Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Şubat '10

 
Kategori
Siyaset
 

Hangi millet? Hangi halk?

Hangi millet? Hangi halk?
 

Resim: alıntı


Başbakan ikide bir de çıkıp, ben milletimden aldığım güçle buradayım, her istediğimi yaparım, ben ne dersem o olur diyor.

Soruyorum başbakana. Hangi millet. Hangi halk?

Bu milletin sadece % 47 si oy verdi size. Son yerel seçimlerde aldığınız oy sayısı ise % 32 lerde.

Demek ki; çıkıp ekranlara ben milletimin verdiği güçle buradayım. Ne yargı, ne hukuk ne insan hakkı tanırım, dediğim dedik, çaldığım düdük (!) diyemezsiniz. İrtifa kaybediyorsunuz sayın başbakan, irtifa. Bu kadar yırtınmanız, bu kadar köpürmeniz, bu kadar saldırganlaşmanız da ondan. Askeri bitirdiniz şimdi sıra yargıda öyle mi?

Eğer % 47 ile tüm Türk halkının temsil ettiğinizi sanıyorsanız (!) sanırım ilkokulu sil baştan bir daha okumanız gerekiyor Sn: Başbakan. Çünkü sizin bütün iftiralarınıza, karalamalarınıza, yaftalamalarınıza rağmen, “12 Eylülde işkence görenlerin birçoğu dahil buna” sizden çok daha fazla güveniyorlar askere. Çünkü içinde bulunduğunuz siyasi kurum, kendinizi % 100 temsilcisi saydığınız halkın, en son güvendiği kurumdur kurumlar içinde. Bunu yalnızca tarafınıza yapılmış bir eleştiri olarak da almayın sakın! Siz bugün var yarın yoksunuz nasıl olsa... Tarih siyasilere güvenilemeyeceğini çoktan öğretti bize... Yani işine geldiğinde yücelttiğin, işine gelmediğinde “ananı da al git”! dediğin şu garibanlara. Eğer halkı temsil edecek gerçek bir kurum varsa o da askeriyedir. Siz ister çatlayın, ister patlayın yandaşlarınızla.

O askerler ki; hani “kelle” dediğiniz, o askerler ki; hani “askerlik yan gelip yatma yeri değildir” dediğiniz, o askerler ki; siz masa başında, orada, burada, Arap şeyhlerinin saraylarında, kuş sütü eksik masalarda ehlikeyif ederken; yağmurda, çamurda ve karda, yangında, depremde ve selde, her zaman ve her yerde, hemen yanında, yanı başında bulduğu, o askerler ki; her ne hikmetse (!) sizinkiler hep çürük çıkarken (!) “üstelik besisi mesisi de tamken” Anadolu’mun türlü yörelerinden, türlü imkansızlıklar içinde, “ele güne karşı ayıp olmasın diye” belki anasının babasının son parasını koyup aldığı ayakkabısı ile kutsal saydığı vatan görevini yapmak için koşturan, yani Ahmet emminin, yani inek sağıp, ekin biçen, alnının terini içen Hatça kadının, yani cebine yüz lira bile koyamamanın verdiği eziklikle oğlunu askere yolcu eden memur Mehmet' in, yani çayı bakkaldan borca alan çaycı Musa’ nın, yani hamiline kartı bulunmayanların, yani annesi hazineden geçinmeli, babası milletvekili, bakan ya da başbakan olmayan, sıradan halkın çocukları ve onların; yatı, katı, gemiciği, ihalelere fesat karıştırmaktan dosyası olmayan asil komutanları.

Hani içinden bir iki çürük elma bulup da; (o çürük elmaların çürümesinde de ayrıca parmağınız olabilir)! bütün bir kuruma mal etmeye, karalamaya çalıştığınız bu ülkenin gerçek ve asil bekçileri. Ve kim bilir belki de; hani sağa sola muska gömüp de, bak sana muska yapmışlar, git şurada, şu ağacın altında, onu çıkarıp al diye fırıldak çevirip, yüzlükleri cebe indiren muskacılar gibi , karalamaya, yok etmeye çalıştığınız bu ülkenin asli unsurları.

O kadar karalamanıza rağmen (!) bugün hala % 77' lerde ise o orduya olan güven; (yaptırdığınız ya da yaptırılan kamu oyu yoklamalarında) bu halkı temsil edebilecek en asli kurumun ordu olduğunu gösterir sizin hesapla. Ancak ve ancak onların hakkıdır, ve ancak onlar söyleyebilir sizin söylediğinizi ki; söylemiyorlar. Ajite edip, demagoji yapmıyorlar sizin gibi...

Çünkü onlar bu halka ve kendilerine sizden çok, çok, çok daha fazla güveniyorlar.

Şunu unutmayın. İktidarlar gelir ve gider. Kalıcı ve aslolan olan tek kurum vardır O da TSK’ dır!

Sizler ve bizler rahat yataklarında uyurken, yaz-kış, kar- tipi, yağmur-boran demeden, bu ülkenin dört bir yanında (!) yirmi dört saat nöbet tutan askerleridir. Yani bizim çocuklarımızdır! ...

Onun için bana sormadan listenize eklediğiniz adımı lütfen ama lütfen ve hemen (!) siliniz oradan.

Benim adımı kirli oyunlarınıza alet etmeyiniz, kirletmeyiniz!

Bizim zaman zaman sorunumuz olsa da bu milletin asli unsurları (!) askerleriyle, biz kendi aramızda çözmesini biliriz.

Yeter ki siz gölge etmeyin, parazit yapmayın aradan!

 
Toplam blog
: 669
: 1503
Kayıt tarihi
: 19.01.07
 
 

Bir on dört mart sabahı güneş henüz arz-ı endam ederken üzeri yongalarla kaplı, küçük pencereli, ..