Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

15 Haziran '12

 
Kategori
Haber
 

Kürtçe seçmeli ders oluyor...

Kürtçe seçmeli ders oluyor...
 

Başbakan iki-üç gün önce önemli bir açıklamada bulundu. Artık okullarda 5. Sınıftan itibaren “Kürtçe” seçmeli ders haline gelecek dedi. Başbakanın açıklamaları şu şekildeydi.

“Öğrencilerimiz, farklı dil ve lehçelerin öğrenilmesi hakkında kanun kapsamında, 'Yaşayan diller ve lehçeler' adı altında, yerel dil ve lehçeleri öğrenme imkanına kavuşuyorlar. Örneğin, yeterli sayıda öğrenci bir araya geldiğinde, Kürtçe seçmeli ders olarak alınabilecek, öğretilecek ve öğrenilecek. Bu, tarihi bir adımdır. Ben Kürt kökenli vatandaşlarımdan özellikle rica ediyorum. AK Parti'nin bu tarihi adımlarına karşı kim ne diyecek ibretle izlesinler.

Yeni ders çizelgesinde, 'İnsan hakları, yurttaşlık ve demokrasi' dersi, İlkokul 4. sınıfta zorunlu ders olarak verilecek. 'Temel dini bilgiler' seçmeli dersini de öğrencilerimizin tercihine sunuyoruz. Bu derste farklı dinlerin mensubu, örneğin Hıristiyan ve Musevi öğrencilerimiz diledikleri takdirde, kendi dinlerini öğrenebilecekler.

10 yıllar boyunca, Türkiye, azınlığın çoğunluğa hükmettiği, demokrasi dışı kararlar aldığı ve bunları baskıyla uyguladığı dönemlere şahit olmuştur. Onlarca yıldır millete yaşam tarzı dayatanlar, şimdi farklı yaşam tarzlarının görünür olmasından rahatsızlık duyuyorlar. Yıllarca ötekileştirilen, horlanan, dışlanan insanların eşit yurttaş haline gelmesini kimse farklı yerlere çekmemelidir. Türkiye'de yaşanan sadece ve sadece bir normalleşme sürecidir.

Bizi 12 Haziran seçimleri sonrasında, son derece haksız şekilde tekebbürle itham edenler, değişimi anlayamayan, değişen Türkiye'ye ayak uyduramayanlardır. Kimler karşısında kibirleneceğimizi, gururlanacağımızı ve tekebbüre (büyüklenme, kendini üstün görme) kapılacağımızı da çok iyi biliriz.

Bakın en son kademeli eğitimi yasalaştırarak, bir yasaklama değil; tam tersine, veliler ve öğrenciler için daha geniş tercih hakkı getirdik. Türkiye'de bazı seçeneklerinüzeri çizilmişti; biz bu çizikleri kaldırdık. Biz kimseye, meslek liselerini ya da imam hatipleri dayatmıyoruz. Hiçbir öğrenciye, hiçbir veliye biz seçmeli Kur'an dersini, Siyer dersini dayatmıyoruz. Tam tersine biz, önü kapatılmış olan bu seçeneklerin önünü açıyoruz. Bu özgürlüğü alıp hem de 2 kere Anayasa Mahkemesi'ne taşımak, dayatmacı, yasakçı, baskıcı, statükocu zihniyetin bir kez daha açığa çıkmasıdır. Yeni CHP diyorlar, bunun neresi yeni? Olsa olsa, Doğan görünümlü Şahin olur bunlardan."

Şimdi Kürtçe’nin seçmeli dil haline getirilmesi bence de tarihi bir adım. Kürt sorunu dedikleri sorun ne ise (hala daha anlamış değilim, kimse de anlamıyor, terör olayı neden var ve neden bitmiyor!) bu sorunu çözmek için geliştirilmiş önemli bir  karar. Daha önce de 4+4+4 eğitim sistemi kararı alınmıştı, burada da Kur’an ve Hz. Muhammed’in Hayatı (Siyer) dersleri seçmeli ders olarak alınabilecek diye bir karar çıktı. Gerçekten eğitim sisteminde dayatmacı olmamak lazım. Bugün İngilizce, Fransızca, Almanca gibi dersler okullarda dil dersi olarak seçilebiliyorsa pek tabii kendisini geliştirmek isteyen Türk vatandaşları da bu çoğrafyanın etrafında bulunan Kürtçe, Arapça, Lazca, Süryanice, Pomakça, Bulgarca, Yunanca, Rusça vbg. dilleri de seçebilmelidirler. Bu imkanlar insanlara tanınmalıdır. Yine kendi dinine önem veren insanlar Kur’an okuma dersini, Hz. Muhammed’in Hayatını (Siyer), Hristiyanlığı, Yahudiliği veya Alevilik, Caferilik gibi diğer mezheplere dair seçmeli dersler alabilmeleri gerekir. Özgürlükçü bir açıdan bakarsak seçmeli derslerin bir zararı yok, aksine ülkeyi zenginleştirebilir. Ancak Milli Eğitim, tek dil, resmi dil Türkçe’nin de önemi üzerinde çokça durmalı. Türkiye’de yaşayan her vatandaşı birbirine bağlayacak bağların sayısının da artırılması gerekiyor. Bu bağlardan en önemlisi bence Türkçe’dir.

Bugün bazı siyasetçiler ve gazeteciler Kürtçe’nin seçmeli ders olarak değil, anadil olarak okutulmasını öneriyorlar. Temel eğitimde bu olursa bence yanlış olur. Belki üniversitelerde Kürtçe eğitim veren bölümler, branşlar açılabilir ama temel eğitimde bu ülkeye büyük zarar verir. Ülkede birlik bozulur. İki farklı dilde (hatta diğer talepleri olanlar da ortaya çıkarsa daha fazla) eğitim alan insanlar farklı dünyalarda olurlar ve ülkenin birliği kalmaz. Ülke bölünebilir. Buna da samimi olan hiç bir vatandaş yanaşmaz. Onun için çok dikkatli olunmalıdır. Ülkenin birliğini zedeleyecek kararlar alınmamalıdır.

Çocuklara ülke sevgisini, insan sevgisini kazandıracak dersler de verilmelidir. Nitekim Başbakan yine açıklamış. İlkokul 4. Sınıfta 'İnsan hakları, yurttaşlık ve demokrasi' dersi zorunlu olarak okutulacakmış. Bence çok yerinde bir düşünce. İşte böyle olmalı. Bu coğrafyada hepimiz eşit vatandaşlarız. Hepimizin insan olmamızdan kaynaklanan doğal hakları var. Mesela ülkede bir haksızlığa uğrasak ülkedeki adalet yetmediğinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) başvurabiliyoruz. Buna zamanında hatırlıyorum ülkede karşı çıkılmıştı ama bence iyi ki yapılmış. Kendisini çok eleştirmişimdir ama rahmetli Özal’ın bu ülkeye en büyük hizmetlerinden birisi de bu AİHM’e bireysel müracaat hakkı olmuştur.

Çocuklarımıza iyi bir gelecek bırakmamız lazım. Onlara, insan hakları, çevrenin koruması, özgürlük, eşitlik, hak-hukuk-adalet, barış, kardeşlik, dayanışma, anlamlı değer üretme gibi evrensel değerleri çok iyi aşılamamız lazım. Bizim zamanımızda ilk okullarda çok fazla ders yoktu. Bir Hayat Bilgisi dersi vardı ve 5. Sınıfa kadar aynı hoca ile devam ediyorduk. Ancak ortaokulda değişik öğretmenler geliyordu derslerimize. Şimdi ise 4. Sınıfta başlıyor değişik dersler ve değişik öğretmenler. Bu bile büyük bir ilerleme bana göre. Ancak maalesef çocuklarımızı gereği gibi de yetiştiremiyoruz. Bu OECD araştırmalarında ortaya çıkıyor. Bu nedenle Milli Eğitim Bakanlığı bir çalışma başlatmış. Okul süreleri uzayacakmış, okullar 3 dönem olacakmış. Bence bunu uygulamak lazım. Hatta okul ile hayatı birleştirmek lazım. Çocuklar öğrendikleri bilgilerin hayatta nerelerde uygulandıklarını somut olarak görebilmeli ve bu bilgi üzerine yenilikleri düşünebilmeli, yaratıcılıklarını geliştirebilmelidirler. Eğitim işte o zaman çok daha anlamlı bir hale gelecektir. Yoksa işler göstermelik yapılmamalıdır. Mesela geçtiğimiz yıllarda bir uygulama vardı, çocuklara ödev veriliyor ama o ödevi çocuk değil evde aile yapıyor, böyle saçma sapan bir şey olamazdı ve sanıyorum kaldırıldı.

Eğitim çok önemli. Bilgiyi etkin kullanma çok önemli. Bu amaçla Türkçeyi doğru, etkili ve güzel kullanmayı, eleştirel düşünmeyi, bilgilerden çağrışım yaparak yaratıcı düşünmeyi, etkili iletişim kurmayı, araştırma ve sorgulama yapabilmeyi, problemleri çözmeyi, hep çözüm odaklı düşünmeyi, sosyal olmayı, katılımcı olmayı, sürekli öğrenmeyi çocuklarımıza en iyi şekilde öğretmeliyiz diye düşünüyorum.

 
Toplam blog
: 648
: 2341
Kayıt tarihi
: 13.09.11
 
 

1995 ODTU Fizik Lisans, 1998 ODTU Fizik Yüksek Lisans (Biyofizik)  mezunuyum. Özel sektörde kalit..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara