Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

18 Nisan '08

 
Kategori
Blog
 

Hangisini Düzelteyim? (2)

Hangisini Düzelteyim? (2)
 

Hangisini düzelteyim?

Bu sayfalarda yazdığım 122 ayrı yazıda, görebilenler için her türlü sava karşılık bir yanıt zaten var. O yazılara da göndermeler yaparak yanıtlamak istiyorum.

Sondan başlayarak gidelim.

Türk Hava Kurumu’nun bir sivil toplum örgütü olmadığı, devlet kuruluşu olduğu konusu, Sayın Milliyet Blog Yazarı tarafından “tekzip dahi edilemedi” diye önemle vurgulanan ve işin püf noktasının bu olduğu belirtilen bir konu.

Peki, nedir sivil toplum örgütü? Bu konuyu “Ben Adayım” başlıklı ve 8 Mayıs 2007 tarihli yazımda ( http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=39385 ) yazmış ve bilimsel tanımlamasını da yapmıştım. “Sivil toplum; devletin düzenlediği alanların ve toplumsal ilişkilerin dışında kalan, devletin denetiminde olmayan bütün alanların olduğu yerdir. Politik toplum ise; toplumsal düzenlemelerde devlet gücünü kullanabilmeyi ifade eder. İnsanların gönüllü bir biçimde katıldığı, amaç açısından karmaşıklık ifade eden bir örgütlenmedir sivil toplum. Politik toplumun dışında, politik toplum tarafından belirlenmeyen, ancak hareket olarak politik topluma etkide bulunan bir yapılanmadan söz ediyoruz. Politik toplum ve sivil toplumun iç içe girdiği alanlar olduğu gibi, her iki toplumun birbirinden ayrı alanları olduğunu da biliyoruz.” Tanım bu.

Bu tanıma göre, THK bir sivil toplum örgütü müdür?

Evet.

Ama gelir kaynaklarını devlet belirlemiş.

Gelir kaynakları devlet tarafından belirlenmemiş bir sivil toplum örgütü olabilir mi? Olursa o örgütün adı, sivil toplum örgütü olmaz “Gizli Örgüt” olur. Yasa dışı olur.

Ama özel yasayla kurulmuş.

Dünyada olduğu gibi ülkemizde de pek çok sivil toplum örgütü özel yasayla kurulmuştur ve yasayla belirlenmiş alanlarda etkinliklerini sürdürürler. Barolara, Mühendis, Mimar,Tabip Odalarına ve daha pek çok meslek odasına, bunların birliklerine; “sivil toplum örgütü değildir.” Diyebilir misiniz?

Ama Türk Hava Kurumu halktan zorla kurban derilerini alıyor.

Türk Hava Kurumu kimseden, hiçbir şeyi zorla almıyor. 2860 Sayılı Yardım Toplama Yasası uyarınca kendisine verilen görevi yapıyor. ( http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=28978 ) Söz konusu yasada, kimsenin kurban derilerini kime vereceği ya da nasıl kullanacağına ilişkin bir düzenleme yoktur. Sadece kurban bayramı süresince, yani dört gün boyunca yetkisi olmayan kişilerin kurban derisi toplayamayacağı ve kurban derisi ticareti yapamayacağı düzenlenmiştir.

Ama kurban kesmek vacip olan bir dini görevdir. Bu deriler, din adamlarının tasarrufunda olmalıdır.

Yüce dinimizde, ruhban sınıf yoktur. Din ve dini görevler aracısız ve doğrudan Allah’la kul arasındadır. Din adamı da yoktur. Yasalarda da belirtildiği gibi din görevlileri vardır.

Derileri Türk Hava Kurumu toplamasın.

Peki, kim toplasın? 7 Mart 2007 tarihli ve “Bilgi Sahibi Olmadan Fikir Sahibi Olmak ya da Post Kavgası” başlıklı yazımı (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=29329) lütfen okuyun. Büyük Kurtarıcı Gazi Mustafa Kemal’in konuya ilişkin söylemi, bu konuyu yeterince açıklıyor.

Türk Hava Kurumu bir sivil toplum örgütüdür. Kim ne derse desin. Mızrak çuvala sığmıyor…

Türk Hava Kurumu, halkımızın gerçek gereksinimlerini göz ardı ediyor, balon, yamaç paraşütü gibi lüks işlerle uğraşıyor. Bunların hiçbir toplumsal yararlılığı yok. Bu sava ne diyeceksiniz?

