Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Şubat '18

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Hayat Bayram Olur mu?

İnternetin harika yönleri de var, yadsımayalım.

"Başımıza Gelenleri Biz mi Seçiyoruz?" başlıklı yazı yazdım, bir baktım hızla artıyor okunma sayısı, önerenler, tavsiye edenler... Ne oluyoruz hayırdır dedim kendi kendime ve irdeledim. Yüzde doksan ihtimalle, bunun bir siyasi yazı olduğu sanıldı (burada gülüyorum kimse alınmasın lütfen)

Kategoriye bakınca kişisel gelişim yazısı olduğu çok net ama kategoriye bakanın kişisel gelişimden ne anladığı da ayrı konu. Seçmek deyince akla gelen tek seçim var belli ki.

"Yazmak Zorunda Değilsin, Saygıyla Alıntıla" başlıklı yazı yazdım, onda da benzer bir durum oldu. Açıkçası kişisel gelişim alanı fazla ilgi çekmez, yıllardır gözlemim bu. Ancak son birkaç yıldır popülerleşen kişiler sayesinde ufak kıpırdanışlar oldu ki bu şart değil. Konu özü itibariyle, sosyal hayattaki gelişimin ötesinde bir alana ait olduğundan gerçekten meraklı üç beş kişi okusa kâr sayarım. Kişisel gelişimi içsel gelişimin uzantısı olduğu gerçeğinden kopuk izah etme çabaları çok ilgi çeker çünkü toplumun ortak bilinci şimdilik buna daha meyilli. Yine de bu çağda gerçek bilgiye ulaşılması uzun sürmeyecektir insanlığın bütünü için.

Bahsettiğim yazıda da, yazarını belirtmeden saygısızca yazıları kullanma konusuna değinmiştim. Girişte biraz hararet sezmiş olmalı okuyucular diye düşünüyorum.

Anlaşılan o ki, bilgi çağında, bilgiye erişimin anlık olduğu bu imkanlar dahi, binlerce yıl öncesinden genlere kazınmış öfke, korku, kin gibi kayıtlara fazla etki edemiyor. Çoğunluğun seçimi "öfke saçana öfke saçmak" ve "bakalım kim kazanacak" tutumundan yana. Tam mesai tartışmalarla ömürlerini harcadıkları halde bu tartışma ve öfke kusmaların hayatlarına ne kattığı konusunda fikirleri olmasa da fark etmiyor. "İnadına" diye tutturulmuş gidiyor tüm kesimlerde. Manası üstüne, gerekliliği, işe yararlılığı üstüne hiç kafa yormadan hem de.  "Olsun öfkemiz yeter" diyorlar da şimdiye kadar neye yetmiş o belli değil. Daha mı olmadı "eeh"le başlayan azarlara ve değersizleştirmenin son aşaması küfür ve hakarete sıra gelir. Bu böyle döner de döner, ömürler biter, döner de döner.

Bir hastanın şifalanması için, iyileşmeyi istemesi gerek. Bir insanın herhangi bir sorununu çözebilmesi için çözümü istemesi gerek, ilk adım budur. Bir toplumun ya da insanlığın her an şikayet ettiği sorunlardan kurtulamamasının tek nedeni olabilir o halde; bu sorunlarla olmak işlerine geliyor. Bilerek ya da bilmeyerek bu böyle.

Bir kitapta, kırklı yaşlarda, tekerlekli sandalyeden kalkıp yürüme isteğiyle doktora giden kadından bahsediyordu. Kadının fiziksel hiçbir sorunu yokmuş ama gençlik yıllarında bir gün aniden yürüyemez olmuş ve tekerlekli sandalyeye bağımlı kalmış. Doktor, anlamsız bir şekilde engelli yaşayan kadına gereken ne kadar tetkik varsa yaptırmış ama hiçbir sorun bulamıyormuş. En sonunda kadının anlattığı bir anısından hareketle sebebi bulmuş. Kadın ergenlik yıllarında arkadaşlarının kendisiyle sürekli alay ettiklerini, biraz şişman ve biçimsiz buldukları bedenine güldüklerini söylemiş. Bu duruma çok üzülen kadın aniden yürüyemez olmuş. Doktor bu tespitinden sonra uyguladığı tedavinin neden işe yaramadığını kavramış. Kadın bütün sosyal çevresini, bedensel engellilerle ilgilenen kuruluşlar, kurumlar ve gruplardan oluşturduğu için yürümeye başlarsa onların ilgisini kaybedeceğine inanıyormuş. Tüm hayatı bu çevresi olan kadın ne yazık ki tedaviye cevap verememiş ve aynı yaşamına devam etmiş. 

Gördüğünüz gibi durumlara farklı açılardan bakıldığında normalde aklımızdan geçmeyecek sebeplere rastlıyoruz. Sorunlar ne kadar sıkıntı yaratsa da bırakıldığında kendini boşlukta hissedip bunalıma girecek yığınlar var. Sırf bu yüzden gerçek çözümlerin üretileceği "farkındalık ve gelişim" alanlarına tepki duyulduğu, yeterince ilgilenilmediği de bir gerçek. Sorunlarına sıkı sıkıya yapışmış insana kendi istemediği sürece hiçbir şeyi bıraktıramazsınız. Sigarayı bırakmak gibi düşünün.

"Evren Israr Etmez" başlıklı yazımı okuyanlar hatırlayacaktır; sorunda ısrar edene evren "neden evladım?" demez. "Al buyur istediğinden fazlası... gerisi de yolda" der.

Akıl akıl gel biraz da uykudakilerle takıl. Ne diyelim; insanlığın hakkında hayırlısı.

Sevgiler...

 

 

 
Toplam blog
: 51
: 197
Kayıt tarihi
: 15.12.17
 
 

Evrensel enerjiler ve kişisel gelişim. ..