Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Temmuz '06

 
Kategori
Psikoloji
 

Hasta psikolojisi

Hayat, bir insanın doğumuyla ölümü arasında yaşanan süreyi ve bu süre içinde duyduğu, yaşadığı, karşılaştığı bütün olayları kapsayan geniş bir yelpazedir. Yaşarken heyecan duyarız, yaşarken zevk alırız, yaşarken seviniriz, yaşarken üzülürüz, yaşarken acırız, kızarız, güleriz, ağlarız... Ve ölürüz.

O zaman hayat biter işte. Yani hayat, yaşam demektir. Etrafınızda olup biteni farkedebiliyorsanız ve onlara gereken tepkiyi gösterebiliyorsanız, yaşıyorsunuz demektir. Bu mantığa göre bir espri yapıldığında kahkahayı basamıyorsanız, otuz kırk kişinin öldüğü bir vahşete gözyaşı dökemiyorsanız, yaşamıyorsunuz demektir değil mi?

Kısmen doğru ama kısmen de yanlış. Kesin teşhisini ben koyamıyorum, bir başka deyişle latince bilimsel adını yazamıyorum ama, hastalıktan bahsetmek istemiyorum.

"Hayat" gözünüzün önünde aynen kendi bildiği gibi acısı tatlısı, neşesi hüznüyle devam edip giderken, siz olanlar karşısında gösteremediğiniz tepkilerden dolayı, o hayatın içinde mi, dışında mı olduğunuzu anlayamıyorsunuz.

Rahmetli annem beyaz bir yemeni sarardı başına sarık gibi... Anlardım ki o gün hasta... Aslında kime, ne gibi mesajlar vermek istiyordu kimbilir. Ben sadece hasta olduğunu anlardım, o kadar... Babam, ablamlar, kardeşlerim ne hissederler, ne düşünürlerdi, hiç bilmiyorum.

Annem acaba olanların ne kadar farkındaydı? Gördüğü ya da görmediği tepki ve ilgi, ona yetiyormuydu ki, ömrünün sonuna kadar her hasta oluşunda sadece bunu tekrarlamakla yetindi, bilemiyorum. Çünkü babamın bir kerecik bile bu yüzden onun hasta olduğunu anlayıp doktora götürdüğünü görmedim. Hasta psikolojisi işte... Anlamak zor..

Psikoloji zaten zor anlatılır ve zor anlaşılır bir kavramdır. Somut olayları bile anlamamız ve anlatmamız kolay değilken, herkese göre değişebilen, her olaydan etkilenebilen ruhsal bir olayı açık seçik gözler önüne sermek mümkün mü?

Vallahi değil... Ağzımdan çıkacak tek bir kelimeyi emir telakki edip benim iyileşmem için her şeyi yapmaya hazır halde bir melek titizliğiyle başucumda bekleyen eşimin tek derdi beni anlayabilmek... Ama mümkün mü? Ne gezer... Ama ben onun neler çektiğini daha iyi anlıyorum. Çünkü onun kafasında binbir düşünce, yapılması yapılmaması gerekli şeyler listesi var... Bense hayatı sadece dışarıdan gözlemleyen, ne ona bir katkısı olan, ne de onun etkisinde kalan "dondurulmuş bir canlı" olarak -bu acınacak durumda biraz da hınzırca- sadece onun halini düşünüyorum.

Cümleyi böyle bağladım ama, buradaki "düşünüyorum" kelimesi ne kadar doğru bilmem. Çünkü hasta düşünebilir mi, düşünse bile bu sağlıklı olabilir mi, sağlıklı değilse buna düşünce denebilir mi, işte size bir fasit daire içinde dönüp durmak için bulunmaz bir fırsat...

Psikolojinin bir anlamı daha var sözlükte... Mesela "toplum psikolojisi" dendiğinde, bir grubu, bir bireyi belirleyen hareket etme, düşünme, duygulanma biçimlerinin bütünü anlaşılıyormuş. Düşüncenin doğrusu burada ne kadar etkisi var bilemiyorum, ama hasta psikolojiinde böyle bir şeyin olmadığına eminim.

Türk Dil Kurumu'nun sözlüğünde "hasta psikolojisi" diye bir tanım yok. Belki hekimlikte bu konuda yapılan araştırmalar vardır. Şimdilik kaydıyla belki ulaşılmış sonuçlar da mevcuttur. Ama ben yine de diyorum ki, gülünecek, sevinecek, üzülecek, ağlanacak olaylara hayatî hiçbir tepki gösteremeyen, bir anlamda hayatla bağlantısını askıya alan bir hastanın, düşünme yeteneğinin yerinde olması biraz kurallara aykırı olmaz mı?

Siz siz olun, en iyisi hasta olmayın. Böyle bir şey mümkün değil diyorsanız, hasta yakını olmayın. Eğer o da imkânsızsa, bâri hasta psikolojisine aldanmayın.

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..