinekleye çöpe atıyorsunuz?.. Hem de boş boş yatarak ve hiç bir şey yapmayarak…
En son söyleyeceğimi en başta söyledim ben dostlar… Yarı uykulu ama kesinlikle yarı uyanık bir şekerleme anıdır, uyku adına kabul edebileceğim yegane durum… Ötesi hiçlik ve boşluktan başka bir şey değil… O haleti ruhiyenin karşılığını bulduğu en mükemmel mekan ve yer ise, hamaktaki şekerleme keyfidir… Test edildi ve onaylandı, herkesçe biline…
Sevgi ve Saygılarımla… Fırat ÖÇAL