Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

13 Haziran '17

 
Kategori
Güncel
 

Aynı tas aynı hamam

Aynı tas aynı hamam
 

Dün öğleden sonra tabiat ana Ege'den yokladı !
" Ben daha evvel bunlara ne acı dersler verdim, akıllandıkları yok ! Bir daha uyarayım dedi " herhalde.
Şakası yok bu işin.
İyi ki merkez üssü denizdi, karada bir yer olsaydı, hele de İzmir için sonuçlarını düşünmek bile ürkütücü! 
Bizim binanın temeli kayalık.
İzmir hep sallanır beşik gibi ama biz o kadar hissetmeyiz.
Ama dünkü bir başka.
Hem şiddeti, hem süresi !
Asansöre binilmez, merdivenden inilmez deprem anında.
Süre uzadıkça korkuyorsun.
Koltukla masanın arasında yere yatıp, yıkmadan geçsin diye dua etmekten başka yapacak ne var? 
Artçısı da alttan güm diye vurunca kendimizi sokağa attık ne olur ne olmaz diye. 
Bizim gibi deprem kuşağında olan ama bizden ayrı olarak önlem almayı bilen, bilinçli ve eğitimli toplumlar olay anını hiç böyle yaşamıyorlar.
Binalar depreme karşı dayanıklı, bunun için kendilerini güvende hissediyor ve sakince geçmesini bekliyorlar.
TV de izliyoruz, bizdeki paniğin zerresi yok.
Acil durum planı çok önceden yapılmış. 
Her şey sakinlikle yürüyor ki böyle felaketlerde sakin olmak en önemlisi...
Ama sakin ve soğukkanlı davranmak da tabir yerindeyse eşek sağlam kazığa bağlandıktan sonra hissedilecek bir duygu hali.
Adı üstünde doğal afet! 
Başa her an gelebilecek, olması engellenemeyen ama kayıpları ve hasarı tedbirle azaltılabilecek bir doğa olayı! 
Biz doğayı ve doğallığı anlamak ve öğrenmek yerine, afet kısmını yaşamakta ısrarlıyız.
Allah korusun İzmir'de yıkımı büyük bir deprem olsaydı bugün hayatta olmayabilirdim.
Peki sağ salim hayatta kalsam kriz durumunda ne yapmam gerektiğini, kime, nereye başvurabileceğimi, ne gibi bir katkı sağlayabileceğimi biliyor muyum? 
Hayır !
Siz biliyor musunuz? 
Bir yer yıkılmadığı halde telefon şebekeleri bile anında kilitlendi. 
Haber bile veremiyor ya da alamıyorsunuz.
Çevrenize bakın büyük şehirlerde her yer bina.
Bir sürü çok katlı ev, işyeri vs. yapılıyor. 
Denetimleri tam mı? Yeni yapılan binalar gerçekten de deprem yönetmeliğine uygun mu?
Yoksa kağıt üzerinde mi her şey? 
Hasarlı ya da riskli binalar ve oralarda oturan binlerce insan var.
Neden ve neyi bekliyorlar? 
 
Sonuçları çok ciddi olsaydı arama-kurtarma, haberleşme, organizasyon nasıl ve kimler tarafından sağlanacaktı ? 
Depremden sonra toplanılacak işaretli alanlar nerede? 
Var mı bileniniz?
Kentsel dönüşüm olmuş rantsal dönüşüm.
Müteahitler kıyıda köşede kalmış yerler ve eski binaları iyileştirmek, dönüştürmek yerine kendilerine iyi bir yerde  2-3 daire kazandıracak, kar sağlayacak binalara yönelmişler.
Öyle büyük afetler yaşadık. 
Maalesef değişen bir şey yok.
Her şey özensiz!
Plansız, programsız...
Vurdumduymazlık tavan.
İnsan hayatı ucuz.
Para tatlı...
Şu mübarek ayda Allah yüzümüze baktı yine.
Geçmiş olsun hepimize...
 
Toplam blog
: 115
: 830
Kayıt tarihi
: 18.11.12
 
 

1967 yılında İstanbul'da doğdum.Hacettepe Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesinden 1988 yılınd..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara