Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

20 Şubat '10

 
Kategori
Siyaset
 

Demokratik açılım ve din görevlileri

Demokratik açılım ve din görevlileri
 

Hâsılı Başbakanın sanatçıdan açılıma istediği destek,Diyanet mensubu din görevlilerinden de istenm


“Aydınlık bir Türkiye’nin kurulmasında,

Her alanda standartların yüksek, güçlü kalkınmış bir ülke olmasında,

Sanatçıların çok büyük katkısı olduğuna ve olacağına inandığını” söyledi Başbakan.

Ve “sanatınızla, sanatçı duyarlılığınızla değişim hareketine, omuz vermeleri gerektiğini,

Siz olmazsanız, sizin duyarlılığınız olmazsa, sizin öncü rolünüz olmazsa süreç eksik kalır” diye de ekleyip demokratik sürece katkı yapmalarını istedi.

Demokratik açılımın birlik ve beraberlik projesi olduğunu,

Kardeşlik projesinin bir devlet projesi olduğunu,

Bu sürece katkı sunmak için herkesin üzerine düşeni yapması gerektiğini,

Ve bu ülkenin değerleri olan sanatçıların her türlü desteğin vermesi gerektiğini,

Aksi halde sürecin yarım kalacağını söylemişti Sayın Başbakan.

Eyvallah,

Sanatın, sanatçının sürece elbette katkısı büyük olur,

Tespitler yerinde ve doğru olarak anlatıldığında halk üzerinde etkisi büyük olacaktır.

Zira duygu insanıdır sanatçı.

Duygularını konuşturarak acının, gözyaşının bitmesinin gerekliliğini anlatacaktır.

Ancak dikkatimi çeken demokratik açılım bir devlet projesiyse eğer,

Devletin en önemli dinamikleri olan din görevlilerinin bu konuda neden sesiz kaldıklarıdır. Demokratik açılıma katkıda bulunan din görevlisi olmuşsa da bu fert bazında olmuştur, Devlet projesi olarak ilan edilen Demokratik Açılım projesinde devletin gözde kurumu Diyanet İşleri Başkanlığının, dolayısıyla din görevlilerin bu projede yer almaması yanlış olur, eksik olur.

Kuruluş amacının öncelikle din devletinin kurulmasını önlemek,

Ve Türkiye sistemine yakışır bir devlet dininin tesisi olduğu gerçeği ortada durduğu için,

Çoğu zaman Müslüman halk içinde tartışmalı bir kurum olmasına rağmen,

Ciddiliği, ağırlığı ve inandırıcılığı ile halk üzerinde etki yapan en önemli kuruluştur bence.

Dolayısıyla Müslüman halk üzerinde bu kadar ağırlığı olan bir kurumun (eğer devlet projesi ise) yer almamasını doğrusu anlaşılır bulmuyorum.

Bir köyün en küçük mezrasına kadar teşkilatı bulunan,

Teşkilatlanma hususunda Milli Eğitim teşkilatını bile çok geride bırakan Diyanet İşleri Başkanlığının temel görevi;

İslam dininin inançları, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek,

Din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmektir.

Böyle açık ve net görev sorumluluğu bulunan bir teşkilatın ülkenin en önemli sorununun içinde yer almaması büyük kayıp olacaktır.

Peki din görevlilerinin Demokratik açılım veya Kürt açılımındaki yeri nasıl olacak?

Halka bunu nasıl anlatacaklar?

