- Kategori
- Öykü
Hayat bugün bana ne demek istedi-5/Bebek
Bebek
Bu sabah evden çıkıp otobüs durağına doğru giderken, kaldırım boyunca dikili çam ağaçlarından birinin dibine atılmış oyuncak bir bebek gördüm. Daha doğrusu bebekten geriye kalandı gördüğüm. Yanından geçip gidecekken, takılıp kalmıştı gözlerim ona! Kolları ve bacakları gövdeden koparılmıştı, baş ve parçalanmış gövde kalmıştı sadece geriye. Çam ağacının dibindeki bir avuç toprağın üzerinde yatıyordu öylece. Sarı saçları, buna karşın koyu siyah kaşları ve mavi gözleriyle, parçalanmış gövdeden masumane bakışlar fırlatıyordu etrafa! O zaman küçükken bir kız çocuğu gibi bebeklerle oynadığım geldi aklıma ve hala oyuncaklarını çok seven biri olarak yüreğimde bir acı hissettim o anda.
Öyleyse...
Bu sabah hayat bana ne demek istedi?
Çoktandır unutmuş olduğun çocukluğunu hatırla mı demek istedi hayat bana? Ya da çocukluğun o masum ve temiz duygularını hatırla ve büyüdükçe kirlenen kalbini, ruhunu, zihnini temizle mi demek istedi acaba? Bir bebek gibi iyi ve saf ol, mu demek istedi? Çocukluğunu bir kenara fırlatıp atma, hiç bir zaman büyüme; bilimin basit deneylerden öteye geçmesin, savaşların tahta kılıçlarla olsun, oyuncak bebeklerin elinden hiç düşmesin, mi demek istedi hayat!
Ah geveze hayat! Hiç belediye otobüsüne binmemiş ki, şehrin insanı nasıl değiştirdiğini görmemiş ki. O çocuklar otobüsteki kalabalıkların ayakları altında ezildiler çoktan. Kimse duymadı haykırışlarını, o oyuncak bebek gibi.
Toprağı sadece saksıda gören bir kuşağa, çamurdan misketlerle oyna denmez ki!
Ama neden! Neden, bir çocuk ya da yetişkin oyuncak bebeğini parçalayıp bir kenara atar ki? Hayat bana bunu söylemiyor!