Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Eylül '10

 
Kategori
Siyaset
 

Hanefi Avcı, Turkiye ve Bediüzzaman'nın çocukları... / ''3000'e Dogru

Hanefi Avcı, Turkiye ve Bediüzzaman'nın çocukları...  / ''3000'e Dogru
 

Bediüzzaman Said-i Nursi (Kürdi)


''Bediüzzaman ile M. Kemâl’in dost olmadıkları, ikisi için bir orta yerden bahsedilemeyeceği her ikisinin de ikrarıyla ve hayatları ile sâbittir. M. Kemâl, Bediüzzaman’a dünya hayatını zindana çevirmiş, Bediüzzaman ise onun düşünce ve inkılâblarını son nefesine kadar reddetmiş ve yazılı kayıd altına alarak muhalefetini târihin hâfızasına emanet etmiştir!... Hüseyin Yılmaz-Yazar''

Son çözümlemede, ABD ve ''Yeni Dünya Düzeni''ni yönetenlerin ve de tescilli RTE'nin siyasi taraflısı, ''Taraf Gazetesi''nin başmuharriri Ahmet Altan, Hanefi Avcı'nın açtığı o kılıç yarasına hemen yanıt verme ihtiyacını duymuş, çok iyi bildiği ve tanıdığı Fethullahçı kardeşlerimizi, pek de tanımamazlıktan gelerek makalesinini bir bölümünde, kardeş bir yazara atfen şunları söylemiş:

''Dün Roni Margulies bu konuda muhteşem bir yazı yazmıştı.(Taraf)

"Bir general, bir emniyet müdürü 'evet ben Fethullahçıyım' derse ne yapılması öneriliyor" diyordu, "işten mi atmak gerek adamı? Hapse mi atmak gerek?

İnançları nedeniyle atılması gerek, öyle mi?

Başka kimleri atmak gerek peki? Beğenmediğimiz inançlara inanan herkesi atalım mı?"

Fethullahçıların inançlarının ne olduğunu, diğer Müslümanlardan farklarını bilmiyorum, "ılımlı İslam" oldukları söyleniyor, ne olursa olsun, neticede bir "inanç" değil mi bu?

İnançlarından dolayı insanları suçlayacak mıyız?

"İnanç", suç mu?''...

Böyle söyleyip, devam ediyor Ahmet Altan... Ben de bu '' örgütlü inançlar'' la ilgili, kısaca, bir sözcük değiştirip, sorumu soruyor ve kısa bir cevapla, konuya devam ediyorum:'

Bir general, bir emniyet müdürü 'evet ben Mason'um' derse ne yapılması öneriliyor"; işten mi atmak gerek adamı? Hapse mi atmak gerek?

Şüphesiz legal ve demokratik, yasal bir yapılanma içerisindelerse, ikisinde de cevap ''Hayır'' olmalı!...

Ancak yaşadığımız hakikat acaba, bu mu?...

Bediüzzaman... Said-i Nursi ya da Kurdi!...(http://tr.wikipedia.org/wiki/Said_Nursi ). IXX. ve XX.yüzyıllarda yaşayan, hikmet ve keramet sahibi olduğu söylenen, bu İslamcı coğrafyanin düşün ve eylem insanı... Kuran'daki birçok ayetin Risale-i Nur'u işaret ettiğini vurgulayan(!) bu İslamcı düşün insanı ve onun düşüncesine göre, sözümona ; “Kur’an işaret eder ve müjdeler ki; Risale-i Nur’un dairesi içine girenler, tehlikede olan imanlarını kurtarırlar. Bu imanla kabre girerler ve cennete girecekler…''

Fethullah Gülen Hareketi olarak siyasal ve sosyal platformda yerini alan bu hareket , Said-i Nursi’nin risaleleri etrafında şekillenip örgütlenmiş “Nurculuk” hareketinin günümüzde XXI.yüzyıla da nitelikçe değişerek sarkan ve en büyük uzantısı olmakta!...

Kürt kökenli Said-i Nursi (Kürdi)' nin, Sultan II.Abdülhamid zamanında, Mısır'daki İslami üniversiteye öykünerek, o zamanki Doğu'da, Kürdistan'da Medresetü'z Zehra ismiyle bir darülfünun ( üniversite) açmaya çalışması ve bölgede gerekli reformlerla ilgili bir paketle padişahın huzuruna çıkması ve bu yüzden görüşme sonrası , padişahın isteği üzerine sağlık gözetiminden geçmesi de, zamanında söz konusu olmuş... (Ve ardından II .Abdülhamid karşıtı olmak ve İTC'ye çalışmak...) İTC bu hayali için ona bir avans bile vermiş!... Ama savaş yüzünden bunu gerçekleştirememiş. Bölgede Van'dan Şam'a kadar İTC'nin siyasi propagandasınuı yapmış!...Bu üniversite açma hayalini cumhuriyettin ilk yıllarında da sürdürmüş!... Atatürk'de bu öneriye sıcak bakmış, inşaası için girişimlerde bulunulmuş(!), ama Kürt isyanı'nın ardından bu teklif red edilmiş!... (Günümüzde güneydoğuda Nurculuğun bir kolu olan “Med-Zehracılar” olarak bilinen bir grubun bu amaç doğrultusunda oluştuğu ve çalışma yürüttüğünü belirtmekte de fayda var!...)

Said-i Nursi’nin Kürtlükle ilişkisi bu şekilde iken Kürt Neşr-i Maarif Cemiyeti, Kürdistan Teali Cemiyeti'nin de kurucularından olması, bilgisi, ikna gücü ve girişkenliği sayesinde devlet ricalıyle iyi ilişkiler kurması, Enver paşa'yı desteklemesi İTC'de ve Teşkilat-ı Mahsusa'da (!), bir vatansever olarak görev alması, şakirtleriyle Gönüllü Kürt Alayı kurup, Rus emperyalistlerine karşı yaşadığı toprakları silahla savunurken esir düşmesi, Rusya'da yirmisekiz ay tutuklu kalması, devrim döneminde bir şekilde kaçarak ya da Teşkilat-ı Mahsusa marifetiyle kaçırılarak Petersburg Varşova Berlin üzerinden İstanbul'a dönmesi büyük bir maceradır...

Enver Paşa tarafından, İslam’a yönelik saldırılara ilmî cevaplar vermek çin kurulan ve bir çeşit İslam akademisi olan Dar’ül-Hikmet-i İslamiye’ye üç aylık 150 altın maaşla ordu üyesi hoca olarak atandı ... Ancak esirlik günlerinin de etkisiyle bozulan sağlığı toplantılarda sadece bir gözlemci hoca olarak katılmasına el verebildi...

(devam edecek)

Tüm blog okurlarının Ramazan Bayramını kutlar, mutlu, esenlikli bir şekilde geçirmelerini dilerim.

7.eylül.2010

 
Toplam blog
: 392
: 4592
Kayıt tarihi
: 12.03.07
 
 

İstanbul doğumluyum. Sağlıklı beslenme, yüzme, doğada yürüyüş ve çevre özel ilgi alanlarım. Şiiri ve..