Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ocak '12

 
Kategori
Futurizm
 

Hawking buyurdu; İnsanlığın sonuna 1000 yıl bile kalmadı/mı(?). Tehlikenin analizi.

Hawking buyurdu; İnsanlığın sonuna 1000 yıl bile kalmadı/mı(?). Tehlikenin analizi.
 

Bin yıl en son sınır benim anladığım… Bin yıl içinde her şey bitecek diyor dahi Fizikçi.
Unutulmaması gereken bu önerme içinde insanlığın sonunun gelmesi, elli yıl da olabilir, yüz elli yıl da olabir mantığı da var elbette… Bu önerme içinde Dünyada yaşamın tümden biteceği gibi sonuç yok ayrıca. İnsan diye özellikle belirtiliyor. Belki bitkiler ve diğer bazı canlılar hayatta kalabilirler. Mesela insandan sonra karınca ya da kaktüs uygarlığı kurulabilir Dünyamızda…İnsan soyunu tehdit eden faktörleri kabaca gözden geçirirsek:

-Dünya dışı etkenler; Göktaşı, uzaylı istilası filan (:) olabilir. Çok filmini seyrettik ama sanırım yapılacak bir şey bu belalara karşı… Atmosfersiz kalıvermeye ne çare bulunur ki? Diyelim ki yer altı sığınakları yapıldı… Su temizlenip, oksijen üretiliyor… Oksijenden de elektrik… Çok uzun sürmez bu yaşam formu…

-Dünyadaki ısı ve iklim değişimleri; Gerçekten insanlık ve canlılar üzerinde korkunç etkileri olabilir bu değişikliklerin… Ancak insan soyunu yeryüzünden silebileceğine inanmıyorum… Mutlaka uyum sağlayabilenler olacaktır.

-Dünyadaki kirlenme sonucu insan ve bir çok canlı türünün üreyemez hale gelmesi; Buna DNA’ların bozulması sonucu kısırlaşma ya da başka bir türe dönüşmekte diyebiliriz… Çok büyük olasılık bu… Ancak teknoloji bu olayı çözer gibime geliyor… Klonlama çok hızlı ilerliyor bu konuda… Üremek için bilinen yollar terk edilecek gibi zaten, normal görünen bu.

-Dünyadaki besin kaynaklarının tükenmesi ve besin zinciri halkasının bozulması ile canlıların açlıktan ölmesi; Şu anki mantıkla doğru bu bakış açısı… Ancak insan soyu doğanın tembel üretimine terk edilemez sanırım. Kafa kadar üzüm tanelerine, koç gibi tavuklara, masa kadar ıspanak yapraklarına hazır olmalı insanlık. Hem de 10 günde üreyebilir bunlar… Geçin siz o her gün karşımıza çıkarılan ‘’organik’’ ürünlerin afra tafrasına… Bu olaydan da insan soyunun biteceğine inanmıyorum…

-Temiz su kaynaklarının bitmesi; Bu başlığı aslında diğer başlıklar altında da irdeleyebilirdim… Ancak özellikle ayrı tuttum. Zaten bu gün bile tatlı su kaynaklarının ve deniz sularının epey kısmı kirlendi. Su oldukça insan onu kullanacaktır. İnsan suyu temizlemeyi biliyor artık… Önemli olan onu diğer canlılara da yetecek kadar üretebilmesi…

-Enerji kaynaklarının bitmesi; İşte buna hiç inanmıyorum. Dünya yapı olarak adeta bir enerji topu… Magmadaki ısı mutlaka kullanılacak ilerde enerji elde etmek için…

-Nükleer savaş tehdidi; İnsanlığı toptan yok edemez… Bu manyak denge ileride kendiliğinden çözülecek… Ancak terör örgütlerinin eline geçmesi an meselesi… Çok can yakacak bir unsur…

-Biyolojik/kimyasal savaş ve deneyleri; İşte bu korkutuyor beni… Deneyleri bile ürkütüyor… Bu deneylerin kontrol çıkması sonucu pardon denemez bunu biliyorum… Deney demek yüzlerce yanlışın denenip, istenilen tek sonucun bulunması demek değil mi? İstenilen sonuçta kutsal değil ayrıca; Düşman sayılanların yok edilmesi, dost sayılanların korunması… Oysa doğanın bu tür sınırları yok. Bir gün atmosferden zehir ya da biyolojik canlılar solunması insan soyunun geleceğinin en büyük riskidir bana göre…

Fakat büyük üstadımız diyorsa vardır bir bildiği diyelim en son olarak… Başka gezegenlere, uydulara sıçramanın yollarını bulalım yine de… Ayrıca tek dünyalı olmaktan da kurtulmanın zamanı gelmedi mi daha? Düşüncede, felsefede, sanatta bilimde… Bakarsın her uygarlığa, ulusa ve inanca ayrı Dünyalar kurularak cennetin kapıları açılmış olur…

 
Toplam blog
: 615
: 948
Kayıt tarihi
: 25.06.10
 
 

1959 Denizli doğumluyum.. İ.Ü. İktisat Mezunuyum.. Emekliyim ve hala çalışıyorum.. Yaşam bizden önce..