- Kategori
- Gündelik Yaşam
Harika fikirler, harika kazançlar

Yaz geldiğinde, çocuklar harçlıklarını çıkarmak için -hiçbir şey yapamasalar- ellerine birer baskül alıp sokağa atarlar kendilerini. Amaç yoldan geçenleri tartıp, bir iki lira ne koparabilirlerse cebe atmaktır. Ama ben bu işten hiç para kazanana şahit olmadım...
Hiç düşündünüz mü bilmiyorum ama aslında işin özünde ciddi pazarlama hataları var.
YANLIŞ ZAMANLAMA, YANLIŞ DUYURU, YANLIŞ DİALOGLAR…
Elinde baskülle trafiğin en yoğun olduğu yeri kendisine mesken seçen delikanlımız, yoldan ona doğru yaklaşmakta olan aşırı kilolu hanımı görünce başlıyor bağırmaya! “Tartayım mı abla?” yanından geçmekte olan aşırı kilolum adama da bir tane, “Tartayım mı ağabey?”…
“Bak baskül sağlam, tartar seni!. Çık üstüne kaç kilo olduğunu söyleyeyim!”.Rezaletin daniskası.
Hatalar peş peşe sırlanıyor… Sokağın ortasında “kilo gibi son derece hassas olunan bir konuyu, kim yabancılarla paylaşmak ister ki?”. Düşünsenize adam tartıya çıkıyor, gösterge 138 kiloda duruyor. Tartıcı Çocuğun gözlerinden geçen şaşkınlık, hayranlık ve dehşet duygularını içeren göz titremesini kim fark etmez ki?
Oysa insan, doğru dahi olsa korkunç gerçeklerin yüzünde tokat gibi patlamasını istemez. Hele hele acımasız gerçekleri, tamamen yabancı olduğu bir ortamda bir yabancıdan duymak kesinlikle istemez. İnsanın ruh hali masallardaki sihirli aynaya benzer. Her ne olursa olsun onu iyi ve güzel halleriyle ön plana çıkaracak, mutlaka sırtını sıvazlayacak bir sihirli ayna!. “Ayna ayna, söyle bana benden daha güzeli var mı?” sorusuna “Hayır yok!” diye cevap verecek bir aynaya…
Gelelim ikinci ve en büyük hataya! “Ben neden kilomu, bir başkasının tuttuğu basküle çıkarak öğreneyim? Ben bu kadar basit bir şeyi yapmaktan aciz bir adam mıyım ki, evimde ya da komşumda; ama bu ortamdan çok daha streril bir ortamda öğrenmeyeyim kilomu?. Sokak ortasında elinde en atraksiyonsuz baskül tutan çocuk bu konunun uzmanı mı? Yani o sizin kilonuzu söyleyince her şey çok daha farklı mı oluyor. Bu işi bir tek o mu biliyor?
Bu kadar gereksiz bir konuyla ilgili olarak ne kadar çok laf ettin!. “Çocuk öyle ya da böyle harçlığını çıkarmak istiyor” diyebilirsiniz. Hayır! İşin aslı öyle değil benim anlatmaya çalıştığım konu bu kadar basit bir konuda bile yaratıcılığa hiç bulaşmadan en düz ve en kalitesizi seçmek bizim ruhumuzda olabilir mi diye düşünüyorum. Neden zaten her ortamda herkesin zaten yapabileceği bir şeyi ekstra hiçbir şey katmadan para kazanma aracı olarak kullanıyoruz? İlk akla gelen neden sürekli bizim çözüm şeklimizi oluşturuyor?. Elinde baskül ben sizi taratacağım ama yanında da bu şovu yapacağım diyen kazanmaz mı? Ben belki de rezil olma pahasına sırf bu çabayı takdir etmek için o basküle çıkmaz mıyım? Sonra verdiğim paranın ne kadar akıllı ve yaratıcı bir çocuğun cebine gittiği için gururlanmaz mıyım? Kim bilir verdiğim o lira nasıl bambaşka bir fikir olarak bana geri dönecek, kim bilir, ben yarın bu sokaktan geçerken yine aynı çocuk beni hangi farklı dille karşılayacak, ya da adı mı hatırlayacak mı?..
Ülke olarak dünyanın fındığı üretip, “hiç” paraya ihraç eden ve sonra elli katı fiyata çikolata olarak ithal eden ülkenin çocuğu olarak soruyorum sizlere “Ne zaman ürettiklerimizi fikirlerimizle beraber pazarlamayı öğreneceğiz?” Sorarım size? tüm bunları “Kim bilir?”