Haram ve helale farklı bir bakış

Dün öğle saatinde , muhasebe müdürüyle bir konu hakkında görüşmek için muhasebe departmanına indim.Kendisi o an için orada yoktu ve bir çalışan bir personelimizde , kendisiyle görüşmek için kapıda bekliyordu. Kendisine dönüp hayırdır diye sordum. Oda bana dönerek , muhasebe müdürümüzle görüşmek istiyorum dedi. Müdür bey şuan burada değil istersen bana söyle , eğer acil bir şeyse , yardımcı olabileceğim bir şey varsa görelim dedim. Ben maaşımın elime ödenmesini istiyorum , banka kartıyla çekmek istemiyorum. Maaşımın bankaya yatırılmasını istemiyorum , bu konuyu görüşeceğim dedi. Neden diye sordum. Bana kendinden emin bir ifadeyle bankaya yatırılan para haram , bende o yüzden istemiyorum dedi…..

Güler misin , ağlar mısın? Ne diyeceğimi bilemedim. Zaten bakışlarından anladığıma göre o kadar şartlanmıştı ki , o anda ne desem boştu. Artı olarak da böyle bir konuyla uğraşacak , laf anlatacak psikolojik halimde yoktu. O yüzden , sen bu işini müdürle görüşmelisin benim yetki alanımın dışında bir mevzuu dedim. Böylece beraber başladık beklemeye…

Çok geçmeden , müdür beyimiz geldi ve odaya doğru giderken bana dönüp , hayırdır niye gülüyorsun diye sordu. Bende arkasından birazdan görürsün dedim ve üçümüz daldık odaya.

Müdür bey , bana döndü ve ne oldu gibilerde baktı ama ben , oluşacak diyoloğu çok merak ettiğim için parmağımla personeli işaret ederek , arkadaşın işi acil , istersen o seninle bir görüşsün sonra benim işi hallederiz dedim. Müdür bey tabi diyerek personele döndü ve tebessümle evet delikanlı seni dinliyorum dedi. Personel ile müdür bey arasında , bizim yaptığımız konuşmanın aynısı geçti. Müdür bey benimle aynı soruyu sordu ve aldığı cevap karşısında , donuk ve şaşkın bir şekilde , ne diyor bu der gibi bir ifadeyle bana baktı. Bende anladın sen onu dedim.

Müdür bey , personele önce sakin bir şekilde , böyle bir durumda alınan paranın haram olmadığını çünkü personelin faiz almadığını , parasını vadeli faiz hesabı olmadığını , boş bir çırpınışla anlatmaya çalıştı ve personelin ikna olmadığını ve düşüncesinde israr ettiğini görünce sinirlenmeye başladı. Bak delikanlı , burada sadece bir firmada 150 tane işçi çalışmaktadır , biz her personelin isteğine göre hareket edersek , iş yapamaz hale geliriz. Bu şirketin politikası böyle , eğer kabul etmiyorsan , git bağlı olduğun birimin şefiyle görüş , gereken neyse onu yapsınlar. ama bu işyerinde çalıştığın sürece bilki maaşını bankaya yatıracağız ve ATM kartıyla çekeceksin.

Ben onları sessizce izlerken bizim müdür beyin içi epey bir doluymuş ki , konuyu aldı siyaset , türban , Laiklik M.K.Atatürk , irtica konularına getirdi. Personele bir ara dönerek , sen büyük abdestini yaptıktan sonra temizliğini taşla mı yapıyorsun diye sordu. Memleketin bu hale gelmesinin nedenini , irticanın , cahilliğin çok kötü bir şey olduğunu , teknolojinin faydalarını , imkanların kullanılması gerektiğini , 150 kişinin maaşının nakit olarak çekimi ve dağıtılmasının vermiş olduğu zararları ve getirdiği riskleri anlattı.

Bizim personelimiz , kafası dolmuş , ikna olmamış , ne oluyor ya der gibi boş bir ifadeyle , odayı izin isteyerek terk etti. Müdür bey bana dönerek , Melih yandık oğlum , zihniyete bakar mısın , bu insanları zehirleyenler , vakti zamanında Osmanlıyı da böyle zehirlediler ve çökerttiler. Büyük meleklerin kırbaçlarını vurması ile ortaya çıkan şimşeklerden tut , dere yatağına ev yaparak ve sel bastığında , bizi Allah cezalandırdı diyenler mi istersin , satranç oynamak zekayı açar , zekası açılanlar günaha saparlar , fazla düşünürler , akıllarına zararlı fikir gelir diyenler mi istersin , dolu bu memlekette dedi.

Bende hocam bu konuları bilahire , müsait bir vakitte enine boyuna görüşürüz diyerek , odadan ayrıldım. Benim işi konuşacaktık ancak , randevuma geç kalacağım için geri dönemedim. İlk fırsatta sevgili müdür beyle konuyu görüşeceğim.