Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

08 Şubat '09

 
Kategori
Deneme
 

Havada bahar kokusu

Havada bahar kokusu
 

Dışarıda yağan yağmurun kokusu geliyor burnuma. Bu yaklaşan baharın kokusu aynı zamanda. Yağmuru sesiyle, teninize düşen damlalarla algılayabilirsiniz, aynı
zamanda kokusunu da duyabilirsiniz. Nesneleri sadece bir duyu organı ile algılamak bana hiçbir zaman yetmez. Sezgilerim çağrışımların da peşi sıra gelirler. Görmeli, dokunmalı, koklamalı, tadını almalı yoksa hep bir şeyler eksik kalır yaşamda. Belki bu yüzden şiire olan tutkum ya da edebiyata. Edebiyatçıyı farklı kılan şeylerin başında gelir bir duyu organı ile yetinmemek. Denizi görmek yetmez örneğin.Tuzunu dudağında hisseder, genzini yakar, çıplak ayakla ona daldırmak ister ayaklarını, en derin yerine gözlerini dikip parlayan incileri görür istirityelerin içinden.

Bazen yaşamda bir yetmezlik duygusu sarar etrafınımızı. Bir sancıdır başlar böyle anlarda yazıya sarılmam gerektiğini bilirim.

Bütün duyguları birden yaşamaya başlar insan böyle anlarda. Mutluluk sarar içimi nedensiz, sevdiklerimi daha severim, ölesiye... Ve birden hüzün kaplar içimi, yağmak isterim yalnızlığımın üzerine. Bir tüy kadar hafiflerim ansızın karamsarlıklarım kaybolur ve birden bire aklıma gelir sevdikleri acı çeken insanlar. Belki yaşamın ta kendisidir hızla beni dolduran bu duygular.

Yağmurun getirdiği bahar kokusu odamda ve bir müzik gibi ve Tevfik Fikretin dizeleri kulağımda :

Küçük, muttarid, muhteriz darbeler
Kafeslerde, camlarda pür ihtizaz
Olur dembedem nevha-ger, nağme-saz
Kafeslerde, camlarda pür ihtizaz
Küçük, muttarid, muhteriz darbeler.

Sokaklarda seylabeler ağlaşır
Ufuk yaklaşır, yaklaşır, yaklaşır


Yağmur şairin en ünlü şiirlerinden. Yağmur damlaları camlara tekdüze ve ürkek şekilde vurmakta, durmadan türkü söyleyip ağıt yakmaktadır. Yağmur tasvirindeki başarının yanı sıra bu şiirde verilen yağmur sesi dikkat çekicidir. Şair yaptığı aliterasyonlarla okurken bu sesi bize duyuruyor.

Bazen bir şairin kaleminde görüntüler, sesler, kokular, tatlar, çağrışımlar en güzel şekilde bir araya gelir ve şiir olur . Orhan Veli’nin 'İstanbul’u Dinliyorum Gözlerim Kapalı' şirinde olduğu gibi. Şair bize sadece gördüğü İstanbul’u değil kokusunu aldığı, sesini duyduğu İstanbul’u da anlatır.


‘Sucuların hiç durmayan çıngırakları / Çekiç sesleri geliyor doklardan/ bir kadının suya değiyor ayakları /güzelim bahar rüzgarında ter kokuları / beyaz bir ay doğuyor fıstıkların ardından / kalbinin vuruşundan anlıyorum’

Seçilen bazı dizelerde görüldüğü gibi İstanbul sadece görülen bir manzara değildir. İstanbul gündelik haliyle bütün duyulara hitap ederek şairin dizelerini doldurmaktadır.

Bir şiirin içinde canlanıyor elsiz, ayaksız, sessiz duran her nesne. ‘Hoyrattır bu akşamüstüler daima/Gün saltanatıyla gitti mi bir defa/Yalnızlığımızla doldurup her yeri/Bir renk çığlığı içinde bahçemizden/ Bir el çıkarmaya başlar bohçamızdan/ Lavanta çiçeği kokan kederleri/ Hoyrattır bu akşam üstüler daima.(A. Muhip Dıranas)

Günlük yaşamda kullandığımız sözcükler insanın iç sesine asla yetmez. Yaşamı sadece sözcüklerin görünen anlamları ile algılayanlar için eksik kalan bir şeyler daima vardır. İnsan yaşamına hayallerini ve imgelerini katarak da bakmayı başarmalı bence. İşte lavanta kokan kederleri bohçamızdan çıkaran hoyrat akşamüstü gibi.

Belki gündelik yaşamda da unuttuğumuz bir ayrıntıdır bu. Bazen yaşamda durup etrafımıza bakmalı fakat sesini duymayı; kokusunu, tadını almayı unutmadan. Belki baharı görmeden de kokusunu almayı bilmek gerek. Çocukluğumdan kalan en güzel anıdır kokular. Sokağın başından annemin pişirdiği yemek kokuları karşılardı beni ve anne yemeği kadar lezzetli değildir hiçbir yemek.

Özlem duyuyorsak geçmişe güzel yaşanmış olduğundandır. Sonuçta yaşam birazda yitirmek demek. Çocukluğumuz, gençliğimiz, aşklarımız, sevdiklerimiz gün geliyor ellerimiz arasından kayıp gidiyor. Güzel olan her şey yerinde kalmalı. Bazen bir sesle, bir kokuyla, görüntü ya da tatla geri gelecektir mutlaka. Yaşamın içinde yaşadığımız hüzünlerin, yalnızlığımızın, acıların yanı sıra güzel olanları da bulmak elimizde sanırım. İnsan yaşadıklarından uzaklaşabilir ama kendinden asla uzaklaşmamalı. Bütün varlığı ile hissetmeyi bilmeli. Üzüntülere sakladığımız seviçlerimiz durmalı bir köşede. Ayrıntıda saklı durur bütün güzellikler ve o ayrıntılar kabaca yaşanan şeylerde kaybolur. Yaşam da buna dahil.

Bu gece yağmur, kokusuyla baharı müjdeliyordu. Belki beklediğimden geç gelecek ama olsun beklemenin de keyfini çıkarmak en güzeli.

 
Toplam blog
: 36
: 2748
Kayıt tarihi
: 14.10.08
 
 

1970 Kaş doğumluyum. Trakya üniversitesi edebiyat fakültesinden 1992'de mezun oldum. Halen edebiy..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara