Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Eylül '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Hangi balığa yem olduğumuz önemli değil de..

Hangi balığa yem olduğumuz önemli değil de..
 

<ı>Bak şimdi durduk yerde Mürefte’de ki ağabey geldi aklıma, eskiden bankacıymış, işlerin çok yoğun olduğu bir gün, oturduğu masadan fırlamış, soluğu müdürün yanında almış “ bırakıyorum işi” demiş. Resti çekmiş…

Çok dil dökmüşler, dinlememiş.

Balıkçı olmuş sonra…

Dört ya da beş yıl önce mezgit niyetine köpek balığı yedirmişlerdi bana. Sağ olsunlar.( <ı>Usta balıkçıyım ya!)

O akşam oltadan, balıktan konuşurken, haydari kokan nefesini yüzüme üfleyip.

Seni deniz nedir bilir misin çocuk?” diye sormuştu.

***

Geçen gün Gani’nin Vira’sıyla çıktık demiştim.

Kayığın adını da ben koydum diye eklemiştim.

İsimdeki espriyi hala anlamadı arkadaşlar, aklıma gelmişken açıklayayım buradan…

Kızmaca darılmaca yok Ganiciğim. Hep söylüyorum ya “ Hayat böyle bir şey işte!

Vira!

Vira(n)

V” harfinin yerine “B” koy istersen! Şimdi değil Ramazandan sonra...

Gani usta kayıkçı olmuş benim haberim yok.

Fırıncı küreklerini de atmış yahu!

Sahilden çok açılamadan haddimizi bilerek, çay kaşığı kadar çapamızı attık.

Bir iki mırmır ya aldık, ya almadık!

Durduk yerde rüzgâr çıkmasın mı, çay kaşığından çapa, taramaya başlamasın mı?

Tarasa neye takılacak altımız kum, halatımız pembe çamaşır ipi...( Vallahi billahi)

Deniz bir “höt” dese!

Bizim ne cevap vereceğimiz belli değil...

Motor bozulsa, Gani ile helalleşeceğiz, bir buçuk litrelik pet suyla boy aptesti alıp bekleyeceğiz...( <ı>Tatlı su ya o bakımdan!)

Hani bir söz var ya; “ Deniz yükseldiğinde balıklar karıncaları, alçaldığında karıncalar balıkları yer

Bizimkisi o hesap...

Öldükten sonra hangi balığa yem olduğumuz önemli değil de...

Can vermeye çalışırken gözü kara bir lüferin, istavrit niyetine… Tövbe tövbe … Gecenin bir yarısı çayım tavşankanı, sigaram tütüyor, keyfim gıcır, aklıma gelene bak…

Ölsek, lüfer istavriti yesin umurum da değil...

İstavrit gittikten sonra kurtulduğumuzu düşünün…

Tövbe yarabbi!! Dağlara taşlara…

İşin yoksa organ nakli için, koskoca Marmara’da lüfer ara…

“ Balığı tarif eder misiniz? Arama ekibi çıkartacağız da!”

“ Kol gibi bir şey iste, dişleri çok keskin, metalik gri!”

“ Sizin istavrit?”

Suda çok kalmıştık, istavriti boş verin siz, kıraçe arayın. Bu saatten sonra işimizi görsün yeter!

***

Bu arada ihtiyarın sorusunu duymazdan geldim...

 
Toplam blog
: 1280
: 1114
Kayıt tarihi
: 09.08.06
 
 

Deniz tutkunu.Amatör kıyı balıkçısı. Aynı Şarkı ve Ilık Havada Hoşça Kal adlı kitapların yazarı ..