- Kategori
- Haber
Haremlik-selamlık metrobüs olur mu?

Geçen gazetede ilginç bir haber vardı. Saadet Partisi, “Haremlik-Selamlık Metrobüs” için 60 bin imzatoplamış ve imzaları İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'a göndermiş. Bakalım bu başvuru nasıl sonuçlanacak? Kadir Topbaş'ı da bu arada epey sıkıştırıyorlar. Geçen hafta da “Pierre Loti” tepesinin isminin “İdris-i Bitlisi” olarak değiştirilmesi teklif edilmişti.
Dilekçelerinde metrobüsü kullanan kadınların araçlardaki yoğunluktan dolayı çeşitli sıkıntılar ve bu sıkıntılara bağlı metrobüslerde nahoş tartışmalar yaşadıklarını, kadın yolcuların, hamile, çocuklu veya yaşlı da olsalar itiş kakışların yaşandığı, nefes almanın bile zor olduğu bu araçlarda seyahat etmek zorunda kaldıklarını, her 3-4 araçtan sonra gelen 1 adet pembe renkli metrobüsün isteyen kadın yolcular için sefere konulması gerektiğini belirtmişler. İsteyen kadın yolcular normal seferlerdeki araçları, isteyen diğer kadınlar da pembe renklileri kullanarak seyahat edebilmelidirler demişler.
Şimdi insanın aklına çeşitli sorular geliyor.
1. Neden kamu taşımacılığında kadın-erkek ayrımı yapılsın? İleride özel taşımacılığa geçildiğinde buna da izin verilebilir mi? Kardeşim parasıyla değil mi? Veriyorum parasını pembesini kullanıyorum denilebilir mi? Bu kabul görür mü? Ya da “özgürlük” açısından bakarsak eğer, bu özgürlüğe girer mi? Galiba girer. Bir takım insanlar hizmetin parasını ödedikten sonra emniyet içinde istedikleri gibi seyahat edebilmelidirler. Ancak “eşitlik” açısından bu doğru olur mu? Yani yurttaşlar açısından bir hizmet satınalırken bir ayrımcılığa gidilmesi adil olur mu? Galiba bu noktada “ayrımcılık” yönünden, “insan hakları” yönünden sıkıntılar doğabilir.
2. Neden metrobüsler bu kadar kalabalık? Metrobüsler acaba yeterli mi gelmiyor? Metrobüsler yerine bu hatta “metro” konulması düşünülemez mi? Hem yolu da hazır, açık. Kalabalık ortamda seyahat etmek, klimaların çalışmaması, hele çocuklu ve yaşlı insanlar için yolculuğunu çekilmez kılar. Vatandaşları rahat ettirmenin, imkanları artırmanın yolları aranmalıdır.
3. Toplum neden sıkıntıda ve hararetle tartışıyor? Toplumun bir arada yaşaması, etkileşim içinde olması gerekmez mi? Bu ayrılıklar sonuçta ileride topluma zarar vermez mi? Bu soruları da düşünmekte yarar var.
4. Belediye ulaşım için neden başka çözümleri düşünmüyor, devreye almıyor? Mesela Havaray, Füniküler, Teleferik, boğaza kurulacak Metro Köprüsü, Araç Trafiğine Kapalı Alanların yaygınlaştırılması gibi.
Ülkede kürtaj tartışmaları son günlerde hat safhadaydı. İnsanlar "benim bedenim benim kararım" diyorlardı. Ben de hak verdim, aynı şekilde türban kullanımı da öyle, kadınların kendi kararıdır, kendi özgür kararları olduğu sürece, baskı, şiddet, zorlama olmadığı sürece kimse buna da günlük hayatta ve özel veya devletten hizmet alırken karışmaması gerekir. Kamu hizmeti verirken de kamunun kuralları geçerli olmalıdır. Laik devlet geleneği korunması gerekir. Ama kamu araçlarını kadın-erkek ayrımı olarak düzenlemek hem ayrımcılık açısından hem de insan hakları açısından bence yanlış. Belki pozitif ayrımcılık açısından yaşlı, hasta ve çocuklu bayanlar için ileride ayrı bir metrobüs olabilir, toplum bunu anlayışla da karşılayabilir ama onun da suyunu çıkaranlar olabilir, bunu da önlemek lazım. Bunun için belki kamera sistemleri koymak lazım, belki istismar, ihlal olduğunda uzaktan kumanda ile aracı kilitleyecek yeni sistemler yapmak lazım filan.
Bence artık bu meselelerde dini tartışmalara hiç girmeden, akıl içinde kalarak, “insan hakları, eşitlik ve özgürlükler” temelinde konulara yaklaşmak lazım. Yoksa işler hepten çıkmaza giriyor ve kaybeden yine ülke oluyor.