Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Şubat '18

 
Kategori
Deneme
 

Harp

Harp
 

Kabul etmek istemediğim  bazı yoklukları kabul ettirmeye başlıyor hayat. İçten içe yenilmek istemediğimi anlatıyorum aklıma. O da benden bağımsız bir süredir. Kimi zaman sırf bu sebepten nadasa bırakmak istiyorum aklımı. Biraz toparlansın, kendine gelsin, bazı kararları yüreğimin sessizliğinde alsın diye ama o yine gidip yüreğimin gölgesine sığınıyor. Elbette sonucunu bildiği için böyle davranıyor. Bir kere karar verirsem geri dönüşü olmaz dediğim her şeyin rüzgarı bile değmedi mevsimlerime. Bu sebeple aklım beni çok iyi tanır.

Kararsız kaldığım anları bir yerlere yazıyor olsa gerek, yoksa bu kadar net bir biçimde hatırlatmazdı. Benim de emin olduğum bir şey varsa, o da işin içine yüreğim karıştığında aklımın dünyasının alt üst olduğudur. Halbuki anlaşıp yaşasalar bir arada. Olmuyor, olmasını isteseler bile keskin bir bakışla hemen hayat karışıyor araya. Aklım daha uysal, yüreğim ne zaman ne derse onu yapıyor. Yüreğim de memnun halinden tabi, hazır dize getirdiği bir akıl bulmuşken her fırsatı değerlendiriyor. Acaba insanın aklı ve yüreği bulunduğu bedenden şikayetçi olmuş mudur hiç? Hep merak ederim. İkisi bir olup konuşsalar bedenimle belki bir uyumun içinde zamanı harcayıp gidiyor olacağız. Belli ki incitmekten korktukları sorunları kendi aralarında çözüyorlar. Çoğu zaman yoruyorum, itiraf etmeliyim ki isyan ettikleri zamanlara gözlerimi kapatıyorum. Seslerini de duymadığım oluyor. Buna rağmen vazgeçmiyorlar benden. Yüreğimin sonsuzluğu yoruyor aklımı. O da bunun farkında ama elinde değil ki bir sınır çizsin kendine. Karşıma alıp konuştuğum oldu, her insana güvenme, kimisine yer verme, böyle sonsuz sevme dedim ama siz de bilirsiniz ki dinlemedi. Söz konusu sevdiği insan olunca beni hiç dinlemiyor. Hak verir misiniz bilmem ama bazen gerçekten çok hak veriyorum. Bu dünya diyorum kendi kendime , sevmek için isimlerin yazıldığı bir kitap değil mi? Sevda masalları çıkmaz mı kalabalıklardan? Aklıma yazdığım sorulara güzel yürekli insanlardan cevap buluyorum. Bazısının sesi, bazısının gülüşü bazısının da sadece varlığı yetiyor sevmek için. Hal böyleyken hayata: “Sen bir dur bakalım.” Demek geliyor içimden ama yapamıyorum. O anda; vazgeçen, yeni arayışlar içinde olan ve yüreğinde hiç sevgi taşımamış insanlar çıkıyor karşıma. Aklım, karşı koymaya hazırken yüreğim durduruyor. Çünkü o, sevmenin büyüsüne inanıp gelmiş bir var oluş. Ne derse desin kabul etmiyor.

Bir karmaşanın içinde hayatla oyun oynuyoruz. Bazı yokluklar, derinden acıtıyor yüreğimi ama yürek ne yapsın. Yokluk, zaten olmak istediği bütünlüğe varmışken. Söylesenize, aklınızla yüreğinizin bir olduğu savaşta galip gelen bir sevdanız var mı?

 

 
Toplam blog
: 36
: 116
Kayıt tarihi
: 04.06.17
 
 

Mavinin içinde mavi, çocuklarla çocuk, üzülene omuz, sevinene gülümseme, bir kalemin varolmasına ..