Türk Hava Kurumu, Atatürk’ün bir özlemini gerçekleştirmenin uğraşısı içindedir. "kanatlı bir Türk Gençliği yetiştirmek" Yaptığı hiçbir etkinlik ülkemiz için lüks değil, gerçek gereksinimlerden kaynaklanmaktadır. 5 Mart 2007 tarihli ve “Bilgi Sahibi Olmadan Fikir Sahibi Olmak (2)” başlıklı yazıma ( http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=28978 ) bakarsanız verilen eğitimler ve bu eğitimleri alanların saylarını da görebilirsiniz. Yılardır, yılda 4000 – 5000 gencimize havacılık konularında eğitim veren THK, 2007 yılında düzenlediği eğitimlerle bu sayıyı 10.000 e çıkartmış. 2008 yılı eğitim sezonunda bu sayıyı 15.000 e çıkartmayı hedeflemiştir.

Lüks olduğu söylenen balon ve yamaç paraşütü konusunda eğitim almış yüzlerce kişinin ülkemizin turizm bölgelerinde bu işi profesyonelce yaptıklarını, ülkeye döviz girişi sağladıklarını, ailelerini geçindirebilecek bir mesleğe sahip olduklarını nasıl açıklarsınız? Ülke insanlarını eğiterek bir meslek sahibi yapan, onların ailelerini geçindirecek, çocuklarının her türlü gereksinimlerini karşılayacak bireyler olmalarını sağlayan bir kurumumun Ülkemizin eğitim seferberliği önünde bir engel olması düşünülebilir mi?...

Yazılarımda sıklıkla vurguladığım bir konuyu anımsatmak istiyorum. Havacılık bir disiplin ve kurallar mesleğidir. Rasgele davranışlarla yapılmaz, ülkelerin sivil havacılık otoritelerinin belirlediği kurallarla sınırlıdır. Her pilotun belirli aralıklarla lisansının yenilenmesi istenir ve bunu yapmayanlar o ülkede havacılık etkinliklerini sürdüremezler.

2007 yılında sahibi olduğum uçuculuk lisansını yenilemem gerekiyordu. Normalde Haziran ayında yerine getirmek zorunda olduğum bu yükümlülüğümü, Milliyet Blog Yazarları Buluşması’nın yapıldığı 26 Mayıs 2007 Cumartesi günü yerine getirmek istedim ve Gökçen Havacılık’tan kiraladığım TC – UFS çağrı işaretli hava aracı ve Öğr. Plt Haluk Özil ile Eymir Gölü üzerinde bir uçuş gerçekleştirdim. Söz konusu uçuşun bedelini de, alın terimle, devlet memuru olarak aldığım maaşımdan karşıladım. O uçuşa için 24 Mayıs 2007 tarihinde yaptığım ödemenin, 31 Mayıs 2007 tarih ve 483225 numaralı fatura bilgileri dileyenler tarafından, info@thkgokçen.com.tr ya da, pazarlama@thkgökcen.com.tr adreslerinden öğrenilebilir.

Yangın Söndürme Uçağı alınmasının kampanyalara bırakılmayacak kadar ciddi işler olduğu ve bunun ciddiyetini anlayabilmek için de, kampanyanın tanımlamasını yapabilecek kadar donanımlı olunması gerektiği savına verecek yanıt bulamıyorum. Bu konuda ki donanımım “anaokulu terk” olmam nedeni ile Sayın Yazarımız tarafından yeterli bulunmamış olmalı.

Bu ayrıntıyı burada bırakıp, Türk Hava Kurumu Yangın Uçağı Kampanyası ile ilgili bilgileri vermekle yetineceğim. Türk Hava Kurumu’nun her türlü kampanyayı yürütebilecek yetenek ve donanımda olduğunun altını özenle çizerek.

Unutulmamalıdır ki, THK Cumhuriyetin ilk yıllarında 351 uçağı açtığı kampanyalarla satın almış ve Yurt savunmasında kullanılmak üzere Türk Silahlı Kuvvetlerine teslim etmiştir.

Şu anda, bu sayfalarda tanıtımını yapmaya çalıştığımız Yangın Uçağı Kampanyası; Ankara Valiliği’nin 18 Mayıs 2007 tarihli izinleri ile yürütülmektedir. Bu kampanya için toplanacak parayı, THK’nun Yangın Uçağı Alımı dışında hiçbir amaçla kullanması da olası değildir.