Öncelikle ırk ve ırkçılık kavramlarını İlahi buyruğun esasları çerçevesinde belirlemek,

Irkçılık yapmanın sakıncalarının neler olacağını belirlemek,

Hak ve hukukun her insan için eşit tecelli etmesi gerektiğini,

Allah katındaki öneme dikkat çekmenin önemli olacağını,

Tüm Müslümanların kardeş olduğunu,

Kardeşler arasında eşitsizlik ilkesinin bu sıkıntıları doğurduğunu,

Üstünlüğün Allah katında ancak takva ile mümkün olabileceğini anlatmaları,

Barış ve kardeşlik, ırkçılığa ve ayırımcılığa karşı insanların eşit şekilde birlikte yaşamalarının gerekliliğini anlatmaları,

İnsanların kimlikleri, dilleri, renkleri, ırkları Allah’ın insanlığa bahşettiği bir nimet olduğunu,

Farklı ırkların aslında Allah’ın birer ayetlerinin olduğu ve bu ayetlerinin birinin bile inkarı halinde ne ile derecelendirildiğinin Kur’an-ı Kerimde açıkça ifade edildiğini anlatmaları,

İnsan haklarının aslında insan olmanın bir tezahürü olduğunu anlatmaları sürece büyük katkılar sağlayacaktır.

Ülkemizin ön sıradaki insanları olan din görevlileri;

Hürriyet, eşitlik ilkesini gerektirir; eşitlik ilkesi olmadan hürriyet gerçekleşemez.

Çünkü toplum içinde bazılarının ayrıcalığı, diğerlerinin haklarının kısıtlanmasına bağlıdır.

İmtiyazı olan halkın kardeşlikten bahsetmesinin yanlış olacağını,

Kardeşler arasında imtiyazın mümkün olamayacağını,

Bu nedenle, örneğin; fikir, ifade ve din hürriyetleri, "öteki"ne saldırı noktasına varamaz. Çünkü saldırı bir hak değil, bir ayrıcalık ve "öteki"nin hakkını ihlal olacağını anlatmalılar.

Yine herkese ve herkesime yakın olan din görevlileri;

İslâm'da temel hak ve özgürlükleri belirleyen siyasal iktidar olmadığı gibi, hiçbir insanın veya topluluğun ne haklardan yararlanma konusunda bir ayrıcalığı ne de hukuka tabi olma konusunda bir muafiyetinin olamayacağını,

Kendisine istediğini, Müslüman kardeşine istemediği müddetçe gerçek Müslüman olamayacağı,

Hazreti Muhammed (SAV)’in bizden olamazlar diyerek ümmetine almayacağı kişiler olacağını anlatmaları Türkiye’nin demokratikleşme mücadelesine önemli katkılar sunacaktır.

Türklere verilen haklar kadar Kürtlere,

Kürtlerin hakları kadar Türklere,

Sunilere verilen haklar kadar Alevilere,

Alevilere tanınacak imtiyazlar kadar Sunilere,

Başörtüsüz insanımıza verilen haklar kadar Başörtülülere,

Başörtülere verilecek haklar kadar başı açık olanların da hakkı olduğunu,

Bu hakkın bizatihi İslam dininin emri olduğunu,

İmam Hatip Liselerinde okuyan gençlerin de bu memleketin öz evlatları olduğunu,

Ötekileştirmenin, dışlamanın, kendinden olmayanı kınamanın İslam dininde yeri olmadığını ve büyük günah olduğunu,

Bu memleketin Müslüman evlatlarına anlatma görevini,

İnanıyorum ki din görevlilerinden daha güzel anlatanı olamaz.

İkna kabiliyetleri yüksek,

Aldıkları ilimle etrafa rehber olan din görevlilerinin üstlenecekleri bu görevle demokratikleşme sürecinde yaşanan tren kazaları çok aza inecektir.

Hâsılı Başbakanın sanatçıdan açılıma istediği destek,

Diyanet mensubu din görevlilerinden de istenmelidir,

Ki daha fazla katkı yapacakları da görülecektir.

http://www.servetbeki.com/

bekiservet@hotmail.com

 
Toplam blog
: 77
: 765
Kayıt tarihi
: 03.05.09
 
 

1968 Bingöl Merkez Ilıcalar Içpınar Köyünde doğdu. Aslen Bingöl Merkez Çukurca köyündendir. İlk v..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara