- Kategori
- Gündelik Yaşam
32 yıllık sevgilinin ardından

Lana Del Rey (İnternetten alınmıştır.)
17 yaşındaydım seninle ilişkimiz başladığında
Bizim evde her zaman sevilirdin.
Annem, ama özellikle de babam nasıl severdi seni.
Ben de onlardan etkilendim önceleri...
İlişkimiz önce kaçamak başladı biliyorsun.
İlk zamanlar sakladım ailemden seni.
Yasaklı, gizli buluşmalar daha da tatlı gelir ya, işte öyleydi sana her kavuşmam.
Önceleri biraz acemiydim.
Aslında biraz zorlamış bile olabilirim kendimi, sana alışmak için.
Arkadaşlarım da bayılıyordu sana.
İlgi çeken, ağına düşürdü mü bırakmayan, bağımlılık yapan bir halin vardı.
Güvenli, havalı, cesur ve hatta asi hissediyordum kendimi senin yanında iken.
Garip bir etkin vardı üstümde.
Heyecanlıysam, heyecanımı yatıştırırdın.
Konsantre mi olamadım, hemen dikkatimi toplamama yardım ederdin.
Canım sıkıldı mı, hemen sende alırdım soluğu.
Yorgunluğumun ilacı,
Mutlu, coşkulu olduğum anlarımın vazgeçilmeziydin.
Neşede, tasada, her daim yanımda.
Beni rahatlatan, moralimi düzelten, ilham veren sevgilim !
Girdiğim her ortamda vardı yerin.
En salaş yerlere de ayak uydururdun, en afilli, en lüks yerlere, sofralara da!
Her şeye yakışırdın.
Hele de kahveye...!
Kahve sensiz olur muydu hiç?
Sensiz içilen kahveler zevk vermezdi ki bana.
Sağdan, soldan çok söyleyenler oldu.
" Yaramaz bir sevgili bu sana, bırak artık onu "
Hele de, seni o çok seven ailem!
Seninle yolları ayrılınca beni de senden ayırmak için ne çok yediler başımın etini...
" Hiç bırakamam onu " derdim onlara.
Evet, her tutunduğumda sana " Hiç bırakamam...! " derdim.
İnsan bunca yıllık sevgilisine, ilk göz ağrısına ihanet eder mi hiç?
Ey sevgili!
Ey benim sevgili sigaram...
Tam 32 yıl büyük bir zevkle, keyifle içtim seni.
Yaşamın tam içindeyken ve yaşamayı çok severken
Ölümün de orada olduğunu seninle hissettim belki.
Senden aldığım her nefesi
Hem yaşamdan, hem ölümden çektim içime.
İnsan her ne yaparsa tutkuyla yapmalı bu hayatta.
Bir şeye bağlanacaksa da tutkuyla bağlanmalı.
Ben senin zehirini, bile bile tutkuyla içtim.
Hiç de pişman değilim!
Ve iki ay önce dedim ki sana :
" Seni hala seviyorum ama her şeyin bir sonu var.
Yollarımız burada ayrılmalı! "
Sen benden, ben de senden usanmadan, iğrenmeden, nefret etmeden bırakalım.
Tadında bırakalım.
Bütün aşklar, taraflar birbirini severken bitmeli değil mi?
Böylesinin daha iyi olacağını hissederek, yıpratmadan, yıpranmadan bitmeli.
Sensiz de içiyorum kahvemi şimdi.
Ağlıyorum, gülüyorum, seviniyorum, sinirleniyorum.
Aklıma sen olmazsan rahatlayamam sandığım zamanlar geliyor.
Gülümsüyorum.
Sen benim elimde olmayınca da, kafam çalışıyormuş.
Hatta zihnim senin dumanın olmayınca daha bir berraklaştı.
Yazıyorum, düşünüyorum, hissediyorum, odaklanıyorum kendi kendime de.
Canım seni istediğimde derin bir nefes çekiyorum içime
Ve sonra aynı senin dumanını üflediğim gibi yavaş yavaş bırakıyorum.
Aldığım nefesle hayatı, verdiğim nefeste ölümü hissediyorum yine.
Arınıyorum, kendimi yeniden keşfediyorum
Bağımlılıklarımdan kurtuluyorum.
Sevgili okuyucu,
Bilmiyorum sigara içer misin ya da başka bir bağımlılığın var mı?
Alkolle aram hiç olmadı ama 32 yıl boyunca sigara içtim ben.
Tabiri caizse " pis içici" değildim ama...
Günde ortalama 5-6 en kaptırdığım günlerde 10 sigara...
Ama 1 tanesi bile bağımlılık sonuçta.
Biliyorum, hiç kimse bir başkasının sözü, tavsiyesi üstüne sigarayı bırakmaz.
Hatta " bırak " diyene, nasihat edene de gıcık olur !
Başkasının sigaranın zararından bahsetmesine gerek yok.
Çünkü sigarayı içen, o zararı bile bile içer.
Bu yazıyı sigarayı bırakın diye yazmadım. Çünkü başta kendim olmak üzere biliyorum ki nihayetinde bu iş yine insanın kendi kafasında bitiyor.
Ama bir kişiyi bile düşündürse yeter bana.
Onsuz da bir hayat var yani.
Bugüne kadar zevkle içtiyseniz, sefa, cefaya dönüşmesin.
Sigara ya da başka bir maddeye düşkünlüğünüz varsa, önümüzde kendi irademizle bağımlılıklarımızdan kurtulacağımız muhteşem bir ay başlıyor.
Unutmayın!
Her şey kafada...
Fiziken, bedenen ve ruhen arındığımız, nefse yenik düşmeden, irademizin kuvvetlendiği güzel bir Ramazan dilerim herkese...