Hayallerinizin peşinden koşmak üzerine
Hepimizin gerçekleşmesini istediğimiz hayallerimiz olmuştur. Çocukken bu hayallerle büyümüşüzdür. Bunların bazılarına yaklaşmış, bazılarını gerçekleştirmiş, bazılarını unutmuş ya da boşvermiş, bazılarından ise vazgeçmiş olabiliriz. Çocukken hayal kurmak güzeldir ve kolaydır. Birincisi, hayatı fazla tanımadığınız için beklentileriniz yüksektir ve cesurdur. İkincisi, sizin şevkinizi kıracak gerçeklerle ve kişilerle yüzleşme şansınız düşüktür. Siz de hayal kurmaya devam edersiniz. Sonra büyümeye başlayınca, hayallerinizin yaşamın gerçekleriyle örtüşmediğini defalarca öğrenirsiniz. Daha az hayal kurmaya, daha az cesaretle beklentilerinizi belirlemeye başlarsınız. Çocukken günlerce, gecelerce, belki haftalarca, aylarca hayal ettiğiniz birşeyden büyüdüğünüz zaman, bunu artık yapamam deyip vazgeçersiniz bir daha denememek üzere. Artık büyüdüm olgunlaştım dersiniz kendi kendinize, çocukça hayalleri bırakıp hayatın gerçekleriyle yüzleşmeliyim artık. Buraya kadar anlattıklarımı çoğumuz yaşadık veya yaşayacağız. Ben de yaşadım bunları, bazı hayallerimden vazgeçtim, bazılarından ise vazgeçmek zorunda kaldım. Ama gerçekleştirdiklerim de oldu ve bunlar beni çok mutlu etti.
Bu yazıyı yazma sebebim ise hayalleri peşinden koşan ve yaşadıkları olumsuzluklara, zorluklara rağmen yılmadan usanmadan bu yolda çaba gösterenlere duyduğum saygıdan kaynaklanıyor. Şimdi sizlere kısa bir hikaye anlatacağım. Hikaye demek yanlış olur aslında, yakın bir arkadaşımın özgeçmişi desek çok daha doğru olacak. Üniversiteden arkadaşım, dostum İlker’in kısa özgeçmişi benimle beraber 1994’de İTÜ Uçak Mühendisliği bölümüne girmesiyle başlıyor. Kendisiyle derslerde ve kantinde çok zaman geçirdik. Ben bölümüme hasbel kader girdim. O zamanlar ÖSS-ÖYS şeklinde iki kademeliydi sınavlar, ama tercih sıralamanızı sınava girmeden evvel yapmak zorundaydınız ve sonradan değiştirme şansınız yoktu. Uçak mühendisliği de kulağa fena gelmiyordu. 18 tercih hakkım içinde sıralamada 13. tercihimdi. Yani çok farklı bir bölümde okuyor olabilirdim. İlker’I tanıdıkça durumun kendisi için böyle olmadığını anlamak zor değildi. Uçaklara ve uçmaya büyük ilgi duyuyordu. 3. sınıfta bölüm seçmemiz gerektiğinde ben farklı sektörlere de kayabileceğim yapısal bölümü tercih ederken, İlker iyi uçakçı olmanın ön koşulu olan motor bölümünü tercih etmişti. Benimkilere kıyasla dersler daha ağırdı, daha çetin hocalar ders vermekteydi ve sıkıntılı, stresli, zorlayıcı ödevler de cabasıydı. Anlayacağınız, bu işe gönül vermeyen birinin tercih edeceği bir bölüm değildi. 1998’de mezun olduk İlker’le beraber. Ben kariyerim için fayda sağlayacağına inandığım MBA eğitimine başladım. O ise çok sevdiği uçaklara daha yakın olabileceği güzel bir iş bulmuştu kendine. Eskişehir’de Hava İkmal’de hava kuvvetlerimizin savaş uçaklarının bakım ve tamiratından sorumlu olarak çalışmaktaydı. Orada yolumuz bir defa daha kesişti. Ben asteğmen olarak orada görev yaptım. İlker ise sivil çalışanlardan biriydi. Neredeyse yanyana çalıştığımız için onun hevesini, istekli, arzulu çalışmasını seyretmek büyük keyifti. Gereğinden kalabalık bir ekibin bulunduğu o dönemde kimsenin kendisini yormasına, fazladan sorumluluk almasına ihtiyaç duyulmuyordu. Tahmin edebileceğiniz gibi İlker kendi görevlerini fazlasıyla yerine getirmenin yanında, fazladan sorumluluk almakta, belki orada çalışan herkesten daha çok çalışıp yorulmaktaydı. Ancak dostum bunu severek, hevesle yapıyordu. Mutlu olduğunu biliyordum ve görebiliyordum. Çünkü hep bulunmak istediği yerdeydi, uçakların yanında. İşte bu dönemlerde bir başka gerçeğin farkına vardım. İlker boş zamanlarının çoğunu bilgisayarda uçak simulatör programlarıyla geçiriyordu. Okul yıllarında kapasiteleri çok sınırlı olan bilgisayarlar 2000 yılına girilmesiyle beraber çok daha fazla hizmet sunabilmekteydi. Belki okul döneminde de o sınırlı programlarla uğraşmaktaydı ama askerlik dönemimde bunu tutkuyla yaptığını gördüm.
İlker’in özgeçmişini anlatmayı burada kesiyorum ve günümüze dönüyorum. Okul yıllarından beri hevesle ve tutkuyla uçaklara ve uçmaya ilgi duyan İlker, birkaç yıldır Türk Hava Yollarında pilotluk yapıyor. Hayallerinin peşinden koşan, bunun için türlü zorluklara göğüs geren, fedakarlıklarda bulunan dostum İlker, artık bu hayalini gerçekleştirdi ve çok mutlu. Onun yolculuğu hiç de kolay geçmedi, kimse tepsiyle önüne bu fırsatları sunmadı. O hayallerinin peşinden koştu, çaba gösterdi ve düşlediğini elde etti. Eminim bu yazıyı okuyanlar arasında, yaşadıkları olumsuzluklardan dolayı umutsuzluğa düşüp belli dönemlerde peşinden koştukları hayallerinden vazgeçmek isteyenleriniz olmuştur ya da olacaktır. Asla vazgeçmeyin, aksine yaşadığınız zorluklara rağmen hayalinizi gerçekleştirdiğiniz de bunun daha da değerli olacağını bilin. Benim için İlker yaptıklarıyla bana ilham kaynağı olmuştur. Bunu sizlerle paylaşarak başkalarına da ilham vermesini istedim. Herkesin hayallerinin peşinden koşacak gücü, cesareti ve azmi bulması dileğiyle …