Türk Hava Kurumu’nun, misyonunu tamamladığı ve Hava Kuvvetleri’nin oluşmadığı bir dönemde yararlı hizmetlerinin olduğunu, tıpkı Sümerbank, Beykoz, Tekel gibi miadını doldurduğunu, yerinin müze olması gerektiğini de söylemiş Sayın Yazarımız.

Türk Hava Kuvvetleri, Cumhuriyetten çok önce kurulmuştur. 1911 yılında, Kurmay Yarbay Süreyya (İlmen) Bey, havacılık teşkilatını kurmakla görevlendirilmiş ve Türk Ordusunun ilk resmi havacılık kuruluşu da, Harbiye Bakanlığı Fen Kıtaları Müstahkem Genel Müfettişliğinin 2'nci şubesi bünyesinde "Havacılık Komisyonu" adıyla 1911 yılında faaliyete geçirilmiştir.

Böylece, günümüzdeki modern ve ileri teknolojiye sahip olan havacılığın ilk temeli olarak kabul edilen, 17 Aralık 1903 tarihinde Wilbur ve Orwille Wright kardeşlerin ilk motorlu uçağı sembolik anlamda da olsa havalandırmayı başarmalarından sekiz yıl sonra ve 1909-1912 yılları arası askeri havacılık teşkilatlarını kuran ABD, Fransa, İngiltere, Almanya, İtalya, Avusturya ve Rusya ile hemen hemen aynı yıllarda Türk askeri havacılık teşkilatı da dünya havacılık teşkilatlarının ilk sıralarında yerini almıştır. Bu bilgilere, Türk Hava Kuvvetleri İnternet sayfasına girenler kolaylıkla ulaşabilirler.

Görüldüğü üzere, Türk Hava Kurumu, Türk Hava Kuvvetleri kurulduktan çok sonra ve sivil toplum örgütü mantığı ile kurulmuştur.

Sümerbank’ın, TEKEL’in kapatılma ve satılma nedenleri konusunda Milliyet Blog Yazarlarımızdan Sayın narçiçeği’nin “Özelleştirme Katliamı ve Sümerbank” başlıklı yazısını (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=104404) ve benim “THK Müzesi” başlıklı yazımın ( http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=89614 ) okunmasını salık veririm. Okumuş dahi olsanız, lütfen bir kez daha okuyun.

Küçük bir ayrıntıyı da burada düzeltmemde yarar olduğunu düşünüyorum. Beykoz Kundura Fabrikası ayrı bir KİT değil. Sümerbank Genel Müdürlüğüne bağlı bir Müessese Müdürlüğü’dür.

Milliyet Blog’da ki en uzun yazımı yazmış oldum. Hem de iki bölüm halinde. Bu yazıları sonuna kadar okuma sabrını gösterenlere çok teşekkür ediyorum. Bundan böyle polemik arayışlı hiçbir yazıya, ya da yoruma yanıt vermeyeceğimi, samimiyetten uzak, pirim yapma, çok okunma, çok yorum alma amaçlı, bu amaçları için çamur atmak dahil her türlü yolu deneyenlerle hiçbir işimin olmadığını özellikle belirtmek istiyorum.

Burada; havacılık, THK ve sivil toplum konularında yazmaya devam edeceğim. Bunu da, iyi yazar olma, çok okunma gibi bireysel tatminlerim için değil, Büyük Kurtarıcı Mustafa Kemal Atatürk’ün emaneti; amaçlarına, çalışmalarına sonuna kadar inandığım, Bir Cumhuriyet Aydınlanma Kurumuna, Türk Hava Kurumu’na olan sevgim gereği yapacağım.

unutmayın1: THK Yangın Uçağı alım kampanyası için, tüm operatörlerden yangın yazıp, 3919’a gönderin. Bedeli 6 YTL’dir. Ülkemize katkısı, yemyeşil ormanlar.

Unutmayın2: Bir Cumhuriyet Kurumu olan THK’na üye olun. Rejime ve Cumhuriyet kazanımlarına sahip çıkmanın bir yolu da, rejimin ve Cumhuriyetin kurumlarına sahip çıkmaktır.

 
Toplam blog
: 182
: 2395
Kayıt tarihi
: 29.01.07
 
 

10 Kasım 1954 tarihinde doğdum. Sosyal Hizmet Uzmanıyım. Pilotum. (ultralight licence no:151)..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara