- Kategori
- Arkeoloji
Hayallerdeki "müze"
Çağdaş Müze Anlayışı ve Arkeoloji Müzelerinin Bazı Sorunları:
Müze sözcüğü Latince, Mousa’lar (esin perileri) tapınağı demek olan “museum” ve Eski Yunanca “mouseion”dan gelir. Müzeciliğin temelinde kültürel anlamda önemli eserlerin toplanması, korunması ve sergilenmesi yatar.
Çağdaş müzecilik 20. yüzyılda gelişmeye başlar. 1946’da Milletlerarası Müzeler Meclisi (ICOM) ilk defa kurulduğunda müze tanımını şöyle yapar: Müze, halka açık bütün sanatsal, teknik, bilimsel, tarihsel ve arkeolojik nesnelerin koleksiyonlarını kapsar. Bunlara hayvanat bahçeleri ve botanik bahçeleri dahildir, ancak sürekli sergi salonları bulunmayan kütüphaneler dahil değildir. Yıllar sonra ICOM’un yaptığı müze tanımlaması değişir. Kurumun 2001 yılında yaptığı tanımda: Müze, araştırma, eğitim ve halkın beğenisinin yükselmesi amacıyla, insan ve insan çevresi için değerli olan materyalleri bulan, koruyan, araştıran, iletişim kuran ve sergileyen; topluma ve toplumun gelişimine hizmet eden; kar amacı gütmeyen, halka açık, sürekli kurumdur.
Çağdaş anlayışla arkeoloji müzesi, bireye, koleksiyonunda barındırdığı eserlerin anlamını, yararını ve değerini kavratarak, bilgisini geliştiren bir kurum işlevini üstlenir. Ancak ülkemizde müzelerin sergileme işlevlerinin olması dışında insanların ilgisini kültür varlıklarına çeken, bilgilendirme ve tanıtma gibi görevleri de üstlenmesi gerekir. Dolayısıyla arkeoloji müzesi, bu eserlerin işlevsel ve sanatsal açıdan öğrenilmesi ile tarihsel ve toplumsal açıdan değerlendirilmesini sağlayarak, Kültür Varlıklarının değerini ülke insanına yansıtacak olan kurumlardan en önemlisi haline getirilmelidir.
Dünyanın en zengin koleksiyonlarından birine sahip ancak çok kısıtlı imkânlarla çalışan ülkemizdeki arkeoloji müzelerinin, gelişen kültür anlayışına yakışır bir şekilde yeniden teşkilatlanmaya ihtiyacı vardır.
Ülkemizde müzecilik ayrı bir uzmanlık alanı olarak görülmemiştir (Lisans programı dersleri olarak müzecilik bazı arkeoloji bölümlerinde bulunmaktadır ama bir lisans eğitim programı olarak Türkiye’de yoktur. Sadece İTÜ’de Müzecilik Yüksek Lisans Programı vardır). Sanat Tarihi veya Arkeoloji bölümlerinden mezun olan kişilerin müze için yeterli düzeyde olduğu varsayılmıştır. Oysa arkeoloji müzeleri için konservasyon, halkla ilişkiler, sergileme teknikleri, işletmecilik ve hatta pedagojiden anlayan elemanlara ihtiyaç vardır. Üniversitelerin bazı arkeoloji bölümlerde müzecilik dersi olmasına rağmen bu, yeterli değildir. Çünkü konunun ayrı bir disiplini vardır ve bu yüzden farklı değerlendirilmesi gerekir. Çağdaş müzecilik bu değerlendirmeyi içerir. Olması gereken çağdaş müzelerde bu şekilde yetişmiş elemanlara ihtiyaç vardır. Bu yüzden üniversitelere ayrı bir bölüm olarak Müzecilik Bölümü açılması gerekir.
Mimari olarak Türkiye arkeoloji müzeleri, eğer İstanbul Arkeoloji Müzeleri gibi özel bir yer değilse, mimari olarak hemen her yerde aynıdır. Oysa yeni yapılan müzelere insanların ilgisini çekmek için dış ve iç mimariye dikkat edilmesi gerekir. Çağdaş olmaktan uzak, soğuk ve itici mimariden uzak durmak, tarihsel geçmişi hissettirecek binalar yapılması gerekir. Arkeoloji müzelerini sadece sergileme yeri olarak görülmemelidir. Müzeler, sürekli değişen çeşitli projelerle insanların ilgisi çeken bir teşhir anlayışı içinde olmalıdır. Bu ilgiyi canlı tutabilmek için insanların bilinçlendirilmesi ve bilgilendirilmesi gerekir. Bu da müzelerde düzenlenecek sergi, konferans, panel gibi etkinliklerle özellikle öğrenciler hedef kitle seçilerek oluşturulabilir. Müze teşhir salonunda teknoloji ile tarihi buluşturup sanal anlatım yöntemleri kullanılması da çağdaş müzecilik anlayışı içinde önemlidir. Bu, müzelere ilgiyi arttıracaktır. Özellikle slayt gösterimleriyle görselliğe hitap eden toplumla iç içe olmayı bir görev olarak benimseyen müzelere ihtiyaç vardır. Medeniyetin bir göstergesi de bu yoldan geçmektedir. Geçmişini, topraklarındaki kültürel mirası insanlara ne kadar iyi sunarsan, o derecede mirasına sahip çıkmış olursun.
Çağdaş müzecilik anlayışının ülkemize kısa sürede yansımasını, arkeoloji müzelerimizin bugünkü durumu göz önüne alındığında, gerçekleşmeyecek bir hayal olarak görmekteyim. Radikal kararlar alınmazsa bu hep böyle devam edecektir. Bu yetersizliklerle bir nesil daha tarih bilinci olmadan geçip gidecektir. Her geçip giden nesil geleceğimiz için bir kayıp olacaktır.
Müzelerde çalışanlara bakıldığında, eleman eksikliği göze çarpar. Çalışan sayısının yetersizliği, müzelerdeki çalışma konuları çeşitlendikçe uzmanlık alanlarındaki eksikliklerle de önümüze çıkmaktadır. Müzeciler, araziye mi gidecekler, teşhirle mi ilgilenecekler, konferans, panel mi düzenleyecekler, yayın mı yapacaklar, bakanlık temsilcisi olarak kazılara, yüzey araştırmalarına mı gidecekler yani kısaca az sayıda elemanla çok iş nasıl olacak?
Bu aşamada özellikle arazi işleri müzecilerimizin çok zamanını almaktadır. Son yıllarda bu yükü hafifletmek için Koruma Uygulama ve Denetim Büroları (KUDEB) diye bir kurum kuruldu. Ancak bilindiği gibi KUDEB’ler il özel idarelerinde imar ile ilgili daire başkanlığı veya müdürlüklerde, Büyükşehir belediyelerinde imar daire başkanlığı ve diğer belediyelerde imar müdürlüğü bünyesinde görev yapıyor. Ancak bu kurum yaygın değil ve hala müzeler, arazi işlerini üstlenmektedir. Bir an önce kadro sıkıntısını gidermek gerekmektedir. Örneğin Tarsus müzesinde şu an da üç arkeolog bulunmaktadır. Ancak bir tanesi tayin nedeniyle gidecektir ve iki arkeolog kalacaktır. Tarsus gibi antik yerleşim üzerine kurulmuş bir kent iki arkeologla nasıl idare edilecek? Aynı kadro sıkıntısı Silifke Müzesi için de geçerlidir. Bunun gibi bir çok örnek vardır. Bu sıkıntıların artık önüne geçilmesi gerekir.
Türkiye’de ancak çağdaş müzecilik anlayışıyla, sergilediği eserleri yansıtan bir mimariye sahip, konferans salonunda etkinlikler düzenlenen, kütüphanesi olan, eski eserlerin başarılı sergilenmesiyle dikkati çeken, web sitesi bulunan, sürekli yenilikler üreten, uzman kadrosu yeterli, kültürel mirasa zarar verilmesini önleyen ve yayınlarıyla bilime katkı sağlayan arkeoloji müzeleri oluşturulabilir.
Tuna Akçay
Arkeologlar Derneği Mersin Şubesi
Yönetim Kurulu Başkanı